1.CİLD 165.MEKTÛB - kainatingunesi.com

 

İMÂM-I RABBÂNÎ AHMEDÎ FÂRÛKÎ SERHENDÎ

1.CİLD

165.MEKTÛB

 

Bu mektûb, nakîb seyyid, şeyh Ferîde yazılmıştır. İslâmiyetin sahibi Muhammed aleyhisselâma uyanları övmekte ve Onun islâmiyetine uymak istemiyenleri sevmemek, onları düşman bilmek lâzım olduğu bildirilmektedir:

Allahü teâlâ sizi, Kureyş kabîlesinden ve Hâşimî soyundan olan, ümmî ve şerefli Peygamber Muhammed aleyhisselâmın soyundan yapmakla şereflendirdiği gibi, mânevi mirasına kavuşmakla da şereflendirsin! Bu duâya âmîn diyen kullarını da, kıyâmette acıyarak karşılasın! Âmîn!

Resûlullahın soyundan olan, o büyük Peygamberin Âlem-i halktaki mallarına vâris olur. Mânevi miras ise, Âlem-i emirdeki şeylere kavuşmaktır. Onlar da, îman, marifet, rüşt gibi nîmetlerdir. Âlem-i halktan olup görünen nîmetlere Şükretmek, mânevi mirasa kavuşmakla olur. Mânevi mirasa kavuşmak ise, o yüce Peygambere tâm uymakla olabilir. Bunun için, Ona tâbi olmaya çalışınız! Onun emirlerine sarılınız ve yasaklarından kaçınınız!

Muhammed aleyhisselâma tâm ve kusursuz tâbi olabilmek için, Onu tâm ve kusursuz sevmek lâzımdır. Tâm ve olgun sevginin alâmeti de, Onun düşmanlarını düşman bilmektir. İslâmiyeti beğenmeyenleri sevmemektir. Muhabbete (Müdâhene), yâni gevşeklik sığmaz. Âşıklar, sevgililerinin dîvânesi olup, onlara aykırı birşey yapamaz. Aykırı gidenlerle uyuşamaz. İki zıd şeyin muhabbeti bir kalbde, bir arada yerleşemez. Cem’-i zıddeyn muhâldir. İki zıddan birini sevmek, diğerine düşmanlığı Îcap eder. İşi elden kaçırmadan, iyi düşünmelidir. Elden gitmiş olanları da kurtarılabilir. Yarın iş elden çıkınca, pişmanlıktan başka ele birşey geçmez. Fârisî beyt tercümesi:

Ortalık aydınlanınca olur belli,

herkesin geceyi, kimle geçirdiği!

 

Bu dünya malları, mülkleri geçicidir ve aldatıcıdır. Bugün senin ise, yarın başkasınındır. Âhırette ele girecekler ise sonsuzdur ve dünyada iken kazanılır. Bu birkaç günlük hayat, eğer dünya ve âhıretin en kıymetli insanı olan, Muhammed aleyhisselâma tâbi olarak geçirilirse, saadet-i ebediyye, sonsuz necât, kurtuluş umulur. Yoksa, Ona tâbi olmadıkca, herşey hiçtir. Ona uymadıkca, her yapılan hayr, iyilik burada kalır, âhırette ele birşey geçmez. Fârisî beyt tercümesi:

Muhammed, yüzü suyudur cihânın,

kapısının toprağı olmıyan toprak altında kalsın!

 

Resûlullaha uymak şerefine kavuşmak için, dünyada olan herşeyden yüz çevirmek lâzım olmaz. Böyle yapmak çok zor olur. Eğer, farz olan zekât verilir ise, dünya mallarının hepsi terk edilmiş demek olur. Böylece insan dünyanın zararından kurtulmuş olur. Çünkü, bir malın zekâtı verilince, o mal zarardan kurtulur. Demek ki, dünya malını zarardan korumak için ilâc, o malın zekâtını vermektir. Malın hepsini Allah yolunda vermek, elbette daha iyi ve faydalı ise de, zekâtını ayırıp, yerine vermek de, bu işi görmektedir. Fârisî beyt tercümesi:

Gökler, Arşa göre elbet alçaktır,

fakat yer yüzünden pekçok yüksektir.

 

Demek ki, aklı olan, her işini islâmiyete uygun yapmak için çok çalışmalıdır. Âlimler, sâlihler gibi, islâmiyet adamlarının kıymetlerini bilmeli, onlara saygı göstermeli, edebli davranmalıdır. İslâmiyetin yayılması için, elinden geleni yapmalıdır. Nefslerinin istekleri ardı sıra koşanları, bid’at sahiplerini adam yerine koymamalı, onları kıymetsiz, aşağı tutmalıdır. Bid’at sahibine kıymet veren, islâmiyeti yıkmaya yardım etmiş olur. Allahü teâlânın düşmanı ve Onun Resûlünün düşmanı olan kâfirleri, kendine düşman bilmelidir. İslâm düşmanlarını aşağı tutmalı, kıymetsiz, rezil olmaları için uğraşmalıdır. O alçaklara hiçbir zaman ve hiçbir yerde saygı göstermemelidir. Onlarla görüşmemeli, hiç buluşmamalıdır. O düşmanlara hep sert davranmalı, elden geldiği kadar, yüzlerini görmemeli, işe karıştırmamalıdır. Onlara bir iş düşerse, onlarsız olamıyacak ise, abdesthâneye gider gibi, istemiyerek ve üzülerek iş bitinceye kadar, yardımları istenebilir. O yüce ceddinizin sevgisine kavuşturan, kurtuluş yolu işte budur. Eğer bu yoldan ilerlenmezse, o yüksek huzura kavuşmak pek güç olur. Bize yazıklar olsun! Arabî beyt tercümesi:

Sevgiliye kavuşmak ele geçer mi acaba?

yüksek dağlar ve korkunç tehlikeler var arada!

 

Daha çok yazarak sizi usandırmak istemiyorum. Fârisî beyt tercümesi:

Az söyledim sana, incitmekten sakındım,

sözüm çok ise de, anlatmaktan sıkıldım.