DOST MUHAMMED HÂN - kainatingunesi.com

DOST MUHAMMED HÂN

Afganistan hükümdarlarından. 1788 (H.1203)’ ‘de doğdu. 1863 (H.1280)’de vefat etti. Babası Barakzay kabîlesinin reîsi Payende Hân’dır. Dost Muhammed Hân, Payende Hân’ın yirmi bir oğlundan yirmincisidir. Babasının vefatında çok küçük yaşta olan Dost Muhammed Hân, on iki yaşına kadar annesinin akrabalarının yanında büyüdü. Afganistan hükümdarı Mahmûd Şâh’ın vezirliğini yapan ağabeyi Fetih Hân’ın himayesinde önemli makamlara tâyin edildi.

Fetih Hân, bir takım karışıklıklar sebebiyle Afganistan hükümdarı Mahmûd Şâh’ın oğlu Kamran tarafından öldürtüldü. Afganistan halkı tarafından çok sevilen Fetih Hân’ın öldürülmesi, büyük bir tepki ile karşılandı. Bu durum Mahmûd Şâh’ın aleyhine oldu. Çünkü vezir Fetih Hân’ın kardeşlerinden her biri, devletin önemli mevkilerinde bulunuyorlardı. Fetih Hân’ın kardeşi Dost Muhammed Hân, ağabeyinin katledildiğini duyunca, topladığı ordu ile harekete geçerek Kabil üzerine yürüdü. 1818 (H.1234)’de Mahmûd Şah ile yaptığı savaşta onu ağır bir mağlûbiyete uğrattı. Mahmûd Şah, Kabil’i terkedip kaçmak mecburiyetinde kaldı. Dost Muhammed Hân, Kabil merkez olmak üzere Afganistan’ın diğer önemli merkezlerini de ele geçirdi.

Saltanatının ilk yıllarında, Afganistan’ın bâzı şehirleri Hindistan’da yaşayan Sihlerin eline geçti. Hindistan’ın büyük bir bölümünü kontrolleri altına geçiren ve sömürge hâline sokan İngilizler, Sihlerle dostluk kurmuşlardı. Bu dostluktan istifâde ederek Sihleri kullandılar.Afganistan üzerine ‘gönderilen Sihler, yaptıkları savaşları kazanarak 1818 (H.1234)’de Multan’ı, 1819 (H.1235)’de Keşmir’i ve 1821 (H.1237)’de de Derâ İsmail Hân kalesini işgal ettiler. Sâdece, Peşâver’de üstünlük sağlayamadılar. Bu sırada daha önceden İngilizlere sığınan Şücâülmülk (Mahmûd Şâh’ın kardeşi), İngilizlerin teşviki ile topladığı kuvvetleri alıp, Kandehar üzerine yürüdü. Dost Muhammed ve kardeşleri bu sefer dikkatlerini Kandehar üzerine çevirdiler. Bu durumdan istifâde eden Sihler, büyük bir ordu ile Peşâver üzerine yürüdüler ve netîcede Peşâver’i işgal ettiler. Fakat Dost Muhammed Hân, Şücâülmülk’ü hezîmete uğratınca, yeniden Hindistan’a kaçmak zorunda kaldı. Bunun üzerine Sihler de çekildiler. Kandehar’ın idaresini kardeşi Kuhendil’e bırakıp, kendisi Kabil’de emirliğini îlân etti. Şâh yerine emir dendi.

Hindistan’dan büyük bir kuvvetle Peşâver üzerine yeniden yürüyen Sihler, İngilizlerin desteği ve hîlesi ile Peşâver’i aldılar. Sihlerin Peşâver’i işgali, Müslümanlara çok ağır geldi. Bunun üzerine Dost Muhammed Hân, 1836 (H.1252) senesinde cihâd îlân edip, bütün Müslümanları savaşa çağırdı. Sihlere karşı oğlu Ekber’in kumandasında bir ordu gönderdi. Camrud yakınlarında yapılan çetin bir savaşta, Sihler ağır bir mağlûbiyete uğradı. Sihleri Kuzey Hindistan’da güçlü bir hâle getiren liderleri Ranjit Singh, Hindistan’ın büyük bir bölümünü hâkimiyeti ve sömürgesi altına alan İngilizlerle dost idi. Onların her istediğini yerine getiriyordu. İşte bu durum, Dost Muhammed Hân’ı tereddüte düşürdü. Zafer kazanıldığı hâlde, Peşâver’i geri almaya teşebbüs edemedi. Fakat bu tereddüt, hem kendisi için hem de Afganistan için çok kötü neticelere sebeb oldu.

