EMÂNETE HİYÂNET - kainatingunesi.com

“Abdullah-ı Şemdînî”, bir âlim ve velîdir.
Te’sirli sözleriyle, kalpleri etti tenvîr.

Bir gün de buyurdu ki: (Bir hayâldir bu dünyâ.
Yâni bir “Görüntü”dür, yâhut kısa bir rüyâ.

Herhangi görüntünün olması için dahî,
Bir “Aslı”nın olması lâzım gelir tabii.

İşte o asıllar da, Cennette bulunurlar.
Dünyâdaki herşeyin, Cennette bir aslı var.

Cennet nîmetlerinin, dünyâdaki hayâli,
Rabbin emirleridir “Namâz, Oruç” misâli

Kezâ Cehennemin de bir görüntüsü vardır.
Bunlar da, “İçki, Kumâr” misâli harâmlardır.)

Bir gün de buyurdu ki: (“Çocuklar” bir emânet.
Baba, ona dînini öğretmelidir elbet.

Nasıl ki mes’ûl ise sürüsünden her çoban,
Siz dahî mes’ûlsünüz, çoluk çocuğunuzdan.

Emânete hıyânet olmıyacağı gibi,
Onlara, dinlerini öğretmeli tabii.

Babalar çocuğundan, hocalar talebeden,
Mes’ûldür âmirler de, kendi maiyyetinden.

Hattâ “Âzâlar” bile, emânettir insana.
Sokmamalı onları, bir günâh ve isyâna.)

Başka bir sohbetinde buyurdu: (Ey insanlar!
Bize, Hak teâlânın şöyle bir müjdesi var:

Zîrâ buyuruyor ki: (İhlâsla amel eden,
Âhirette, Cennete girecek ebediyyen.)

Bu ömür, âhirete nazaran “Yok” gibidir.
Rabbimiz, kullarına, pek çok merhametlidir.

(İtâat edenlere, hiç azâb yapmam) diyor.
Ve bunu, Kitâbında bize beyân ediyor.

Zîrâ buyuruyor ki: (Her emrime, siz benim,
İtâat ederseniz, niçin azâb edeyim?)

Dünyâda var mıdır ki hiç bir anne ve baba,
Evlâdını ateşte yaksın da etsin hebâ?

Allah’ın kullarına merhametiyse fakat,
Anne babadan dahî ziyâdedir kat be kat.

Onun merhametinin, sâdece yüzde biri,
Bu dünyâya inmiştir, âhirette gerisi.

Hak teâlâ, dünyâda, o bir merhametiyle,
Acıyıp rızık verir, hem kâfirlere bile.

Yâni bütün insanlar, cümle bitki ve hayvan,
O bir merhamet ile rızıklanır durmadan.

“Errahmân” sıfatının mânâsı şöyledir ki:
(Dünyâda, küffâra da yetişir merhameti.)

Kalan o doksandokuz rahmetiyse Allah’ın,
Sâdece “Mü’minler”e verilecektir yârın.

“Errahîm” sıfatının, mânâsı şu ki zîrâ:
(Âhirette acır O, yalnız müslümânlara.)

Orada, kâfirlere hiç acınmıyacaktır.
Onlar Nâr-ı cahîm’de ebedî yanacaktır.)