İSLAMİYET ve ADAB-I MUAŞERET KURALLARI YATMA ve KALMA ADABI - kainatingunesi.com

 

 

İSLAMİYET ve ADAB-I MUAŞERET KURALLARI

 

YATMA ve KALMA ADABI

  1. Müslüman yatağına, abdestli olarak girmeli ve sağ yan üzerine kıbleye karşı yatmalıdır. Sağ avucunu sağ yanağının altına döşeyip “Eûzü-Besmele” ile bir kerre (Ayetel Kürsi) okumalıdır. Sonra her biri için Besmele okuyarak, üç (İhlas-ı şerif), sonra bir (Fatiha-ı şerife), sonra birer defa iki (Kul eûzü)yü okumalıdır. Sonra üç defa (Estağfirullah’el-azîm ellezî lâ ilâhe illâ hû) okuyup üçüncüsüne (El-Hayyel-kayyûma ve etûbü ileyh) ilave etmelidir. En sonra, (Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh) duasının sonuna (..hil aliyyil-azîm ellezî lâ ilâhe illâ hû) da ilave ederek okumalı ve istediğin tarafa, istediğin şekilde yatarak uyumalıdır.

  2. Müslüman, erken yatıp erken kalkmalı ve bir özür yok ise sabah namazından sonra uyumamalıdır. Sevgili Peygamberimiz,(Sabah vaktinde uyku rızka mânidir) ve (Gündüzün evvelinde uyumak aklı azaltır. Ortasında uyumak Peygamberlerin ve Evliyanın güzel ahlakındandır. Gündüzün sonunda uyumak ise tembelliktir) buyurdular

  3. 3. Müslüman, yatağından “Bismillahi ve billahi tevekkeltü Alallahi la havle vela kuvvete illa billahil-aliyyil-azîm” diyerek kalkmalı ve abdest alıp çocukları ve ailesi ile birlikte sabah namazını kılmalıdır. Ailesine, çocuklarına ve bütün Müslümanlara dua etmelidir.

  4. Müslüman, elbise giyileceği zaman önce sağ taraftan giymeye başlanmalı ve “Bismillah” demelidir. Kemeri takarken, “Ya Rabbi! İtaatine mahkum eyle” diye dua etmelidir.

  5. Müslüman, evden dışarı çıkmadan önce aile fertleri ile vedalaşmalı, “Bismillah” diyerek önce sağ ayakkabıyı giymelidir. Dışarı çıkarken yine “Bismillah” deyip sol ayakla dışarı çıkmalıdır. İşine giderken şöyle niyet etmelidir: “Kendimin, aile efradımın rızkını helalden kazanıp kimseye muhtaç olmamak, ibadetlerimi uygun yapabilmek ve insanlığa hizmet edebilmek için işime gidiyorum.”

  6. Müslüman, evinden çıkarken (Ayetel Kürsi)’yi okumalıdır. Sevgili Peygamberimiz (Bir kimse evinden çıkarken Ayetel-kürsi’yi okursa, Allahü teala, yetmiş meleğe emreder, o kimse evine gelinceye kadar ona dua ile istiğfar ederler) buyurdular. Eve gelince de okunursa iyi olur. Keza, iki (Ayetel-kürsi) arasındaki işler hayırlı olur ve fakirlik önlenir.

 

YEME ve İÇME ÂDABI

1-Yimeğe ve içmeğe başlarken, (Besmele) okumalıdır. Yimek ve içmek sonunda (Elhamdülillah) demelidir. Bunları söylemek sünnetdir. Herkese hâtırlatmak için Besmele, yüksek sesle söylenebilir. [Yimeğe başlarken Besmele söylemeği unutursa, hâtırladığı zemân Bismillâhi evvelühû ve ahirühû söylemelidir].

Menkıbe: Ümeyye (radıyallâhü anh) anlatıyor. Bir adam yemek yiyordu. Son lokmasına kadar Besmele çekmedi. Son lokmayı ağzına götürürken Bismillâhi evvelühû ve ahirühû dedi. Resûlullâha “sallallâhü aleyhi ve sellem” bunu görünce güldü ve : “Şeytan onunla birlikte yemek yiyordu. Allahü teâlânın ismini söyleyince, şeytan karnındakini kustu,” buyurdu.

