1.CİLD 171.MEKTÛB - kainatingunesi.com

 

İMÂM-I RABBÂNÎ AHMEDÎ FÂRÛKÎ SERHENDÎ

1.CİLD

171.MEKTÛB

 

Bu mektûb, molla Tâhir-i Bedahşîye yazılmıştır. Tasavvuf yolunda olanın, Allah için, aşağılık göstermesi, kulluk vazîfelerini yapması ve islâmiyete uyması ve sünnet-i seniyyeye yapışması ve günahlarını görüp korkması lâzım olduğu bildirilmektedir:

Âlemlerin rabbi olan Allahü teâlâya hamd olsun. Peygamberlerin efendisine salât ve selâm olsun. Onun temiz Âline ve Eshâbının hepsine iyi duâlar olsun!.

Biz fakirlerin, Allahü teâlâya karşı aşağı, küçüklük düşüncesi içinde olmamız, herşeyi Ondan beklememiz, kalbi kırık, hep yalvarıcı ve Ona sığınıcı olmamız, kulluk vazîfelerini yapmamız, islâmiyetin dışına taşmamamız ve sünnet-i seniyyeye sıkı sarılmamız lâzımdır. Hayrlı işler yaparken niyetlerimizi düzeltmeliyiz. Kalblerimizi, dünyaya düşkün olmaktan kurtarmalıyız. Her uzvumuz islâmiyete teslim olmalıdır. Ayblarımızı görüp, günahlarımızın çokluğunu düşünüp, Allahü teâlânın intikâm almasından korkmalıyız. İyiliklerimizi az görmeli, günahlarımız az olsa da, çok bilmeliyiz. Şöhret sahibi olmaktan, insanlar arasında iyi tanınmaktan çok korkmalı, titremeliyiz. Peygamberimiz, (Din veya dünya işlerinde iyi tanınarak parmakla gösterilmek, bir kimseye zarar olarak yetişir. Bu zarardan ancak Allahü teâlânın koruduğu kurtulabilir) buyurdu. İnsân, niyeti ve işleri, ne kadar hâlis ve iyi olsa da, kendini kusurlu ve kabahatli bilmelidir. Tasavvuf yolunda, ele geçen nîmetlere, hâllere, zevklere güvenmemeli, ne kadar doğru ve islâmiyete uygun olsalar da, bunlara özenmemelidir. Dîne yaptığı hizmetlere, islâmiyeti kuvvetlendirmesine ve insanların doğru yola gelmelerine sebep olmasına güvenmemeli ve bunlarla övünmemelidir. Bu güzel işleri, kâfirler ve fâcirler de yapabilir. Resûlullah, (Çok olur ki, Allahü teâlâ bu dînini fâcir kimse ile kuvvetlendirir) buyurdu. Dînini öğrenmek, Allahü teâlânın rızasına kavuşmak için gelenleri, arslan ve kaplan gibi zararlı bilmeli, bunun kendi haraplığına sebep olmaması için çok korkmalıdır. Talebe gelince, kendinde sevinç duyarsa, bunu küfür ve şirk bilmelidir. Hemen tevbe, istigfâr ederek bu sevinci gidermelidir. Onun yerine korku ve üzüntü yerleşinceye kadar uğraşmalıdır. Hele, talebenin malında gözü olmaktan, ondan fayda beklemekten çok sakınmalıdır. Böyle olursa, talebe istifâde edemez ve pîrin harap olmasına sebep olur. Çünkü bu yolda, yalnız hâlis din isterler. Zümer sûresinin üçüncü âyetinde meâlen, (Biliniz ki, Allahü teâlâ için olan din, yalnız Onun için olan hâlis dindir) buyuruldu. Allahü teâlânın katında şirke hiçbir sûretle yol yoktur. Kalbe gelen her sıkıntı ve karartı, tevbe, istigfâr ve pişmanlık ile ve Allahü teâlâya sığınarak, kolayca giderilebilir. Fakat, bu alçak dünya için gelen karartı, leke, kalbi büsbütün karartır, harap eder. Bunu temizlemek çok güç olur. Resûlullahın, (Dünyaya düşkün olmak, günahların başıdır) hadis-i şerifi çok doğrudur. Allahü teâlâ, bizi ve sizi, dünyaya düşkün olmaktan kurtarsın! Dünyaya düşkün olanları sevmekten ve onlarla arkadaşlık etmekten, düşüp kalkmaktan korusun! Çünkü o, öldürücü zehirdir ve iyi olmaz bir hastalıktır ve büyük belâdır ve bulaşıcı hastalıktır. Akıllı kardeşim şeyh Hamîd yanınıza gelmektedir. Ondan işiteceğiniz yeni, tâze haberlerin kıymetini biliniz. Gerisini, buluşunca bildiririm.