İSLÂM ÂLİMLERİNİN SÖZLERİNDEN SEÇMELER - kainatingunesi.com

Kelâm-ı kibâr, kibâr-ı kelâmest, büyüklerin sözü, sözlerin büyüğüdür, demekdir.

1- Başarının sırrı, günâhtan kaçarak sabretmek, insanlara güzel siyâset, güler yüz gösterip iyilik etmekdir. Güzel siyâset, herkesi memnun etmeğe çalışmak, demekdir.

2- Bir başarı elde ederseniz, bunu kendinizden bilmeyiniz.

3- Dini yaymakta sabırlı ol, cömert ol, yumuşak ol, affedici ol. Dine hizmet etmekte üç esâs var: İtaat, ihlâs, sevgi. Eshâb-ı kirâmın başarısının sebebi, birbirlerini sevmeleridir.

4- Kendinize, Allah rızâsı için, insan, ancak bu kadar iyi olabilir, dedirtin. Herkese yumuşak söyleyin, yumuşaklıkla muamele edin, az konuşun, incitmeyin. Merhametli ve affedici olun.

5- Düşmanınıza iyilik edin, hediye verin. Rahat edersiniz. Kırıldığınız müslümana iyilik edin, sevmediğinize ihsân edin. Dinimizde buna fütüvvet denir.

6- Fütüvvet [mertlik, yiğitlik], seni sevmiyene ihsânda bulunmak ve sevmediğin ile de tatlı konuşmaktır. Herkesin utanacak şeylerini örtün ve kötülükleri affedin.

7- Doğru olun, doğru konuşun, arkadaşlarınızın hatâlarına tahammül edin, herkese iyilik edin, komşuya eziyet etmeyip ondan gelecek sıkıntıya katlanın. Buna mürüvvet denir. Mürüvvet, insanlık, iyilik yapmak arzusudur.

8- İki şeyi unutma: Allahü teâlânın seni her yerde gördüğünü ve ölümü hiç unutma. İki şeyi de unut: Yaptığın iyilikleri ve sana yapılan kötülükleri unut. İyi kimsenin, kötü huyu olabilir. Bunun kötü huyunu değil, iyi huylarını örnek almalıdır! Peygamber efendimiz, “sallallâhü aleyhi ve sellem” (Bir mü’minin iyiliğini unutup, kötülüğünü hatırlayanı Allah sevmez.) buyuruyor.

9- Dünyada Cehenneme götürücü tuzaklar var. Bu tuzaklara yakalanmamalıdır. Kur’ân-ı kerîm’de, bu tuzaklar şöyle bildiriliyor: (Dünya hayâtı, la’b, lehv, zînet, tefahur ve malı, parayı, evlâdı çoğaltmaktır.)

[La’b oyun, lehv eğlence, zînet süs, tefâhur öğünmek demektir.] Bunların bir tanesine yakalananın gönlü ölür.

10- Yardıma, hizmete giden, kendi aklına, konuşmasına, kültürüne, gayretine güvenirse. Allahü teâlâ onun işini kendine bırakır, rezîl olur zelîl olur. Rızâ-i ilâhî için çıkıp, benim elimde bir şey yok diyereek, bütün gayretiyle yola çıkarsa, netice ne olursa olsun, hayırlıdır. Allahü teâlâyı unutarak yapılan hizmet, hezimet olur.

11- Kalbi en fazla nûrlandıran şey; kızdığınız kimseye duâ etmektir..

12- En mutlu insan, [Allahın, Resulünün ve ülülemrin (başındaki amirin) sözüne] peki diyendir.

13- İnsanı hayvandan ayıran edebdir.

14- Omuzunuzda iki müfettiş (sağ omuzda iyilikler yazan melek, sol omuzda kötülükleri yazan melek) var, devamlı teftiş halindedirler Şu hâlde, az konuşun, ağzınızdan çıkan sözün size hayır veyâ şer yazıldığını unutmayın.

15- İhlâssız amel, mühürsüz para gibidir.

16- Ağız harâm yemez, dil de yalan söylemezse, edilen duâ kabûl olur. Harâm yiyenin 40 gün duâsı kabûl olmaz. Tıbben de kan değişimi 40 günde tamamlanır. Ne çekiyorsak dilimizden çekiyoruz.

17- Güzel ahlâk, kimseye yük olmamak, fakat herkesin yükünü çekmektir.

18- Kendini beğenmeyip, harâmlardan sakınanın kabına, rahmet dolmaya başlar, ihlâsı artar, istifâde etmeye başlar. İşte bu istifâdenin hâsıl olup olmadığı, kimseye yük olmayıp, herkesin yükünü çekmeye başlaması ile anlaşılır.

19- Herkeste şef olmak arzusu vardır. Bu, insanın tabî’atında vardır. Bu hâl, yalnız yüzü âhirete dönük olanlarda olmaz.

20- Çocuğunuza namazın önemini anlatın ve mutlaka namaz kıldırın. Namaza mâni her şeyin, felâketine sebep olacağını bilmeli ve bildirmelisiniz. Çocuğun istikbâlini garantiye almak, İyi bir müslüman olması ile mümkündür. Sırf diploma ile istikbâl garanti olmaz. Hattâ felâkete sebep olabilir. İyi bir müslüman olduktan sonra diploma işe yarar.

22- Midenin tok olması feyze mâni’dir. Büyükler, çok yemek yemeyin diyor.

23- İnsanda, Allahü teâlânın sevgisi arttıkça, nefsinden nefret etmeye başlar. Bu hâle kavuşmak, Allahü teâlânın lütuf ve ihsânıdır. O kulunu sevdiğinin alâmetidir.

24- İstifade hâsıl olması için, verenin olgun, alanın uygun olması lâzımdır. Uygun olmak harâm işlememek, kalb kırmamak, kendini beğenmemek ve gadaplanmamakla hâsıl olur.

26- Hasta olan, ilâç kutularını raflara dizse, ilaçları kullanmadığı müddetçe ne faydası olur?

27- Kitapları rafa dizip okumayan veyâ okuduğu hâlde amel etmiyen nasıl adam olur ki?