2- Yemeği ibâdet yapmağa kuvvetlenmek niyyeti ile yimelidir. Karnı doyunca, bunu günâh işlemekde kullanmamak için duâ etmelidir. Bunun kıyâmetdeki hesâbını düşünmelidir. Aç iken de, yavaş yavaş yimelidir.Yemekte-içmekte orta halde olmağı gözetmelidir. Gevşeklik verecek kadar çok yememeli, ibâdet yapamayacak kadar da perhiz yapmamalıdır. Evliyanın büyüklerinden Behâeddin-i Buhâri kuddise sirruh hazretleri “İyi ye, iyi çalış” buyurdu.

3-Yimekden Önce ve yimekden sonra el yıkamak ve sağ el ile yimek ve sağ el ile içmek sünnetdir. Yimekden evvel el yıkarken, önce gençler, yimekden sonra, önce yaşlılar yıkar. Yimekden sonra elleri kâğıda silmek câiz olmadığı, (Fetâvâ-yı Hindiyye) de yazılıdır. Önce el kurulanmaz. Yimekden sonra yıkayınca bezle silip kurulanır. Önce el yıkarken ağzı da yıkamak sünnet değildir. Fekat cünübün, ağızını yıkamadan yimesi mekruh olup, hayızlı kadına mekrûh değildir. Tuzluğu, tabağı ekmek üstüne koymak, elini, bıçağı ekmeğe silmek mekrûhdur. Bu ekmek yinirse, mekrûh olmaz

4- Otururken birşeye dayanmak ve başı açık yimek câizdir.

5- Ekmeğin içini yiyip kabuğunu bırakmak, pişkin yerini yiyip, gerisini bırakmak isrâfdır. Kalanı başkası veyâ hayvân yirse isrâf olmaz.

6- Tabağın kenârından yimek, kendi önünden yimek sünnetdir.

7- Sağ ayağı dikip, sol ayak üstüne oturmak sünnetdir. Çeşidli meyve bulunan tabağın orta tarafından almak câizdir. [Fekat, başkasının önünden almak yine câiz değildir].

8- Yirken hiç konuşmamak mekrûhdur. Ateşe tapanların âdetidir. Neş’eli konuşmalıdır. Tuz ile başlamak ve bitirmek sünnetdir ve şifâdır. [İlk ve son lokma ekmekle yapılır ve ekmekdeki tuza niyyet edilirse, bu sünnet yerine getirilmiş olur].

9- Ekmeği bir eli ile değil, iki eli ile koparmalıdır. Lokma küçük olmalı ve İyi çiğnenmelidir. Sağına, soluna, havaya bakmamalı, lokmasına ve önüne bakmalıdır. Ağzını çok açmamalıdır. Sofrada elini, üstüne, başına sürmemelidir. Öksüreceği ve aksıracağı zemân, başını geriye çevirmelidir. Ekmek bıçakla kesilebilir. Dilimler bıçakla lokma yapılmaz. Eti bıçakla değil, el ile parçalamalıdır. Küflü ekmek, kokmuş yemek ve su mekrûhdur. Sofrada  konuşurken  ağzından  yemek  parçalarının çıkmamasına dikkat etmelidir. Kavun ve karpuz gibi yiyecekleri yerken elinin suyunu akıtarak tababağın üzerinde tutmamalı ve elininin suyunu tabağın içine silkmemelidir.

10- Çağırılmayan sofraya oturmamalıdır. Sofrada herkesden çok yimemelidir.

11- Önce büyükler başlamalıdır. Üçden çok (yi) diyerek, kimseye sıkıntı vermemelidir. Ev sâhibinin sofraya oturmayıp hizmet etmesi câizdir. Birlikde yidiği zemân, müsâfirleri doymadan, yemekden elini çekmemelidir.

12-Yemekde korkunç ve iğrenç şeyler söylememelidir. Ölümden, hastalıkdan, Cehennemden konuşmamalıdır. Sofraya gelen yemeklere bakmamalıdır. Bir lokmayı yutmadan önce, ikinciyi eline almamalıdır. Yemek arasında, birşey için, hattâ nemâz için sofradan kalkmamalıdır. Nemâzı önce kılmalıdır. Eğer hâzırlanmış yemekler soğuyacak veyâ bozulacak ise ve nemâz vakti yemekten sonra kılmağa elverişli ise nemâzdan önce yimelidir. Yemek kaldırıldıktan sonra, sofradan kalkmalıdır. Yol üstünde, ayakta, yürürken yimemelidir.

