BÜYÜKLERİ TANIMAK - kainatingunesi.com

“Ahmet Sait Fârûkî”, evliyâ bir zât idi.
Her hâli, insanlara, birer nasîhat idi.

Var idi kendisinde iyi huy, güzel ahlâk.
Şefkatli davranırdı O herkese muhakkak.

Her ne zaman bir sohbet etse idi O halka,
“Ölüm” ve “Âhiret”ten, bahsederdi mutlaka.

Bir gün de buyurdu ki: (Gidilirken bir yere,
İhtiyaç duyulursa nasıl ki bir rehbere,

Allah’a kavuşturan, bu din yolunda da hem,
Yolu bilen bir “Rehber” lâzımdır, hem de elzem.

Bu din, “Sorup öğrenmek ve iş yapmak” dînidir.
İnsan yalnız kalırsa, bu, çok tehlikelidir.

İnsana dost lâzımdır, olsa da bir tek kişi.
Yoksa, “Kitap okumak” olmalı onun işi.

Kendi aklına göre giderse eğer insan,
Arkadaşı “Şeytân”dır ve sonu olur hüsrân.)

Bir gün de buyurdu ki: (Hak teâlâ, insanda,
“İki korku”yu birden, cem etmez bir arada.

Yâni kim, bu dünyâda korkar ise Allah’tan,
Korkmaz o âhirette Cehennemden, azâbtan.

Dünyâda korkmayan da, çok korkar âhirette.
Zîrâ o kimse için, azâb vardır elbette.

“Korkma”nın menşeinde, vardır gizli “Muhabbet”.
İnsan, çok sevdiğinden çekinir, korkar elbet.

“Allah korkusu”nun da temelinde bu vardır.
Bu sevgi çoğaldıkça, korku dahî çoğalır.

Kulda, böyle korkunun hâsıl olması için,
Mütevâzı olması lâzım gelir kişinin.

“Kibir”li insanları, Rabbimiz sevmez elbet.
Sevmediğine ise, vermez muvaffakıyyet.

Gayriyi beğenmiyen, çok âdi birisidir.
Şeytân huylu ve hattâ şeytânın kendisidir.

Şeytân, Âdem Nebî’ye karşı kibrettiğinden,
Kovuldu, tard olundu huzûr-u ilâhî’den.)

Yine O buyurdu ki evinde bir sohbette:
(Eğer niyet hayırsa, hayırdır âkıbet de.

Hak teâlâ bir kula, eder ise muhabbet,
Sevdiği bir kulunu, tanıtır ona elbet.

Gösterir demiyorum, “Tanıtır”, çok sevdirir.
“Görmek” ile “Tanımak”, zîrâ ayrı şeylerdir.

Her kime tanıtırsa Allah böyle birini,
Ona vermiş demektir her türlü nîmetini.

Nasıl Resûlullah’ı çok sevdi sahâbîler,
Verdi Allah onlara, çok ulvî dereceler.

Çok yüksek olsa bile, başı bir evliyânın,
Ayağı altındadır sahâbe-i kirâmın.

Onları tanımakla, tanımayıp sevmemek,
Arasında, çok büyük fark vardır, bilmek gerek.

“Gözü açık” olanla, “Âmâ olan” gibidir.
Onları tanıyan ve seven çok tâlihlidir.)