1.CİLD 127.MEKTÛB - kainatingunesi.com

İMÂM-I RABBÂNÎ AHMEDÎ FÂRÛKÎ SERHENDÎ

1.CİLD

127.MEKTÛB

 

Bu mektûb, molla Safer Ahmed-i Rûmîye yazılmıştır. Anaya babaya hizmet, her ne kadar sevap ise de, hakîkî matlûba kavuşmak yanında, boşuna uğraşmak olur. Hattâ günah olduğu bildirilmektedir:

Kıymetli mektûbunuz geldi. Buraya gelemediğinizin sebebini yazıyorsunuz. Doğrudur. Şimdiye kadar yaptığınızdan daha da çok yapınız. Lâzım olan hizmeti tâm yapamadığınızı düşününüz. Ahkâf sûresinin onbeşinci âyetinde meâlen, (İnsanlara, analarına babalarına ihsân etmelerini söyledik) buyuruldu. Lokmân sûresinin ondördüncü âyetinde meâlen, (Bana ve anana babana Şükret!) buyuruldu. Böyle olmakla berâber, bütün bu iyi işler, hakîkî varlığa kavuşmak yanında boş, faydasız kalırlar. Sülûk konaklarını geçmek yanında lüzûmsuz, boş şeylerdir. (Ebrârın iyilik olarak yaptıkları, mukarrebler yanında günah olur) sözünü işitmişsinizdir. [Bu sözü, şeyh Ebû Sa’îd-i Harrâz söylemiştir.] Fârisî beyt tercümesi:

Herne ki güzeldir, Allah sevgisinden başka,

Hepsi câna zehirdir, şeker gibi de olsa!

 

Allahü teâlânın hakkı, bütün mahlûkların haklarından daha önce gelir. Onların haklarını gözetmek de, Onun emri iledir. Yoksa, Onun hizmetini bırakıp da, başkalarına hizmet etmek kimin elinden gelebilir? Bunun için, başkalarına hizmet etmek, Ona olan hizmetlerden biri olur. Fakat, hizmetler arasında çok fark vardır. Tarlayı sürenler ve ekini biçenler de, pâdişâhlara hizmet etmektedir. Fakat, sarayda olanların yaptıkları hizmetlerin şerefi başkadır. Bunların yanında, tarlayı sürmek ve ekini biçmek gibi şeyler söylemek, suç bile olur. Her işin karşılığı, o işin kıymetine göre ölçülür. Tarla sürenler, sabahdan akşama kadar ter içinde çalışır. Buna karşılık, az birşey alır. Mukarrebler yâni sultana yakın olanlar ise, her saatte yüzlerce lira alırlar. Böyle olmakla berâber, bunların bu paralarda hiç gözleri yoktur. Gözleri, gönülleri hep sultandadır. Aralarındaki farkı düşününüz! Ferruh Hüseyn, oldukça ilerlemektedir. Onun için üzülmeyiniz! Daha ne yazayım. Vesselâm.