13- Müsâfirin sevdiği şeyi, ağzına vermelidir. Temiz yere düşürdüğünü alıp ona vermelidir. Kirlendi ise, kediye ve başka hayvanlara bırakmalıdır. Böyle evin bereketi artar. Torunlarına bile ulaşır. Yere düşenler toplanmazsa şeytân yer. Kapda kalanı sıyırıp, yimek sünnetdir. Hoşaf, ayran gibi şey artığına su koyup, çalkalayıp içmek çok sevâbdır. Tabakda, bardakda artık bırakmak câizdir. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, mü’minin artığını yimesini severdi.

14- Yimekden sonra dişleri misvak ile [kürdanla] temizlemek sünnetdir. Temizlikdir. Temizlik îmânı kuvvetlendirir. Dişler arasından hilâl [kürdan] ile çıkarılan şeyleri yutmamalıdır. [Bu temizliği musluk   başında  yapıp, diş arasındarı çıkan kırıntıları, lavaboya atmalı, sofrada bulunanları iğrendirmemelidir]. Dil ile toplanan yutulabilir. Fesleğen, nar dalı ve kamış, incir, ılgın, süpürgeden hilâl olmaz. Yemekden sonra ev sâhibine, bereket, rahmet ve mağfiret ile duâ edilir. Sonra, gitmeğe izin istenir. Yemeğe da’vet edilir.

15- Ağzında, elinde et, yemek kokusu varken yatmamalıdır. Çocukların elini de yıkamalıdır. Tok iken yatmamalıdır. Gıdâ maddelerini, lüzûmu kadar ölçerek almalı, ölçüsüz, çok almamalıdır, isrâf olur.

       16-Yiyecek ve içecek kapları, kapaklı olmalıdır. Nehrden, havuzdan eğilip, ağız ile içmemelidir. İbrik, desti ağzından da içmemelidir. Fincânın, bardağın kırık yerinden içmemelidir. Sap olan yerinden de içmemelidir. Akşam yatarken yiyecek ve içecek kaplarının üstü örtülmelidir. Kapılar kapanmalıdır. Işıklar södürülmelidir. Çocuklar eve gelmiş olmalıdır. Geceleri cinnîler yayılır.

17- Sağ el ile içmelidir. İçdiği suya bakmalıdır. Üç nefesde içmelidir. Soluğu suya değil, bardağın dışına vermelidir. Yazın, serin içmelidir. Çok soğuk içmemelidir. [Dondurma yimemelidir],

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” serin şerbet içmesini severdi. (Ayakda içmeyiniz!) buyururdu. Zemzem suyu, abdest aldıkdan sonra kalan su ve ilâç yutmak için içilen su ayakda içilebilir. Yolcu, her suyu ayakda içebilir denildi. Aç karna su içmemelidir. Suyu yavaş yavaş emerek içmelidir. Ağzı doldurarak içmemelidir. Nefes verirken bardağı ağızdan çekmelidir. Kaynar şeyi, üfleyerek içmemeli. Soğutup, sonra içmelidir. Suya birşey düşerse, parmakla veyâ kürdanla almak kolaysa almalı, alınamazsa, suyun bir parçasını dışarı dökerek gidermelidir. Suyun hepsini bir solukda içmemelidir. Müslümânın ve hele sâlih insanların artığını içmek bereketlidir. Birkaç kişiye su verirken, önce âlimlere, sonra yaşlılara, en son çocuklara verilir. Yirken, yürürken, otururken de, bu sıra gözetilir. Kendisi sonra içmelidir. Yanında oturanlara birşey verirken, kendi sağında olandan başlanır. Sonra, onun sağındakine olarak devâm edilir. Sağdakinin izni ile önce soldakine verilebilir. Hadîs-i şerîfde, (Günâhı çok olan, çok su dağıtsın!) buyuruldu.

Alî “radıyallahü anh” buyurdu ki, (Üç şey ahmaklıkdır: Diş ile tırnak uçlarını yimek, sakal yolmak ve balçık yimek). Hadîs-i şerifde, (Allahü teâlâ, kuluna derd vermek isterse, sakalını yolmağı ve tırnağını ısırmağı âdet eder) buyuruldu. Koku verilen kimse almalı, koklamalıdır. Gül koklayınca, salevât-ı şerife getirmelidir. Çünkü, Peygamberimizin mübârek teri, gül gibi kokardı. Hadîs-i şerifde, (Üç şey, bedeni besler: Güzel koku, yumuşak kumaşdan güzel elbîse ve bal yimek) buyuruldu.

