Hulefâ-i Râşidîn Üstünlükleri ve Fazîletleri - kainatingunesi.com

Ebû Bekr, Ömer, Osmân ve Alî “radıyallahü teâlâ anhüm” Menâkıbı:

Hulefâ-i Râşidîn Üstünlükleri ve Fazîletleri

Birinci Menâkıb:

Muhyissünne İmâm-ı Begavî “rahimehullah” (Meâlimüt-tenzîl) kitâbında, Feth sûresinde, meâl-i şerîfi, (Muhammed aleyhisselâm Allahü teâlânın Resûlüdür. Onunla berâber olanlar, kâfirlere karşı sert, birbirlerine karşı merhametlidirler…..) olan âyet-i kerîmenin tefsîrinde, buyuruyor. Mubârek bin Füdâleden, o da Hasenden rivâyet eder, (Allahü teâlâ kâfî olan şâhiddir ki, Muhammed Allahın Resûlüdür.) buyuruldukdan sonra; (Onun ile olan kimse) kelâmı ile Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü teâlâ anh” kasd edilmekdedir. (Kâfirlere karşı şiddetlidirler) ile Ömer bin Hattâb “radıyallahü teâlâ anh” kasd edilmekdedir. (Birbirlerine karşı merhametlidirler) ile Osmân bin Affân “radıyallahü teâlâ anh” kasd edilmekdedir. (Onları rükû’da ve secdede görürsün) ile Alî bin Ebî Tâlib “radıyallahü teâlâ anh” kasd edilmekdedir. (Allahü teâlâdan, dünyâda ve âhıretde her iyiliği, üstünlüğü ve rızâsını isterler!) kelâmı ile Cennet ile müjdelenen (Âşere-i Mübeşşere)nin geri kalanı kasd edilmekdedir. (Onların hâlleri, şerefleri, Tevrâtda ve İncîlde bildirilmişdir. İncîlde bildirildiği gibi, onlar ekine benzer.) kelâmı ile Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” kasd edilmekdedir. (İnce bir filiz çıkarır) kelâmı ile Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh”, (Onu kuvvetlendirir) kelâmı ile Ömer bin Hattâb “radıyallahü anh”, (Onu kalınlaşdırır) kelâmı ile, ya’nî yumuşak iken islâm dîni için sert olur kelâmı ile Osmân bin Affân “radıyallahü anh”, (Onu ayakda durdurur) kelâmı ile, islâmı kılınç ile müstekîm etdiği için Alî bin Ebû Tâlib “radıyallahü anh”, (Herkes hayrete düşer) kelâmı ile diğer mü’minler kasd edilmekdedir. (Kâfirler kızarlar) kelâmı ile, sık, kalın, kuvvetli ve güzel ekin gibi ve kuvvetli olan mü’minlerin kâfirleri kîne boğacağı bildirilmekdedir. Ömer “radıyallahü teâlâ anh” îmân ile müşerref olunca; “Bugünden sonra artık gizli ibâdet etmeyiz” buyurmuş idi.