MEHR (Mehir) - kainatingunesi.com

MEHR (Mehir):

Erkeğin evlenirken kadına vereceği ve kadının hakkı olan altın, gümüş veya her hangi bir mal yâhut menfaat.

Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:

Nikâh ettiğiniz kadınların mehirlerini seve seve verin. Şâyet ondan bir kısmını gönül hoşluğu ile kendileri size bağışlarsa, onu âfiyetle, râhatça yiyin. (Nisâ sûresi: 4)

Mehr vermemek niyyeti ile nikâh yapan kimse, kıyâmet günü hırsızlar arasında haşr olunacaktır (bulunacaktır). (Hadîs-i şerîf-Riyâdünnâsihîn)

En bereketli kadın, mehri az olandır. (Hadîs-i şerîf-İhyâ)

Mehrin en azı on dirhem yâni yedi miskal ağırlığındaki gümüş değerinde olan bir miskal (beş gram yâni üçte iki lira) altından az olmamalıdır. Mehrin en çoğu ise tahdîd edilmemiştir (sınır konmamıştır). (B. Mergınânî)

Zevcesinin (hanımının) mehrini vermemek ve insanların dinlerini öğrenmelerine mâni olmak kul haklarının en büyüğüdür. (Hâdimî)

İslâmiyet’te mehr parası evlenmek için değildir. Evliliğin düzenli, mes’ûd olarak devâm etmesi, kadının hak ve hürriyetlerinin korunması, din câhili huysuz erkeğin elinde oyuncak olmaması içindir. Mehr parasını vermek ve çocukların nafaka paralarını her ay ödemek korkusundan erkek zevcesini boşayamaz.

Mehr-i Misl:

Mehir söylenmeden veya mehir vermemek şartı ile yapılan bir nikahtan sonra, kadının, baba tarafından akrabâsının kadınlarına bakılarak bunlara verilen mehir kadar verilmesi kararlaştırılan altın, gümüş, mal veya herhangi bir menfeat.

Mehr-i Muaccel:

Miktarı tesbit edilen (belirlenen) ve nikâh sırasında erkeğin evleneceği kadına peşin olarak ödemesi gereken altın, gümüş, kâğıt para veya herhangi bir mal yâhut bir menfaat.

Mehr-i muaccelin verilmesi, nikâh yapılınca vâcib olur. (Abdurrahmân Cezîrî)

Zevci (kocası) ölen kadın mehr-i muaccelin bir kısmını almadığını söylerse, bunu mîrâstan alır. (İbn-i Âbidîn)

Mehr-i muaccel, çehiz masrafı olarak düğünden önce verilir. (Feyzullah Efendi)

Nikâh yapılırken, muaccel ve müeccel mehrlerin miktarları tesbit edilir. Bir kağıda yazılıp dâmâd ve mevcûd (bulunan) iki şâhid imzâlayıp zevceye (hanıma) teslim edilir. (Abdullah Mûsulî)

Mehr-i Müeccel:

Miktarı nikah yapılırken tesbit edilip, ödenmesi daha sonraya bırakılan yâni erkeğin evleneceği kadına sonra ödeyeceği altın, gümüş, kâğıt para veya herhangi bir mal yâhut bir menfeat.

Mehr-i müeccel, nikâh yapılırken belli edilirse de, verilmesi üç şeyden biri meydana gelince, yâni vaty (hanıma yakın olma hâli) halvet (başbaşa bir odada yalnız kalmaları) ve ikisinden birinin vefâtı ile ödemesi vâcib olur. Zevce (hanım) ölünce, zevc (koca) mehr-i müecceli vârislerine (yakınlarına) verir. Zevc (koca) ölünce, mîrâsından (geriye kalan malından) zevcesine (hanımına) verilir. (Abdurrahmân Cezîrî)

Zevc (koca) zevcesine (hanımına) olan mehr-i müeccel borcunu ayırmalı, öldükten sonra zevcesine verilmesi için vasiyet etmelidir. Vasiyet etmedi ise ölünce mîrâs taksim edilmeden (paylaşılmadan) önce mehrin hepsinin mîrâstan zevcesine hemen ödenmesi lâzımdır. Zevcesini boşayınca, mehrini ödemeyen kimse, dünyâda hapis, âhirette azâb olunur. (Muhammed Hâdimî)

Mehr-i muaccel veya mehr-i müeccel nikahta bildirilmedi ise, kadına mehr-i misl verilmesi vâcib olur. (Abdurrahmân Cezîrî)