18- Yemekten sonra şu duâ okunmalıdır: (El-hamdülillâhillezî eşbe’anâ ve ervânâ min- gayri-havlin minna ve la kuvveh. Allahümme at’im-hüm kemâ at’amûnâ!. Allahümmerzüknâ kalben tekıyyen mineşşirki beriyyen lâ kâfiren ve şakıyyâ. Allahümme mâ Esbaha (akşamleyin mâ emsâ denir) bî min ni’metin ev bi ehadin min halkıke fe minke vahdeke lâ şerike leke fe lekel hamdü ve lekeşşükr velhamdü lillâhi Rabbil âlemin..) [Seâdet-i ebediyye / 648]   Başka yemek duaları da vardır.

 

YEMEK ve İÇMEK ADABI

Müslüman, yerken ve içerken bazı hususlara muhakkak dikkat etmelidir:

  1. Yemek, helalinden kazanılmış olmalı, şüphelerden uzak olmalıdır. Helal kazanıp helal yemek farzdır. Allahü teala buyuruyor ki: (Helal ve temiz yiyin ve salih amel işleyin!)

  2. Allahü tealanın razı olacağı hizmetleri yapmak niyetiyle yenen yemekler ibadettir.

Yemekten önce elleri yıkamak ibadet olduğundan namaz için abdest almaya benzer. Hadis-i şerifte buyruldu ki: (Yemekten önce elleri yıkamak fakirliği, yemekten sonra yıkamak ise günahları giderir.)

  1. Yemeği zevk için değil, Allahü tealanın rızasına uygun hizmetleri yapabilmek ve ibadet edebilmek için yemelidir. Doyduktan sonra tıka basa yemek zararlıdır.

  2. Yalnız başına yemek yerine, aile fertleriyle veya birkaç kişiyle birlikte yemelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Birlikte yenen yemek bereketli olur.” ve “Yemeğin hayırlısı kalabalıkla yenendir.)

  3. Yemeğe “Bismillahirrahmanirrahim” ile başlamalı ve sonunda “Elhamdülillah” demelidir. Tuz ile başlayıp tuz ile bitirmelidir. Lokmaları küçük almalı, iyi çiğnemeli ve önünden yemelidir. [Yimeğe başlarken Besmele söylemeği unutursa, hâtırladığı zamân “Bismillâhi evvelühû ve ahirühû” söylemelidir].

  4. Sağ el ile yemeli ve içmelidir.

  5. Ayakta yemek yememeli ve su içmemelidir.

  6. Çok sıcak ve çok soğuk şeyler yememelidir. Zira sağlığa zararlıdır.

  7. Sofrada dökülen ekmek ufaltılarına hürmet etmeli, çöpe atmamalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Düşen ekmek ufaltılarını yiyen darlık görmez ve çocukları ahmak olmaz.)

  8. Yemeği arkadaşlarla yemek çok faziletlidir. Hadis-i şerifte buyruldu ki: (Arkadaşlarınızla sofrada oturmayı uzatın! Çünkü sofrada geçen zaman, huzur-ı ilahîde hesap sorulmayan anlardır.)

  9. Yemekten sonra şu duâ okunmalıdır: (El-hamdülillâhillezî eşbe’anâ ve ervânâ min- gayri-havlin minna ve la kuvveh. Allahümme at’im-hüm kemâ at’amûnâ!. Allahümmerzüknâ kalben tekıyyen mineşşirki beriyyen lâ kâfiren ve şakıyyâ. Allahümme mâ esbeha [akşamleyin, mâ emsâ denir] bî min ni’metin ev bi ehadin min halkıke fe minke vahdeke lâ şerike leke fe lekel hamdü ve lekeşşükr. Velhamdü lillâhi Rabbil âlemin). Başka yemek duaları da vardır.

