İsmâil aleyhisselâmın mûcizeleri
“Mu’cizât-ül-Enbiyâ” kitabında İsmâil aleyhisselâmın beş mûcizesi yazılıdır. Bunlar:
Dikenli bir arazide yaşayan müşriklerin teklifi üzerine duâ edip, dikenli ağaçlarda çeşitli meyvaların bitmesidir.
Kısır koyundan süt çıkarmasıdır. İsmâil (a.s.), kendisine peygamberlik gelince, Zemzem kuyusunun çevresine yerleşen Cürhümileri imâna davet etti. Onlar da mûcize isteyip; “Şu kısır koyundan süt çıkar” dediler. O da mübârek elini koyunun sırtına koyarak; ‘Beni peygamber olarak gönderen Allahü teâlânın ismi ile…” dediği anda, koyunun memelerinden süt akmaya başladı. O koyunu, Hz. İsmâil’e verdiler. Koyun sağ kaldığı müddetçe sütü hiç eksilmedi.
İsmâil aleyhisselâmın duâsı bereketiyle koyunların yünleri ipek olmuş ve sayıları çoğalmıştır.
Kendisine misâfir gelen iki yüz Yemenliye ikram edecek bir şey bulamayınca, mahcûb oldu. O anda duâ etti ve yanındaki kumlar un oldu. Bunu gören misâfirlerin hepsi imânla şereflendiler.
İsmâil’in (a.s.) mûcizelerinin en meşhûru; O zamanda hiç su bulunmayan Mekke-i mükerremede, onun teşrifiyle Zemzem suyunun ortaya çıkmasıdır.
Zemzem:Allahü teâlânın, Halîli İbrâhim’in (a.s.) oğlu ve Habibi Muhammed aleyhisselâmın dedesi olan İsmâil’e (a.s.) bir ihsânı olan Zemzem’in etrafını, ilk önce Hz. Hâcer kum ile çevirdi. Sonradan İbrâhim (a.s.) tarafından kazılarak kuyu haline getirildi. Önceleri kurak ve ıssız bir yer olan Mekke, Zemzem’in ortaya çıkmasıyla şenlenerek, kuşlar gelip cıvıl cıvıl ötmeye başladı. Yemen kabîlelerinden Cürhümiler, burada yerleşip Mekke şehrini kurdular. İsmâil (a.s.) büyüyünce, babasına yardım edip, Allahü teâlânın emriyle Kâbe’yi yaptılar. Allahü teâlâ Mekke’yi mübârek kılıp, insanların Kâbe’yi tavâf etmesini emreyleyince, her taraftan, akın akın Kâbe’yi tavâfa geldiler ve Zemzemin suyundan içtiler. Açlar doyup, susuzlar kandı ve hastalar şifâ buldu. İsmâil (a.s.) ve çocukları, gelen hacıların ibadetlerini kolayca yapmalarını sağlayıp, İsmâil’in (a.s.) akrabaları olan Cürhümiler de onların hukûkuna riayet ettiler. Yıllar sonra İsmâil (a.s.) vefât etti. Muhammed aleyhisselâmın nûrunu taşıyan oğlu Kaydar da fâni dünyadan ebedi âleme göçtü. Cürhümiler, akrabâlıkları münâsebetiyle Kâbe’nin idâresini ele geçirdiler. Zamanla Kâbe’ye ve Harem-ı şerife hürmetsizlik edip, Beytullah’a gelen hediyeleri gizli ve açık olarak yemeye başladıkları gibi, Harem-i şerifte hayâsızca günah işlediler. İsmâilin (a.s.) evlâtlarını üzdüler ve başlarındaki reislerini dinlemediler. İsmâil’in (a.s.) torunları çevreye dağıldılar, sonunda Cürhümiler de, düşmanları olan Huzâa kabilesi tarafından Mekke’den çıkarıldı. Huzâalar, Mekke’ye ve Kâbe’nin idâresine hâkim oldular. Cürhümiler, çıkarlarken Zemzem kuyusuna Kâbe’nin kıymetli eşyâlarını doldurup, ağzını kapatarak, kuyuyu belirsiz hâle getirdiler. Yıllar geçince hâfızalardan silinerek tamâmen unutuldu. Resûlullah efendimizin dedesi Abdülmuttalib in rüyâsındaki târife göre, Zemzem kuyusunu kazıp suyu tekrar çıkarıncaya kadar, kapalı kaldı.