Hazret-i Ebû Bekr ve Ömer Cennet Erkeklerinin Peygamberlerden Sonra Üstünleridir - kainatingunesi.com

Ebû Bekr-i Sıddîk ve Ömer-ül Fârûkun “radıyallahü teâlâ anhümâ” menâkıbı:

Hazret-i Ebû Bekr ve Ömer Cennet Erkeklerinin Peygamberlerden Sonra Üstünleridir.

İkinci Menâkıb:

(Mesâbîh)de yine aynı bâbda hasen hadîs-i şerîflerde, Ebû Sa’îdil Hudrî “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden rivâyet olunmuşdur. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurmuşdur ki: (Sizin gök yüzündeki ışıklı yıldızlara bakıp, gördüğünüz gibi, Cennet ehli de İlliyyîn ehline bakar. Muhakkak ki, Ebû Bekr ve Ömer onlardandır. Lâkin onlar bu mertebeden de yüksekdirler. Na’îm Cennetine dâhil oldular.)

Yine hasen hadîs-i şerîf olarak, Enes “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden rivâyet edilmişdir. Resûl-i ekrem “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri bu ma’nâ ile alâkalı hadîs-i şerîfde buyurdular ki, (Ebû Bekr ve Ömer “radıyallahü teâlâ anhümâ” Cennet erkeklerinin, enbiyâ ve mürselînden gayri seyyididir.” “Alâ nebiyyinâ ve aleyhissalâtü vesselâm”. Yine hasen hadîs-i şerîf olarak Huzeyfe “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden rivâyet edilmişdir. Hazret-i Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdular. “Bu mefhûm üzerine ki, iktidâ edin [uyun] o iki kimseye ki, benden sonra halîfedirler, onlar Ebû Bekr ve Ömerdir “radıyallahü anhümâ”.) Yine Enes “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden rivâyet edilmişdir. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” mescide dâhil oldukları zemân, Ebû Bekr ve Ömerden başka kimse başını yukarı kaldırmazdı. O ikisi hazret-i Resûle bakıp, tebessüm ederler idi. Hazret-i Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” de onlara bakıp, tebessüm ederdi. Yine hasen hadîsde Abdüllah ibni Ömer “radıyallahü teâlâ anhümâ” hazretlerinden rivâyet edilmişdir: Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” bir gün çıkdılar ve mescide geldiler. Ebû Bekr ve Ömer “radıyallahü teâlâ anhümâ” biri sağında ve biri solunda idi. Hazret-i Resûlullah ara yerde, ikisinin elini tutduğu hâlde, buyurdular ki, (Kıyâmet gününde böylece ba’s olunuruz.) [Kıyâmet gününde böyle kalkarız.]