  10. Yemekten sonra bir saat geçmeyince su içmemelidir. Zira zararlıdır.

 

 MENKIBE: Besmeleyi Unutmuştu

Eshab-ı kiramdan Ümeyye “radıyallâhü anh” anlatıyor: Bir adam yemek yiyordu. Son lokmasına kadar Besmele çekmedi. Son lokmayı ağzına götürürken (Bismillâhi evvelühû ve ahirühû) dedi. Resûlullâh “sallallâhü aleyhi ve sellem” bunu görünce güldü ve : (Şeytan onunla birlikte yemek yiyordu. Allahü teâlânın ismini söyleyince, şeytan karnındakini kustu)  buyurdu.

 

MENKIBE: Bizans Sarayındaki Ziyafet

 Mısır’ın tanınmış âlimlerinden bir zât, Bizansa elçi tayin edilmişti. Kral elçiye ve maiyyetine mükellef bir ziyâfet hazırlatmıştı. Bu zât, yemeğin sonunda softaya dökülen ekmek kırıntılarını toplayıp yemeğe başlayınca, kral, elçinin doymadığını zannetti. Hemen ikinci bir sofra daha hazırlattı. Bunun, üzerine islâm elçisi:

– Ben doydum. Yemeğe ihtiyacım yok, deyince,Kral:

– Dökülen kırıntılarını niçin yiyordunuz?

– Benim Peygamberim buyurdu ki:”Sofradan düşeni alıp yiyen, genişlik, bolluk içinde yaşar ve çocukları afiyette olur.”

Bu söz, kralın çok hoşuna gitti. Maliye nazırına emredip elçiye bir kese altın verilmesini istedi. Hemen dediği yapıldı,

İslâm elçisi ellerini açıp Allahü teâlâya hamd etti ve “Peygamberim, ne güzel söylemiş! Elbette her sözü doğrudur. İşte, kendi ülkemde olmadığım halde darlık içinde değilim, bolluk içindeyim.”

 

 

HELÂ ve TEMİZLİK ÂDÂBI

  1. Helâya sol ayakla girmeli, sağ ayakla çıkmalıdır. Girerken (Bismillahi Allahümme innî eûzü bike minel -hubsi vel-habâis) demelidir. Mânâsı, “Yâ Rabbî pislikten ve şeytandan sana sığınırım. ” demektir,

2- Helâda, kırda abdest bozarken, kıbleyi öne arkaya getirmemelidir. Aya güneşe karşı abdest bozmamalıdır.

3- Temizlenmek için, biri yanında avret yerini açmamalıdır. Tenha yer aramalıdır. Avret yerini açmamak için temizlenmeyi terk eder. Namazını öyle kılar, sonra iade eder. Su, taş ve benzerleri ile temizlenmelidir.

  1. Su olmadığı zaman, gıda maddesi , kömür, gübre , hayvan gıdası, kiremit parçası, kamış ve yaprak ile, bez ve kağıt ile temizlenmek mekruhtur.

  2. Helâya hususi bir şalvar, pantalon ile ve başı kapalı girmelidir. Böyle yapmak müstehabdır, iyi olur.

  3. Helâya girerken elinde Allahü teâlânın ismi ve Kur’ân-ı Kerim yazılı bir şey bulunmamalıdır. Bir şeye sarılmış veya cebde olmalıdır. Muska gibi.

  4. Helâda avret yerini, çömelince açmalıdır. Edeb yerlerine ve necasete bakılmamalıdır.

Helâya tükürmemelidir. Selâma cevap vermemeli, müezzine icabet etmemeli, aksırınca kalbinden hamd etmelidir.

  1. Helada konuşmamalı, bir şey yememeli, içmemeli, şarkı söylememeli, ıslık çalmamalı, sakız çiğnememeli ve sigara içmemelidir.

  2. Hiç bir suya, cami duvarına, kabristana ve yol üzerine büyük ve küçük abdest bozmamalıdır. Yemiş veren ağaç veya gölgesinden istifade edilen ağaç altına, fare, yılan, karınca yuvasına ve delik içine de abdest bozmamalıdır.

10- Helâda abdest bozarken üzerine idrar sıçratmamalıdır. Bunun için de ayakta, rüzgara karşı, sert zemin üzerine abdest bozmamalıdır. Kabirde azabın çoğu, üzerine idrar sıçratanlara ve koğuculuk yapanlara olacaktır.

11- Helâda su ile temizlendikten sonra, bez ile kurulanmalıdır. Yanında bez yok ise, sol eli ile bir kaç kerre kurulamalıdır.

