Cemâat ile Namaz - kainatingunesi.com

Cemâat ile Namaz

Namazda, en az iki kişiden birinin imâm olması ile cemâat meydana gelir. Beş vakit namazın farzlarını cemâatle kılmak, erkeklere sünnettir. Cuma ve bayram namazları için cemâat farzdır. Cemâat ile kılınan namazlara daha çok sevâb verildiği hadîs-i şerîflerde bildirilmektedir.

Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Cemâatle kılınan namaza, yalnız kılınan namazdan yirmiyedi kat fazla sevâb verilir.)

Yine buyurdu ki: (İyi bir abdest alıp, mescidlerden birine cemâat ile namaz kılmak için gidenin, Allahü teâlâ, her adımına bir sevâb yazar ve her adımında amel defterinden bir günâhı siler ve Cennette onu bir derece yükseltir).

Cemâat ile kılınan namaz, müslümanlara arasında birliği beraberliği sağlar. Sevgi ve bağlılığı arttırır. Cemâat toplanıp birbirleriyle sohbet ederler. Dert ve sıkıntıları olanlar, hastalar bu sayede kolayca ortaya çıkar. Cemâat, müslümanların tek kalb, tek vücut gibi olduklarının en güzel nümûnesidir.

Hasta, felçli, bir ayağı kesik olanın, yürüyemiyen ihtiyarların ve a’mânın cemâate gitmesi şart değildir.

Cemâat ile kılınan namazda kendisine uyulan kimseye “İmâm” denir. İmâmlığın ve buna uyup cemâat olmanın şartları vardır.

İmâmlığın Şartları

İmâm olmak için altı şart lâzımdır. Bu şartlardan biri bulunmadığı bilinen imâmın arkasında kılınan namaz kabûl olmaz.

1 — Müslüman olmak. Ebû Bekr Sıddîk ve Ömer Fârûkun “radıyallahü anhümâ” halîfe olduğuna inanmayan, mi’râca, kabir azâbına inanmayan imâm olamaz.

2 — Bülûğ yaşında olmak.

3 — Akıllı olmak. Sarhoş ve bunak imâm olamaz.

4 — Erkek olmak. Kadın, erkeklere imâm olamaz.

5 — Hiç olmazsa, Fâtiha-yı şerîfe ile, bir âyeti doğru okuyabilmek. Bir âyeti ezberlememiş olan ve ezberlese de, tecvîd ile okuyamıyan, nağme yapan kimse imâm olamaz.

6 — Özürsüz olmak. Özrü olan, özrü olmayanlara imâm olamaz.

İmâmın, kırâati güzel, Kur’ân-ı kerîm tecvîd ile okuması lâzımdır, tegannî ile değil. Namazın şartlarına ehemmiyet vermeyen imâmların arkasında namaz kılınmaz. (Sâlih ve fâcir arkasında namaz kılınız) hadîs-i şerîfi, câmi imâmları için değil, Cuma kıldıran emîrler, vâliler içindir.

İmâmlığa en lâyık kimse, sünneti [ya’nî din bilgilerini] en iyi bilen kimsedir. Bunda eşit olanlar olursa, Kur’ân-ı kerîmi en iyi okuyan imâm olur. Bu da eşitse, takvâsı ziyâde olan. Yine eşitlik olursa, yaşı ilerlemiş olan tercih edilir.

Köle, bedevî, fâsık, amâ ve zinâ çocuğunun imâmeti, mekrûhdur.

İmâm cemâate usanç verecek ve onları sıkacak şekilde namazı uzatmaz.

Kadınların yalnız başlarına cemâat ile kılmaları mekrûhdur.

Tek şahıs ile kılacak olan imâm, onu sağ tarafında durdurur. İki kişiye imâm olacaksa, önlerine geçer. Erkeklerin kadına, çocuğa uymaları câiz değildir.

İmâmın arkasında erkekler saf bağlar, sonra çocuklar ve onların arkasında da kadınlar saf bağlar.

İmâm kadınlara da imâmete niyyet etmişse, aynı namazda bulunan bir kadın, bir erkekle aynı hizâda namaza durursa, erkeğin namazı bozulur. Eğer imâm bu kadına imâmeti niyyet etmemişse, yanında durduğu erkeğe zarar olmaz. Ancak kadının namazı câiz olmaz. Ayakta namaz kılanın, otururken kılana uyması câizdir. Mukîm olan seferî imâma uyabilir. Farz kılan, nâfile kılana uyamaz. Nâfile kılan, farz kılana uyabilir. İmâma uyup namaz kıldıktan sonra, imâmın abdestsiz olduğunu bilen kimse namazını iâde eder.

Regâib, Berât ve Kadir namazlarını cemâat ile kılmak mekrûhdur.

Cemâat istese de, imâmın farz kıldırırken kırâati ve tesbîhleri sünnetten fazla okuması tahrîmen mekrûhdur.

İmâma rükû’da yetişemiyen o rek’ati imâmla kılmış olmaz. İmâm rükû’da iken gelen, niyyet eder ve ayakta tekbîr getirip, namaza girer. Hemen rükû’a eğilip, imâma uyar. Rükû’a eğilmeden, imâm rükû’dan kalkarsa rükû’a yetişmemiş olur.

İmâmdan önce rükû’a eğilmek, secdeye gitmek veya önce kalkmak tahrîmen mekrûhdur. Farz namazları kılınca, safları bozmak müstehabdır.

Bir mü’min beş vakit namazını, hergün cemâat ile kılsa, bütün Peygamberlere “aleyhimüsselâm” yetişmiş gibi sevâba nâil olur.