Hindistan’da geniş bir sömürge kuran İngilizlerin umûmî valisi Lord Auckland, 1838 (H.1254) senesinde Dost Muhammed Hân’ı Afgan emirliğinden düşürüp, yerine Dürrânîlerden Şücâülmülk’ü hükümdar olarak Afgan tahtına geçirmek için harekete geçti. Şücâülmülk, daha önceden Hindistan’a sığınmış ve bir İngiliz uşağı gibi hareket etmeyi kabullenmişti. İngiliz valisi, önce Şücâülmülk ile Sih lideri Ranjit Singh arasında bir dostluk anlaşması yaptırdı. Dost Muhammed Hân’ı devirmek için yapılacak askerî harekâtta, Sih’lere güvenmiyen İngiliz umûmî valisi, İngiliz askerlerini kullanmaya karar verdi. 1838 (H.1254) senesi Aralık ayında Pencab’da toplanan İngiliz kuvvetleri, İngiliz umûmî valisi Lord Auckland’ın genel sekreteri ve baş danışmanı Sir William Macnaghten’in sevk ve idaresine verildi. 1839 (H.1255) senesi Mart ayı ortalarında harekete geçen İngiliz ordusu, Kuvvetta’yı ve Nisan ayı sonuna doğru da Kandehar’ı kolaylıkla işgal etti. Kandehar’ın idaresi, Dost Muhammed Hân’ın kardeşinde idi. İngiliz kuvvetlerine karşı koymadan Kandehar’dan ayrıldı.

Kandehar’ı işgal eden İngiliz kuvvetleri, gerekli hazırlığı yapıp, 1839 (H.1255) Haziranında, Gazne kalesini ele geçirmek için harekete geçtiler. Kolayca bu kaleyi alıp, Kabil yakınlarına geldiler. Kabil’de bulunan Dost Muhammed Hân, İngiliz entrikaları sonucunda yalnız bırakıldı. Bunun üzerine kendine sâdık kuvvetlerle Hindukuş dağlarına çekildi. Daha sonra Buhara emirliğine sığındı. Bundan sonra İngilizler, kuklaları Şücâülmülk’ü 1839 (H. 1255) senesi Ağustos ayının başında, Afgan tahtına geçirdiler. Böylece Afganistan, İngilizler tarafından işgal edilmiş oldu. Şücâülmülk başta olmasına rağmen, İngilizler memleketin idaresine müdâhale ediyorlardı. Bu sebeble kuklaları Şücâülmülk ile araları açıldı. İstilâ hareketini yöneten İngiliz Macnaghten, on bin İngiliz askerini; Celâlâbâd, Kandehâr, Gazne ve Kabil’de yerleştirdi.

Dost Muhammed Hân, 1840 (H.1256) senesinde Özbeklerin de desteği ile Afganistan’a döndü. Hindukuş dağlarından Kuhistan bölgesine inip, Nijrao yakınlarında bir İngiliz süvari bölüğünü bozguna uğrattı. Daha sonra İngilizlerle başa çıkamayacağını düşünerek Kabil’e gidip Macnaghten’e mücâdeleden vazgeçtiğini söyledi. Bu hâdiseden bir kaç ay önce, İngilizlerin meşhur dostu Sih lideri Ranjit Singh ölmüştü. Bundan sonra da İngilizlerle Sihlerin arası açılmaya başladı.