  1. Ayakta iken, yatarken ve yahut özürlü olmadığı halde çıplak iken küçük abdest bozmamalıdır. Kendi abdest aldığı veya yıkandığı yere bevl etmemelidir. Hadis-i şerifde: (Sakın biriniz hamam yaptığı yere bevl etmesin! Çünkü sonra orada yıkanır yahut abdest alır. Umumiyetle vesvese bundan doğar.) buyrulmuştur. Bu yasak, yıkandığı su akıp gitmediği ve yer sert olduğu zamandır.

  2. Helâda iken, öksürmek veya sol tarafına yatarak, heladan çıkınca yürümek suretiyle istibra yapmak lazımdır. İstibra, idrar yolunda idrar damlası bırakmamaktır. Erkek, idrarın eseri kalmadığına kalbi kanaat getirinceye kadar istibra yapması vacibdir. İdrar sızıntının kesildiğine kalbi kanaat getirmedikçe, o kimsenin abdeste başlaması sahih olmaz. İstibrada mesaneyi boşaltmak için öksürmek, yürümek, uyluklarını sıkıştırmak, gibi mutad olan her çareye baş vurup damlanın sonunu getirmelidir. Bunu yaparken ifrata varıp müşkilata düşecek şekilde vesveseye kapılmamak lazımdır.

  3. Helâda ve kendisinden çıkan pisliğe bakmamalı, idrarin içine tükürmemeli, helâda fazla oturmamalıdr. Çünkü basur illetine sebep olur. Etrafına fazla bakınmamalı, bedeniyle oynamamalı, başını gök yüzüne çevirmemeli, o halinden utanmalı, başını önüne eğmelidir.

  4. Kırda bayırda ise çıkan pisliği gömmeli, işini çabuk bitirmeğe çalışmalıdır. Doğrulmadan avret yerini örtmeli, önce sağ ayağını atarak helâdan çıkmalı ve çıkarken “Elhamdülillâhillezî ezhebe anil-ezâ mâ yü’zînî ve emseke aleyye mâ yenfe’unî” demelidir. Mânâsı, “Bana eziyet veren şeyi giderip faydalısını üzerimde bırakan Allah ‘a hamd olsun !” demektir.

 

 MENKIBE: Kemendden Kurtulan Şehzâde

Birgün İmâm-ı a’zam hazretleri, taleblerine helâ âdaâbını öğretiyordu. O sırada atının üzerinde avdan dönen bir şehzâde bunlan gördü. Yanındakilere: “ Bunlar kim ? Niçin toplanmışlar ?” diye sordu.              Cevabında ,” Büyük âlim imâm-ı a’zam Ebû Hanife’dir” dediler.

                Şehzâde, hemen gelip sohbeti dinlemeye başladı. Biraz sonra , kendi kendine: “Bu kadar öğretilecek şey varken, helâya oturma âdabını öğretmesi garib!” dedi ve kalkıp gitti. Yolda abdest bozması icâb etmişti, îmâm-ı âzam hazretlerinden Öğrendiğim gibi yapayım dedi ve sağ yanağını sağ avcuna alıp sol tarafa meylederek oturdu.

Şehzadeyi düşmanları onu takip ediyorlardı. Tam bu esnada, uzaktan kemend attılar. Eli çenesinde olduğu için, kemend boynuna geçmeyip kurtulmuştu. Kendi kendine :”Büyük imâmın bir sözüne uydum, hayatımı kurtardım. Her sözüne uysam, kim bilir daha ne zararlardan kurtulur ve seâdete kavuşurum” dedi. Evine döndükten sonra meclisine gidip talebesi olmaya karar verdi. Yıllarca ondan ilim öğrendi. Hocasının gözde talebesi oldu.Bu zât,Hanefi mezhebinin bütün bilgilerini kitaplara geçiren ve  Muhammed Şeybânî rahmetullahi aleyh” idi.

MUHAMMED ŞEYBÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: İmâm-ı a’zam Ebû Hanifenin derslerinde yetişen islâm âlimlerinin, en üstünlerindendir. Büyük müctehid idi. İmâm-ı a’zamın derslerini, sözlerini kitâplara geçiren budur. Büyük dedesi Hürmüz, İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfenin ceddi olup, Bağdâd sultânı idi, Hazret-i Ömer’in elinde îmân etmiş idi. 135 [m, 752] senesinde Vâsıt şehrinde doğdu, 189 [m. 805] senesinde Reyde vefât etdi