Cebrail aleyhisselam: "Ben hazreti Ebu Bekrin azadlısıyım" - kainatingunesi.com

Yirmiikinci Menâkıb:

Birgün, hazret-i Fahr-i kâinâtın huzûr-u şerîflerinde, Cebrâîl aleyhisselâm bir tarafda oturur idi. Hazret-i Sultân-ı Enbiyâya, Cebrâîl aleyhisselâm geldiği zemân eshâb-ı güzînin hepsi “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” ayak üzere dururlar idi. Fekat, hazret-i Ebû Bekr oturur idi.

Fahr-i âlem “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” istigrakda iken [ma’nevî dalmış hâlde iken] hazret-i Cebrâîl ile, hazret-i Ebû Bekr işâretleşip, birbirlerine bakışıp, tebessüm etdiler.

Fahr-i âlem hazretleri, hazret-i Cebrâîlin hazret-i Ebû Bekr ile işâretleşdiğini görüp, hazret-i Cebrâîle dedi ki: yâ kardeşim Cebrâîl. Ebû Bekr ile olan mu’âmelenize sebeb nedir. Hazret-i Cebrâîl dedi ki: yâ Resûlallah! Birşey yokdur. Fahr-i âlem hazretleri tekrâr sordular. Cebrâîl aleyhisselâm dedi ki, Hak Sübhânehü ve teâlâ, yeri ve göğü, arşı, kürsî, Cennet ve Cehennemi yaratmazdan evvel, Cebrâîl nâmında yetmişbin melek yaratmış idi. Allahü teâlâ bunlara süâl ederdi ki, siz kimsiniz? Ben kimim? Bunlar cevâb vermemekle cümlesini helâk etdi. Sonra beni yaratıp, bana da süâl edince, ben de cevâb vermeyip, ben kulunu helâk etmek üzere iken, hazret-i Ebû Bekrin rûhu yanıma gelip, sen Hâlıksın, ben senin bir za’îf mahlûkunum, diye cevâb vermem için bana ta’lîm eyledi. Yâ Resûlallah! O Allah hakkı için ki, Ondan gayri Allah yokdur. Ben hazret-i Ebû Bekrin azâdlısıyım, dedi.