ABDESTİ BOZAN ŞEYLER NELERDİR ? - kainatingunesi.com

(Halebî) kitâbında diyor ki, Hanefî mezhebinde yedi şey, abdesti bozar:

1- Birincisi, önden ve arkadan çıkan şeyler, meselâ yellenmek, abdesti bozar. Erkek, idrar kaçırmamak için, idrar yoluna nebâtî pamuk koyması caizdir.  Sızdığında vesvese, şübhe ederse, koyması müstehab olur. Sızmağa mâni olursa, koyması vâcib olur. Sun’î pamuk   kullanmamalıdır.

Pamuğun dışarda kalan kısmı ıslanmadıkça, abdesti bozulmaz. Pamuk, kuru olarak çıkarsa, yine bozulmaz.

2- İkincisi, ağızdan çıkan necs şeylerdir. Bunlardan kay (kusma) ve katı kan, kan, safra, mi’deden gelen yemek, su, ağız dolusu olunca, abdesti bozarlar. Hepsi kaba necsdîrler. Süt emen çocuğun kusduğu şey de, kaba necsdir. Balgam kusmak bozmaz. Başdan gelen sıvı kan kusunca, tükrükden az ise bozmaz. Ağzın içi, abdestin bozulmasında, iç organ sayılır. Orucun bozulmasında, bedenin dışı sayılır. Bunun için, dişden ve ağızdaki yaradan çıkıp ağızdan dışarı çıkmıyan kan abdesti bozmaz. Ağızdan dışarı çıkınca, tükrükden çoksa bozar. Başdan gelen katı kan, çok olsa dahî bozmaz. Mi’deden, ciğerden gelen kan sıvı ise, Şeyhayna (İmâm-ı Âzam ile Îmâm-ı Ebû Yûsuf’a) göre   “rahmetullahi aleyhimâ”, az olsa dahî abdesti bozar. Kulağa damlatılan yağ, kulakdan veyâ burundan çıkınca bozmaz. Ağızdan çıkarsa bozar. Buruna çekilen şey, burundan, günlerce sonra da, geri gelirse bozmaz.

3- Üçüncüsü, deriden çıkan kan, cerahat, sarı su, ağrılı çıkan renksiz su, hanefîde bozar. Bunlar,  mâlikîde ve şâfi’îde abdesti bozmazlar.  Çiçek hastasından ve herhangi  bir çıbandan, kulakdan, burundan, yaradan çıkan kan, sarı su ve acı ile, ağrı ile akan renksiz su, gusl abdestinde yıkanması lâzım olan yere yayılırsa bozar Meselâ, burundan gelen kan, kemikleri geçerse, kulakdan gelen, kulak deliğinden çıkarsa bozar. Çıbandaki, yaradaki kan, sarı suyu pamukla emerse bozar. Bunlardan acısız, ağrısız olarak çıkan, akan renksiz su bozmaz. Birşeyi ısınınca, o şey üzerinde kan görürse, bozulmaz. Misvâk, kürdan üzerinde kan görünce, ağzına bulaşmadı ise, bozulmaz. Ya’nî oraya parmağını koyunca, parmağında kan görürse bozulur. Gözü ağrıyan kimseden, hep yaş akarsa, özr sâhibi olur. Ağrı olmadan, herhangi bir sebeble ağlamakla ve soğan, duman, gazlar te’sîri ile, göz yaşı akınca bozmaz. Şâfi’îde ikisi de bozmaz. Kadın, çocuğunu emzirince bozmaz. Çok da olsa, terlemekle bozulmaz. Kulak, göbek, memeden ağrı, hastalık ile gelen sıvı bozar. Sülük, çok kan emerse, bozar. Sinek, sivrisinek, pire, tahta biti gibi haşereler, çok emseler de bozulmaz. Az olup yayılmayan derideki kan ve ağızda hâsıl olup, ağız dolusu olmıyan kan ve dışarı çıkan az kay, abdesti bozmadıkları için, necs değildirler.

