Adâlet Nûrunu Resûlullah Ona Verdi - kainatingunesi.com

Adâlet Nûrunu Resûlullah Ona Verdi

Altmışüçüncü Menâkıb:

Bir gün Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri, se’âdetle otururlardı. Ömer bin Hattâb “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri meclis-i şerîfinde hâzır oldu. Hazret-i Server-i âlem buyurdu ki, (Yâ Ömer, bana ilâhî emr gelmişdir ki, adâlet nûrunu, Ömer bin Hattâba ver. Şimdi sana verdim. Cihânda adâlet etmek senin nasîbindir.) Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinin bu dünyâdan göç etmek vakti yaklaşdı. Bir vasıyyetnâme yazdı. Halîfe olacak şahsın nâmını yazdı. Yerini açık koydu ki, kimse incinmesin. Abbâs bin Abdülmuttalib “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri işitdi ki, halîfenin adının yeri açık kalmışdır. Ebû Bekrden sonra ihtilâf vâki’ olur diye, varıp, vasıyyetnâmeyi istedi. Ömerin “radıyallahü teâlâ anh” ismini o açık yere yazdı. Sonra Sıddîk-ı ekberin aklı başına geldi. Abbâs hazretlerine dedi ki: Vasıyyetnâmeyi getir. O da getirdi. Aldı, bakdı. Buyurdu ki, o açık yeri göreyim. Abbâs “radıyallahü anh” buyurdu ki: Ben küstâhlık etdim; yâ halîfe-i Resûlallah! Ömer adını açık yere yazdım. Sıddîk hazretleri şâd olup, buyurdu ki, Elhamdülillah, benim de murâdım, bu idi. Eshâbdan ba’zıları gelip, dediler ki, niçin böyle etdin. Ömer bin Hattâb sert tabî’atlı kimsedir. Allahü tebâreke ve teâlâ huzûrunda, Ömeri müslimânlar üzerine getirdiğinden dolayı, ne huccet getirirsin. Sıddîk “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki: Beni kaldırın, oturtun. Oturup, buyurdu ki, eğer Hak Sübhânehü ve teâlâ, benden niçin Ömeri halîfe etdin diye süâl buyurursa, ben cevâb veririm ki, yâ ilâhelâlemîn. O gün yeryüzünde, Ömerden âdil kimse bulamadım. O sebebden Ömeri halîfe ta’yîn etdim. Sonra Ömer “radıyallahü teâlâ anh” hilâfet makâmına oturdu. Etrâfdan insanlar gelip, sorarlardı emîr kimdir diye. Kurt koyun ile berâber su içip, dolaşır, hiç ziyân etmez. Ömer “radıyallahü teâlâ anh” o kadar âdil davrandı, adâlet gösterdi ki, müslimânlar maksadlarına kavuşdular. Dul kadınlara suyu kendi çekerdi. Ve unu kendi satın alırdı ve kendi götürürdü. Hammallara yardım ederdi. Der idi ki, bir mikdâr yol ben götüreyim ve bir mikdâr sen götür. Köle ve câriye su çekmekden veyâ un öğütmekden âciz kalmış ise, yardım ederdi. Geceleri Abdürrahmân bin Avf ile berâber şehri dolaşıp, bekçilik ederdi. “Radıyallahü teâlâ anhümâ”.