ÜMMET - kainatingunesi.com

ÜMMET:

Topluluk, cemâat. Bir peygambere inanan tâbi olan insanlar. Bir dîne bağlı topluluğun tamâmı.

Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:

(İbrâhim aleyhisselâmı dünyâda hayırlı, âhirette sâlihlerden) kıldığımız gibi, ey müslümanlar sizi (de) seçkin ve hayırlı bir ümmet kıldık ki, kıyâmet gününde peygamberlerin ümmetlerine vahyi tebliğ ettiklerine şâhidler olasınız, Peygamber de sizin adâletiniz üzerine şâhid ola. (Bekara sûresi: 143)

Siz ümmetlerin en iyisi oldunuz. İnsanların iyiliği için yaratıldınız. İyilik yapılmasını emreder, kötülükten nehyedersiniz. (Âl-i İmrân sûresi: 110)

Ümmetimin âlimleri İsrâiloğullarının peygamberi gibidir. (Hadîs-i şerîf-Mektûbât-ı Rabbânî)

Ümmetimden büyük günâh işleyenlere şefâat edeceğim. (Hadîs-i şerîf-Müsned-i ibni Hanbel

Ümmetimden Ehl-i beytimi sevenlere şefâat edeceğim. (Hadîs-i şerîf-Hatîb-i Bağdâdî)

Peygamberler (aleyhimüsselâm) ümmetlerini Allahü teâlâya çağırmak, azgın, yanlış yoldan, doğru seâdet yoluna çekmek için gönderilmişlerdir. (Seyyid  Abdühakîm Arvâsî)

Âhirette azâblardan kurtulmak, ancak Muhammed aleyhisselâma tâbi olmaya bağlıdır. O’nun ümmeti olan müslümanlar, O’na tâbi oldukları için bütün insanların hayırlısı ve en iyileri oldu. Cennet’e gireceklerin çoğu bunlar oldu ve Cennet’e herkesten önce gireceklerdir. (İmâm-ı Rabbânî)

Oğlum! Şimdi o zamandayız ki, geçmiş ümmetlerde böyle çok karanlık zaman gelince, büyük bir peygamber gönderilerek yeni bir din kurulurdu. Bu ümmet, ümmetlerin en iyisi olduğu için ve bu ümmetin Peygamberi, peygamberlerin sonuncusu olduğu için bunların âlimlerine, İsrâiloğullarının peygamberlerinin mertebesi verilmiştir. Peygamberlerin vazîfeleri bu âlimlere yaptırılmaktadır. (İmâm-ı Rabbânî)

Niçin kılmazsın farz u sünneti,

Değil misin Muhammed’in ümmeti

Anmaz mısın, Cehennem’i, Cennet’i

Îmân sâhibi kul böyle mi olur?

(M. Sıddîk Gümüş)

Ümmet-i Dâvet:

Kendilerine gönderilen peygambere inanmaya dâvet edilip de îmân etmeyen kimseler.

Şimdi yeryüzünde müslümanlardan başka bütün insanlar ümmet-i dâvettirler. (Kâdızâde Ahmed Efendi)

Ümmet-i İcâbet:

Kendilerine gönderilen peygamberin dâvetini kabûl edip, ona inanan ve tâbi olan kimseler.

Muhammed aleyhisselâmın ümmeti, son sınıf talebesi gibi olduğundan, insanları dünyâda ve âhirette kurtuluşa götüren sırların toplandığı Kur’ân-ı kerîm ile muhâtab oldular. Kur’ân-ı kerîmin indirilmesinden sonra yeryüzündeki insanların hepsinin Muhammed aleyhisselâma tâbi olmaları emredildi. O’nun dâvetini kabûl edenler ümmet-i icâbet, kabûl etmeyenler ümmet-i dâvettirler. (Muhyiddîn-i Arabî)