4- Dördüncüsü, uyumak, dört mezhebde de bozar. Hanefîde, mak’adın gevşek olacağı bir hâlde, meselâ yan veyâ sırt üstü yatarak veyâ dirseğine yâhud birşeye dayanıp uyumakdır. Dayandığı şey çekilince düşmezse, bozulmaz. Nemâzda uyumak, dizleri dikip, başını dizlerine koyarak, diz çökerek, bağdaş kurarak, teverrük ederek uyursa, bozulmaz. Teverrük, kadınların nemâzda kaba etlerini yere koyup,  uyluklarını birbirine yaklaştırarak, ayaklarını sağ taraftan dışarı çıkarıp sol uylukları üzerine oturmalarıdır. Bir dizini dikip, diğer uyluğu üzerine oturup uyursa bozulur. Çıplak hayvan üstünde uyursa, hayvan yokuş çıkıyor veyâ düz yerde gidiyorsa, bozulmaz. Palan ve eğer üzerinde uyursa hiç bozulmaz.

5- Beşincisi, bayılmak ve deli olmakla ve sar’a tutmakla.bozulur. Yürürken sallanacak kadar serhoş olmak da bozar.

6- Altıncısı, rüku’ ve secdeleri olan nemâzda kahkaha ile gülmek, abdesti de bozar. Çocuğun bozulmaz. Nemâzda tebessüm, nemâzı da, abdesti de bozmaz. Yanındakiler işitirse, kahkaha denir. Kendi de işitmezse, tebessüm denir. Yalnız kendi işitirse (Dahk) denir. Dahk, yalnız nemâzı bozar.

7- Yedincisi, (Mübaşeret-i fahişe) ya’nî çıplak olarak, [Sev’eteyni, ya’nî çirkin yerlerini sürtunmek, erkeğin de, kadının da abdestini bozar). Kadının derisine şehvet ile dokunmak, hanefîde abdesti bozmaz.

Saç, sakal, bıyık, tırnak kesmek abdesti bozmaz. Kesilen yerleri yıkamak lâzım olmaz Tırnak kesince, abdest bozulmaz. Elleri yıkamak müstehab olur. Yara kabuğunun düşmesi ile de bozulmaz.

Abdest alırken, deri üzerindeki yarık yıkanır. Su değdiremezse, mesh eder. Mesh edemezse, terk olunur. Ayağındaki yarığa merhem sürmüş ise, merhemin üstünü yıkar. Yıkamak yaraya zarar verirse, mesh eder. Yıkadıkdan sonra merhem düşerse, altı iyi olmuş ise, altını yıkar. İyi olmamış ise, yıkamaz. İki elinde yarı, yara olup su zarar verirse teyemmüm eder. Bir eli sağlam ise, bunun ile abdest alır. Eli dirsekden, ayağı topukdan kesilmiş ise, kesik yeri yıkar.

(Halebî-i kebîr)de diyor ki, (Abdest aldığını bilip, sonra bozulduğunda şübhe ederse, abdesti var kabul edilir. Abdesti bozulduğunu bilip, sonra abdest aldığında şübhe ederse, abdest alması lâzım olur Abdest arasında, ba’zı yerini yıkadığında şübhe ederse, orasını yıkar. Abdest aldıkdan sonra şübhe ederse, yıkamak lâzım değildir. Kab, kaçak, elbise, bedenin, suyun, kuyunun, havuzun ve câhillerin, kâfirlerin hazırladığı yağ, ekmek, elbise, yemek ve sâirenin pis olmasında şübhe etse, temiz kabul edilir.)

Kur’ân-ı Kerimi abdestsiz tutmak haramdır. Ezberden okumak caizdir. Yatağa abdestli girmek sünnetdir. (Şir’at-ül-islâm) şerhinde diyor ki, (Kur’ân-ı Kerimi yatakda, yatarak ezberden abdestsiz okumak caizdir ve sevâbdır. Fekat, başını yorgandan dışarı çıkarmalı ve bacakları bitişdirmelidir.) Cünüb ve hayzlı olarak câmi’e girmek haramdır. Abdestsiz girmek mekrûhdur. [Seâdet-i ebediyye / 123]