Mûsâ aleyhisselâm ile Hızır aleyhisselâmın buluşmaları sırasında meydana gelen garîb hâdi­seler - kainatingunesi.com

Bu arada meydana gelen garîb hâdi­seler

 Mûsâ ile Hızır (aleyhimesselâm) berâber giderlerken, bir gemiye bindiler. Hz. Hızır gemiyi deldi. Sonra giderken yolda karşılaştık­ları bir çocuğu tutup boğazladı. Daha sonra da yıkılmak üzere olan bir duvarı tâmir etti. Bunla­rın hepsi ilk bakışta çok garîb ve olmayacak şeylerdi. Daha sonra bunların hepsinin hik­metleri anlaşıldı. Onların bu berâberlikleri, Kur’ân-ı kerîmde Kehf sûresinde ve hadîs-i şerîflerde bildirilmiştir. Hz. Hızır’ın gemiyi del­mesi, rastladıkları bir çocuğu boğazlaması ve yıkılmak üzere olan bir duvarı tamir edip düzeltmesinin hikmetleri ve bu menkıbenin tafsîlâtı, İslâm âlimleri tarafından geniş olarak yazılmış olup, Hızır aleyhisselâm maddesinde anlatılmıştır. (Bkz. Hızır aleyhisselâm)

Büyük İslâm âlimlerinin bildirdiklerine ve kitaplarında yazdıklarına göre, Hz. Mûsâ’dan farklı olarak Hz. Hızır’a ihsân edilen ilim, Ledünnî ilim olup, bu ilim, kimsenin bileme­yeceği, ancak Allahü teâlânın bildirdiklerinin bilebileceği bâzı gaybî ilimlerdir. Ledünnî ilim vehbî olup, çalışmak ve çok gayret etmekle ele geçmez, yâni kesbî değildir. Yalnız Allahü teâlânın ihsânı ile elde edilebilir. Ancak ihsân edi­len kimselerde bulunur. Herkese şâmil değildir.

Peygamberlere (aleyhimüsselâm) bildiri­len, vahyedilen ilimler ise, umûma şâmil olan, herkesi alâkadar eden ilimlerdir ve ümmetle­rine bildirmeleri için onlara bildirilir. Zâten peygamberler de bunun için vazifelidirler.

Bu sebepledir ki, peygamberlerin ilmi, İlm-i Ledünnî’den üstündür. Buna rağmen Hz. Mûsâ’nın Hızır aleyhisselâm ile görüşmek isteyip, onun bildiği Ledünnî ilimden bir mikdâr öğrenmek istemesinde, ilim için çalış­maya, bir teşvik vardır.

Hz. Hızır’ın Ledünnî ilmi bilmesi, onun, şerîat sâhibi ülü’l-azm bir peygamber olan Hz. Mûsâdan daha yüksek olduğunu göstermez. Mûsâ aleyhisselâm elbette daha yüksek ve pek üstündür.

Bununla berâber, Hz. Hızır’ın kendisine ihsân olunan ledünnî ilim ile yaptığı ve zâhiren tuhaf görünen işler de, Allahü teâlânın bildir­mesi ve emri ile ve bir hikmete binâen yapılmış olduğundan, yanlış değildir ve onun mes’ûliyeti yoktur.