Şücâülmülk ile İngilizler arasındaki anlaşmazlıklar zamanla arttı. Ayrıca kabîle reislerine İngilizlerin yaptığı müdâhaleler, halkın tepkisine yol açıyordu. Ulaştıkları netîceden pek hoşnût olmayan İngilizler, Afganistan’dan geri çekilmeyi düşünmeye başladılar. Ancak İngiliz yöneticilerinin kararsızlığı, İngiliz ordusunun Afganistan’da kalmasını uzatıyor ve halkın tepkisi de gittikçe artıyordu. Nihâyet İngiliz askerlerinin zulmü ve Afganistan halkının namusuna musallat olmaya kalkışmaları karşısında, Afgan halkı mücâdeleye başladı. İngiliz zulmüne karşı ilk mücâdele Kabil’in dış mahallelelerinden Sor Bizar’da, daha sonra da bu mücâdele yaygınlaşıp tam bir millî seferberlik başladı. Halk, memleketin dört bir ucundaki köy ve kasabalardan akın akın Kabil’e toplanmaya başladı. Ancak kabîle reislerinin idaresinde dağınık bir hâlde hareket eden halk, henüz tam bir birlik içinde hareket edemiyordu. Bu sırada, Dost Muhammed Hân’ın oğlu Muhammed Ekber Hân, halkı bir araya toplayıp duruma hâkim oldu ve bu hareketi yönetmeye başladı. Afganistan’ı istilâ eden İngiliz askerlerinin komutanı Macnaghten, uzun müddet vazifeli olduğu Hindistan’da böyle zor durumlarla çok karşılaşmıştı. Orada, birlikte hareket edemiyen grupların reislerini elde ederek duruma hâkim oluyordu. Ancak bu sefer eski plânını ve hilesini yürütemedi. Dost Muhammed Hân’ın oğlu Muhammed Ekber, Macnaghten ile anlaşmak istedi. Bu maksatla görüşmek üzere Kabil nehri kıyısında buluştular. Bu görüşme sırasında Macnaghten yakalanıp, İngilizlerin Afganistan’ı boşaltmasına kadar rehin tutulmak istendi. Fakat bu sırada Macnaghten, Muhammed Ekber’i öldürmek için ani bir saldırıya geçti. Ekber daha atik davranarak onu öldürdü. Macnaghten’in öldürülmesiyle, Afganistan’daki istilâcı İngilizlerin askerî kuvveti sarsıldı. İngilizler bu durum karşısında Afganistan’daki istilâcı birliklerinin başına, başarılı binbaşı Eldred Pottinger’i geçirdiler. Bu binbaşı, Muhammed Ekber ile bir andlaşma yapıp, sonra da Afganistan’dan çekilmek üzere Kabil’den ayrıldı. Kabil’den beş-on kilometre ayrılır ayrılmaz, Afgan kabileleri İngiliz askerleri üzerine hücum ettiler. Muhammed Ekber mâni olmak istediyse de mâni olamadı. İngiliz askerlerinden iki yüz kişilik bir grup kurtulabildi. Bu durum Londra’da şok te’siri yaptı. İngiliz hükümeti istifa etti. Yeni kurulan hükümet, Lord Auckland’ı Hindistan umûmî valiliğinden azledip, yerine Lord Ellenborough’yı umûmî vali tâyin etti. Bu yeni vali, Afganistan üzerine yürümek için hazırlıklarını tamamlayıp, onar bin kişilik iki İngiliz ordusu ile Kandehar ve Celalabâd üzerinden ilerlemeye başladı. Uğradıkları her yerde büyük katliâm yaptılar. Ahâliyi şehîd edip, meskûn bölgeleri yağma ve harâb ettiler. 1842 (H.1258) senesi Eylül ayının ortasında, Kabil’e yürüyerek ikinci defa işgal ettiler. Kabil halkı şehri terketti. Kabil’de ancak ihtiyarlar kaldı. İngilizler, Ali Merdâne Camii başta olmak üzere Kabil’i baştan başa yakıp yıkarak harâb ettiler. Kabil halkı, İstalif kasabasına sığındı. Bunu öğrenen ingiliz birlikleri, burayı kuşatıp bütün halkı hunharca katlettiler. Bu katliâma katılan Chamberlin adında bir ingiliz teğmeni, yazdığı hatıratında yetmiş bin Afganlı Müslümanın şehîd edilişini şöyle anlatmaktadır: “Halkın yalvarmalarına ve göz yaşlarına hiç bakılmadı! Aman verilmeyip tüfeklerle kasıtlı olarak nişan alındı ve tetikler çekildi!… Doğrusu biz, kiralanmış katillerden başka bir şey değildik!”

