Bir Müslümanın hüsn-i zannı şöyle olmalıdır: DOĞRU İTİKAD

Müslümanın bir işinde veya sözünde birçok küfür alameti ile bir iman alameti bulunsa, hüsn-i zan edip buna kâfir dememelidir…

Mümin kardeşinin kusurlarını araştırmak; kendi ayıplarını görmeyip onun günah işlediğini zannetmek suizandır. Zan etmek, yani kalbin o tarafa kayması suizan olur. Fasığa suizan câiz olmadığı gibi, salih kimseye suizan asla câiz değildir. Müslümanın bir işinde veya sözünde birçok küfür alameti ile bir iman alameti bulunsa, hüsn-i zan edip buna kâfir dememelidir…

Müslümanın ömrünün sonlarına doğru, öleceği zaman Allahü teâlâya hüsn-i zannı daha kuvvetli olmalıdır. Yani (Ben her ne kadar günahkâr isem de Allahü teâlâ beni affeder) diye ümit etmelidir!

Kadı Yahya bin Eksem hazretleri vefat edince, rüyada görüldü, hâlini sordular. O da, Allahü teâlâ bana, “Ey ihtiyar, bu hâlin nedir?” diye beni azarlayınca beni büyük bir korku kapladı. Ben de, “Yâ Rabbî, bana dünyada böyle bildirmediler” dedim. “Nasıl bildirdiler” buyurdu. Ben de râvilerin ismini sayarak, “Ben Müslüman olarak saçı sakalı ağaran kuluma azap etmekten hayâ ederim” buyurduğunu bildirdiler, dedim. “Sen ve râviler sadıksınız. Ben de seni magfiret ettim” buyurdu…

İsrailoğullarından biri, insanları Allahın rahmetinden ümitsizliğe düşürür, onlara hep zorluk gösterirdi. Kıyamet günü Allahü teâlâ bu kimseye, (Sen kullarıma rahmetimden ümit kestirdin. Bugün sen de rahmetimden mahrum kaldın) buyurdu…

Allahın rahmetinin, affının bol olduğunu bilmelidir. Günahlarımız çok olsa da Allahü teâlânın affedebileceğini düşünmek hüsn-i zan olur. Kur’ân-ı kerîmde mealen buyuruluyor ki:

(Ey günahı çok olan kullarım, Allahın rahmetinden ümidinizi kesmeyin! Allah günahların hepsini affeder. O sonsuz magfiret ve nihayetsiz merhamet sâhibidir.)

Elbette bu günahların içinde şirk, küfür yoktur. Âhirette Allahü teâlâ dilerse her günahı affedeceğini fakat şirki, küfrü asla affetmeyeceğini bildiriyor.

Dünyada iken şirkten, küfürden tövbe edeni de affeder. İmansız olarak öleni ise asla affetmez…

Bir Müslümanın hüsn-i zannı şöyle olmalıdır:
Bir çocuk gördüğü zaman, bunun günahı yoktur, benim günahım çoktur. Binâenaleyh bu çocuk benden daha faziletlidir, demelidir.
Bir yaşlı Müslüman gördüğü zaman, bu benden daha fazla ibadet eylemiştir, binâenaleyh benden daha faziletlidir, demelidir.
Bir İslâm âlimi görünce, ben cahilim, bu benden ziyade âlimdir, öyle ise, benden daha faziletlidir, demelidir.
Bir cahil görünce, bu bilmeden günah işler. Fakat ben bilerek işlerim, öyle ise, bu benden efdaldir, demelidir.
Bir kâfir görse, olur ki, dünyadan iman ile gider. Benim imanla gidip gitmeyeceğim ise belli değildir. Şu hâlde, benden daha faziletli olabilir, diye düşünmelidir!

M. Said Arvas – 13.12.2018