Cemâat ile kılınan namazın bu kadar fazîleti, imâmın namazı kabûl olduğu takdirdedir. Bir kimse, cemâati özürsüz terk etse, o şahıs Cennet kokusu duyamaz. Cemâati özürsüz terk edenler, dört kitabda mel’un diye vasıflandırılmışlardır.

Beş vakit namazı cemâat ile kılmağa gayret etmelidir. Kıyamet günü Allahü teâlâ hazretleri yedi kat yerleri, yedi kat gökleri, Arşı, Kürsîyi ve bütün mahlûkatı terazinin bir tarafına koysa, şartları gözetilerek cemâat ile kılınan bir vakit namazın sevâbını diğer tarafa koysa, cemâat ile kılınan namazın sevâbı daha ağır gelir.

İmâma uymanın doğru olabilmesi için, on şart vardır:

1—Namaza dururken, tekbîri söylemeden önce, imâma uymağa niyyet etmektir. “Uydum hâzır olan imâma” diyerek kalbinden geçirmek lâzımdır.

2—İmâmın, kadınlara imâm olmağa niyyet etmesi lâzımdır. Erkeklere imâm olmağa niyyet etmesi lâzım değildir. Fakat niyyet ederse, kendisi cemâatin sevâbına da kavuşur.

3—Cemâatın topuğu, imâmın topuğunun gerisinde olmalıdır.

4—İmâm ile cemâat aynı farz namazı kılması lâzımdır.

5—İmâm ile cemâat arasında kadın safı bulunmaması lâzımdır.

6—İmâm ile cemâat arasında kayık geçecek kadar nehir ve araba geçecek kadar yol bulunmaması lâzımdır.

7—İmâm veya cemâatden birini görmeğe veya sesini duymağa elverişli penceresi olmayan duvar arada bulunmamalıdır.

8—İmâm hayvanda, cemâat yerde veya bunun tersi olmamalıdır.

9— İmâm veya cemâat yapışık olmayan iki gemide bulunmaması lâzımdır.

10—Başka mezhebdeki imâma uyan cemâatin namazlarının sahîh olması için iki rivâyet vardır: Birinci kavle göre, cemâatin kendi mezheblerine göre namazı bozan bir şeyin, imâmda bulunduğunu bilmemesi lâzımdır. İkinci kavle göre, kendi mezhebine göre namazı sahîh olan imâma, başka mezhebde olanlar da uyabilir. Bu kavle göre kaplama ve dolgusu olan imâma uymak câiz olur.

Cemâat bir kişi ise, imâmın sağ yanında hizâsında durur. Solunda durması mekrûhdur.

Arkasında durması da mekrûh olur. Ayağının topuğu, imâmın topuğundan ileri olmazsa, namazı sahîh olur. İki veya daha çok kişi ise imâmın arkasında durur.

İmâmla birlikte, yalnız kılar gibi kılınır. Ancak, ayakta iken imâm içinden okusa da, yüksek sesle okusa da, cemâat bir şey okumaz. [Şâfiî mezhebinde, imâmla birlikte cemâat de sessizce Fâtiha okur]. Yalnız, birinci rek’atde (Sübhâneke) okur. İmâm, yüksek sesle Fâtihayı bitirince, cemâat yavaşça (âmîn) der. Bunu yüksek sesle söylememelidir. Rükûdan kalkarken, imâm (Semi’allahü limen hamideh) deyince, cemâat yalnız (Rabbenâ lekel hamd) der. Sonra eğilirken (Allahü ekber) diyerek, imâmla birlikte cemâat de secdeye yatar. Rükû’da, secdelerde ve otururken yalnız kılar gibi cemâat de okur. Vitir namazı, Ramazanda cemâatle kılınır. Başka zamanlarda yalnız kılınır.

Mesbûkun namazı

İmâma uyanlar dört çeşittir. Bunlar, (Müdrik), (Muktedî), (Mesbûk) ve (Lâhık)dır.

Müdrik, iftitâh tekbirini imâm ile birlikte alana denir.

Muktedî, iftitâh tekbîrine yetişemiyene denir.

Mesbûk, imâma birinci rek’atde yetişemiyene denir.

Lâhık, iftitâh tekbîrini imâm ile berâber almış, fakat sonra, kendisinde abdestini bozan bir hâl meydana geldiğinden, abdest alıp, tekrar imâma uymuş olana denir. Bu kimse, yine evvelce olduğu gibi, kırâatsiz, rükû’ ve secde tesbihlerini söyleyerek namazını kılar. O kişi, eğer dünyâ kelâmı söylememiş ise, imâmın ardında gibidir. Fakat, câmiden çıktıktan sonra, yakın bir yerde abdestini almalıdır. Zirâ, çok ileriye giderse namazı bozulur da denildi.

Mesbûk, ya’nî imâma birinci rek’atde yetişemiyen bir kimse, imâm iki tarafa da selâm verdikten sonra, ayağa kalkarak yetişemediği rek’atleri tamamlar. Kıra’etleri birinci, sonra ikinci, sonra üçüncü rek’at kılıyormuş gibi okur. Oturmağı ise dördüncü, üçüncü ve ikinci rek’at sırası ile, ya’nî sondan başlamış olarak yapar. Meselâ; yatsının son rek’atine yetişen kimse, imâm selâm verdikten sonra kalkıp, birinci ve ikinci rek’atte Fâtiha ve sûra okur. Birinci rek’atte oturur. İkincide oturmaz.