Afganistan’da bu katliâmı yapan İngilizler, 1842 (H.1258) senesinin Aralık ayında, Hindistan’daki üslerine döndüler. Bu arada Hindistan’a sürgün ettikleri Dost Muhammed Hân, Afganistan’a döndü. Memleketi harâb, halkı perişan ve çok mahzun bir hâlde idi. Afgan halkı arasında birlik bozulmuştu.

Dost Muhammed Hân, kısa zamanda halk arasında yeniden birliği sağladı. Harâb hâldeki memleketi de îmâr etmeye başladı. Diğer taraftan Sihlerle İngilizlerin arası zamanla daha da açıldı. 1845 (H.1261)’de yapılan savaşta, Sihler ağır bir mağlûbiyete uğradı. Bunun intikamını İngilizlerden almak isteyen Sih’ler, Dost Muhammed Hân’dan yardım istediler. Yardım gönderilmesine rağmen yine yenildiler. Bu arada kardeşi Kuhendil 1855 (H.1272) senesinde vefat etti. Bunun üzerine Dost Muhammed Hân, Kandehar ve çevresinin idaresini merkez Kabil’e bağladı. Adaletli idaresi sebebiyle Afgan halkı ondan çok memnun oldu. Afganistan’ın önemli ve ayrılmaz bir parçası olan Herat’ın idaresi, Şücâülmülk’ün yeğeni Muhammed Yûsuf’un elinde bulunuyordu. Herat halkı ise, Dost Muhammed’in âdil idaresini istiyordu. Herat’ı idaresinde bulunduran Muhammed Yûsuf, Dost Muhammed’in bu şehri almasından korkarak, İran şahı Nâsıruddîn’den yardım istedi. İran Şahı bu teklif üzerine 1856 (H.1273) senesinde ordusunu Herat’a göndererek şehri işgal ettirdi. İngilizler ise, bu bölgede dâima kendi menfaatlerini göz önünde tutuyorlar ve bu istikâmette siyâset tâkib ediyorlardı, önce anlaştıkları ve dost oldukları devlet ile yerine göre anlaşmayı bozarak, bir diğer tarafı destekliyorlardı. İran’ın Herat’ı işgali, İngilizlerin menfaatine dokunuyordu. İran üzerinden Hindistan’a ulaşabilecek tehlikelerin geçiş noktası olan Herat’ın, İran Devleti’nde kalmasını istemediler. İran, Herat’ı alınca, İngilizler hemen harekete geçip, İran’a karşı harp ilân ettiler. Netîcede 1857 (H.1274) senesi Mart ayı başında, İranlılar Herat’ı boşaltmak zorunda kaldı. İngilizler 1863 (H. 1280) senesine kadar Herat’ı kendi menfaatleri doğrultusunda kontrolleri altında tuttular. Nihâyet hâdiseler, Herat’ın Dost Muhammed Hân tarafından alınması, İngiliz menfaatine uygun düşecek şekilde gelişti. Dost Muhammed Hân, 1862 (H.1279) senesi Temmuz ayının sonunda Herat’ı muhasara etti. Sekiz ay süren bu muhasaradan sonra, 1863 (H.1280) senesi Mart ayının yirmi yedisinde aldı. Herat’ı da Afganistan’a bağladıktan sonra, Afganistan’ın birliğini sağladı.

Uzun mücâdeleler netîcesinde Afganistan’ın birliğini sağlayan Dost Muhammed, 1863 (H.1280) senesinde 80 yaşında iken Herat’ta vefat etti. Ahmed Şah Dürrânî’den sonra, Afganistan’ın en meşhur devlet adamlarından biri idi. Onun vefatından sonra yerine oğlu Şîr Ali geçti.

  • Kamus-ul a’lam; cild; 3; sh. 2179
  • Afganistan ve Türkler; sh. 18
  • Yeni rehber Ansiklopedisi
  • Hindistan Tarihi; cild 3; sh. 243