MUHAMMED ALEYHlSSELÂM'IN Doğduğu gece - kainatingunesi.com

MUHAMMED ALEYHlSSELÂM’IN Doğduğu gece

Resûl-i ekrem sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz, doğmadan önce ve doğduğu sırada; O’nun dünyâyı teşrif etme­sine alâmet olarak bir çok hâdiseler meydana gelmiştir. O zamanın meşhur kimseleri, daha Peygamber efendimiz doğmadan önce rüya­lar görmüşlerdi. Rüyalarını kâhinlere ve zama­nın meşhur âlimlerine tâbir ettirdiklerinde, bunların Muhammed aleyhisselâmın gelece­ğini gösterdiğini söylemişlerdir. Sevgili Peygamberimizin dedesi Abdülmuttalib şöyle anlatmıştır: “Bir defasında uykuya dalmıştım. Gördüğüm rüyadan büyük ürpertiyle uyan­dım. Hemen bir kâhine gidip, anlatıp, tâbir ettirmek istedim. Yanına vardığımda, yüzüme bakıp; “Ey Kureyş’in reîsi! Sana ne oldu? Yüzünde bambaşka bir hâl görülüyor. Yoksa seni bu hâle getiren mühim bir hâdise mi var?” dedi. “Evet, henüz hiç kimseye anlatmadığım dehşetli bir rüya gördüm” dedikten sonra, yanında oturup anlatmaya başladım. “Bu gece rüyamda çok büyük bir ağaç vardı. Bir ucu semâya yükselmiş, dalları doğuya ve batıya yayılmıştı. O ağaçtan öyle bir nur saçılıyordu ki, güneş yanında çok hafif kalır. Bâzan gözü­küyor, bâzan gözden kayboluyordu. İnsanlar ona yönelmişti. Her an nuru artıyordu. Kureyş kabilesinden bâzıları o ağacın dallarına tutu­nuyor, diğer bir kısmı da ağacı kesmeye çalışı­yordu. Bir genç de onu kesmek isteyenlere mâni oluyordu. Çok güzel bir yüzü vardı ve ben şimdiye kadar öyle bir yüz görmedim. Ayrıca vücûdundan etrafa hoş kokular yayılı­yordu. Ağacın bir dalını tutmak için elimi uzat­tım, fakat ulaşamadım” dedim. Rüyamı bitirince, kâhinin yüzü değişti. Benzi sarardı. Sonra; “Ondan senin nasibin yok!” demesi üzerine; “Kimin nasîbi var?” diye sordum. “O ağacın dalına tutunanların” dedi ve devam ederek; “Senin sulbünden bir peygamber gelecek, her tarafa mâlik olacak, insanlar O’nun dînine girecekler!” dedi. Sonra yanımda bulunan oğlum Ebû Tâlib’e dönerek; “Bu, herhalde O’nun amcası olacak” dedi. Ebû Tâlib bu hâdi­seyi Peygamber efendimize peygamberliği bildirilince anlatmış ve; “işte o ağaç, Ebü’l-Kâsım, el-Emîn Muhammed aleyhisselâmdır” demiştir.

Sevgili peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın dünyâya geldiği gece, bir yıldız doğdu. Bunu gören yahudi âlimleri, Muham­med aleyhisselâmın doğduğunu anlamışlardı. Eshâb-ı kiramdan Hassan bin Sabit (r.anh) anlatır: “Ben sekiz yaşında idim. Bir sabah vakti yahudinin biri; “Hey yahudiler!” diye çığ­lık atarak koşuyordu. Yahudiler; “Ne var, bu bağırman nedendir?” diyerek yanına topla­nınca, o; “Haberiniz olsun, Ahmed’in yıldızı bu gece doğdu! Ahmed bu gece dünyâya geldi…” diye cevap verdi.

Resûl-i ekrem efendimizin doğduğu gece Kabe’deki putların hepsi yüz üstü yere yıkıldı.Urvet-übn-ü Zübeyr rivayet eder: “Kureyş’den bir cemâatin bir putu vardı. Yılda bir defa onu tavaf ederler, develer kesip şarap içerlerdi. Yine öyle bir gün, putun yanına vardıklarında, onu yüzüstü yere yıkılmış buldular. Kaldırdı­lar, yine kapandı. Bu hâl üç defa tekrarlandı. Bunun üzerine etrafına iyice destek verip dik­tikleri sırada, şöyle bir ses işitildi: “Bir kimse doğdu, yeryüzünde her yer harekete geldi. Ne kadar put varsa hepsi yıkıldı. Kralların korku­dan kalbleri titredi!” Bu hâdise tam Muham­med aleyhisselâmın doğduğu geceye rast­lıyordu.

Medâyin şehrindeki İran Kisrâsının sarayı­nın on dört kulesi (burcu) yıkıldı. O gece gürültüyle ve dehşetle uyanan Kisrâ ve halkı; yine kendilerinden bâzı ileri gelenlerin gör­dükleri korkunç rüyaları tâbir ettirdiklerinde, bunun büyük bir şeye alâmet olduğunu anlamışlardı.

Yine o gece, mecûsî yâni ateşe tapanların bin seneden beri yanmakta olan kocaman ateş yığınları aniden sönüverdi. Ateşin söndüğü târihi kaydettiler, Kisrâ’nın sarayında burçların yıkıldığı geceye rastlıyordu.

O zaman mukaddes sayılan Sâve gölünün de o gece bir anda suyu çekilip kuruyuvermişti.

Şam tarafında bin yıldan beri suyu akma­yan ve kurumuş olan Semâve nehri vadisi, o gecede dolup taşarak akmaya başladı.

Muhammed aleyhisselâmın doğduğu geceden itibaren, şeytan ve cinler artık Kureyş kâhinlerine hâdiselerden haber veremez oldu. Kehânet sona erdi…

Habîb-i ekrem efendimizin doğduğu gece ve daha sonra, o zamana kadar görülmemiş bu hâdiselerden başka, bir çok hâdiseler vuku buldu. Bütün bunlar, son peygamber Muham­med aleyhisselâmın doğduğuna işaretti.

Sevinenler affolunur: Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem doğduğu geceye Mevlid Gecesi denir. Mevlid, doğum zamanı demektir. Kadr gecesinden sonra en kıymetli gecedir ve bu gecede sevgili Peygamberimiz doğduğu için sevinenler affo­lunur. Bu gece, Peygamber efendimizin doğ­duğu sırada görülen hâlleri, mucizeleri okumak, dinlemek, öğrenmek çok sevâbdır. Sevgili Peygamberimiz kendi de anlatırdı. Eshâb-ı kiram da bu gece bir yere toplanırlar, o günü yâd ederler, okurlar ve anlatırlardı. Dünyânın her tarafındaki müslümanlar, her sene bu geceyi Mevlid kandili olarak kutla­maktadır. Her yerde Mevlid kasideleri okuna­rak, Kâinatın sultânı hatırlanılmaktadır. Her peygamberin ümmeti, kendi peygamberinin doğum gününü bayram yapmıştır. Bu gün de, müslümanların bayramı olup, neş’e ve sevinç günüdür.