Mescid-i Nebî - kainatingunesi.com

Mescid-i Nebî

Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem Medine’yi teşrif ettiklerinde ilk iş olarak Esbabını yetiştirecek, cemâatla namaz kılacak bir mescidin yapılma­sını arzu ediyorlardı. Bu sırada Cebrail aleyhisselâm gelip; “Yâ Resûlallah! Allahü teâlâ sana, kendisi için taştan ve kerpiçten bir beyt (mescid) yapmanı emrediyor” dedi. Habîb-i ekrem efendimiz, hemen devesi Kusvâ’nın Medine’ye geldiklerinde çöktüğü yeri sahiple­rinden satın almak istediler. Sahipleri; “Yâ Resûlallah! Biz, onun bedelini ancak cenâb-ı Hak’tan bekleriz. Orayı size, Allah rızâsı için hediye ederiz” diyerek bağışlamayı çok arzu ettiler. Buna rağmen Efendimiz kabul buyurmayıp, fazlasıyla ücretini Ödediler. Bir taraftan arsanın tesviyesi yapılıp düzeltilirken, diğer yandan kerpiçler kesiliyor ve taşlar çekili­yordu. Nihayet her hazırlık yapıldıktan sonra temel atılmak üzere toplanıldı. Temele ilk taşı, Muhammed Mustafâ sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem efendimiz, mübarek elleriyle koydular. Sonra sıra ile; “Ebû Bekr, taşını, benim, taşımın yanına koysun! Ömer, taşını Ebû Bekr’in taşının yanına koysun! Osman, taşını, Ömer’in taşının yanına koysun! Ali, taşını Osman’ın taşının yanına koysun” buyurdular. Emirleri yerine geldikten sonra oradaki Eshâb-ı kirâmına; “Siz de taşlarınızı koyunuz” buyurdular. Onlar da koymaya başladılar.

Mescidin yapılmasında, başta sevgili Pey­gamberimiz olmak üzere bütün Eshâb-ı kiram durmadan dinlenmeden çalıştılar. Mübarek sırtlarında taş ve kerpiç taşıdılar. Taş ile temeli bir buçuk metre yükseltip, üzerini kerpiçle ördüler. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz bir gün, kerpiç yüklenmiş götürü­yordu. Eshâbından biri huzûr-ı şerifine varıp, fevkalâde bir edeble; “Yâ Resûlallah! Kerpici benim taşımama müsâde eder misiniz?” dedi. Hâtem-ül-enbiyâ efendimiz, ona, daha büyük bir nezâketle,kendisinin sevâb kazanmaya daha çok muhtaç olduğunu bildirip kerpici vermediler. Onun da gidip taş getirmesini tav­siye buyurdular.

Mescid-i Nebî’nin inşâsında en çok çalı­şanlardan biri de Resûlullah efendimizdi. En ağır kayaları yüklenerek, mübarek göğüsleri darala darala ustaların yanına götürürlerdi. Bu taşları ve kerpiçleri taşırken yapılan işin kıyme­tini, kavuşulacak nimetleri müjdeleyerek Eshâbını gayrete getirirdi.

Efendimizin bu gayretini gören müslümanlar, büyük bir aşkla çalışıyorlardı. Hattâ Ammâr bin Yâser (r.anh), herkes birer kerpiç taşırken, o; birini Peygamber efendimiz, birini de kendisi için olmak üzere iki kerpiç götü­rürdü. Bu hâli Resûlullah efendimiz gördükle­rinde, yanına vardılar. Mübarek elleri ile hazret-i Ammâr’ın arkasını sığayıp; “Ey Sümeyye’nin oğlu! Senin iki, başkaları­nın bir ecri var” buyurdular.

Mescidin duvarları kısa zamanda bitirildi ve üzeri örtüldü. Ayrıca mescide bitişik, Resûlul­lah efendimiz için kerpiçten iki oda yapıldı. Bunların üzerleri de hurma kütüğü ve dalları ile örtüldü. (Bu odalar zamanla dokuza kadar çoğaltıldı.) Mescidin inşâsı bittikten sonra. Peygamber efendimiz, hazret-i Hâlid bin Zeyd’ in evinden, kendisi için yapılan eve taşındılar.