Sual: Bir şey, bir mezhepte bir ibadeti bozarken, diğer mezhepte bozmuyor. Yahut bir şey bir mezhepte helalken diğer mezhepte haram olabiliyor. O şey Allah indinde haramsa, helal diyen mezhebin hükmüyle amel edenlerin durumları ne olur? Yarın âhirette ona (Niye haram işledin?) diye sorulmayacak mı?
CEVAP Evet, sorulmayacaktır. Müctehidlere bu yetkiyi yani ictihad etme yetkisini Allahü teâlâ ve Resulü vermiştir. Allahü teâlânın gönderdiği önceki dinlerde de böyle farklı hükümler vardı. Mesela Âdem aleyhisselamın dinindeki bir husus helalken, daha sonraki dinlerde bu, haram kılınmıştır. Tersi de olmuştur. Hayvanların iç yağı Musa aleyhisselamın dininde haramken, daha sonra helal kılınmıştır. Alkollü içkiler mubahken, İslam dininde haram kılınmıştır. Hak mezheplerin arasındaki farklar, hak dinler arasındaki farka benzemektedir. Mezheplerin, müctehidlerin farklı hükümlerde bulunmalarını dinimiz emretmiştir. İki hadis-i şerif: (Ümmetimin [müctehid âlimlerinin, ameldeki] ihtilafı [mezheplere ayrılması] rahmettir.) [Beyhekî, Münâvî, İbni Nasr, Deylemî] (Eshabım gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız hidayete erersiniz. Eshabımın ihtilafı [farklı ictihadları] sizin için rahmettir.)[Taberânî, Beyhekî, İbni Asakir, Hatîb, Deylemî, Dârimî, Münâvî, İbni Adiy] Her biri müctehid olan Eshab-ı kiramın da, diğer müctehidlerin de farklı ictihadları rahmettir. Müctehid ictihadında isabet etmese bile yine sevab alır. Onun, isabet etmemiş olan ictihadıyla amel eden de kurtulur. Bir hadis-i şerif meali: Eshab-ı kiramdan Ebu Said-i Hüdri rivayet ediyor: Görüldüğü gibi, Peygamber efendimiz ikisine de yanlış dememiş, ikisinin de sevab kazandığını bildirmiştir. Müctehidlerin ictihad etmeleri ve kendi ictihadlarına uygun hareket etmeleri gerektiği gibi, müctehid olmayanların da, tâbi olduğu mezhep imamının bildirdiğine uymaları şarttır. İslam dininde yasak olan, fakat daha önceki dinlerde yasak olmayan bir şeyi, (Nasıl olsa diğer dinlerde haram değildi) diye işleyen, haramdan kurtulmaz. Kendi mezhebinde haram olan bir şeyi de, nasıl olsa diğer hak mezhepte haram değil diyerek yapması caiz olmaz. Ancak bir zaruret veya bir ihtiyaç varsa, o zaman diğer mezheplerden birinin hükmüne uyarak onu taklit edebilir. İşte, dört hak mezhebin Müslümanlar için rahmet olması da, bu demektir. Mesela, abdest alırken istemeden boğazına su kaçan kimse, orucunu kurtarmak için, Hanbelî veya Şafiî mezhebini taklit edebilir. Evlendiği hanımın sütkardeşi olduğunu öğrenen kimse, evliliğini kurtarmak için, diğer üç mezhepten birini taklit edebilir. Hanefi’de bir kere emmekle sütkardeş olurken diğer üç mezhepte doya doya beş kere emmesi gerekir. Bunlar mezheplerdeki rahmet olan hususlara örnektir. Yalın ayak namaz kılmak Fetava-i Hüccet’te, (Kişinin nalın denilen pabuçla namaz kılması, Yahudilere muhalefet bulunduğu için, yalın ayakla kılmasından kat kat efdaldir) deniyor. (Halebi) İbni Abidin namazın mekruhları sonunda buyuruyor ki: Hanefîlerin ayakları örtülü, çoraplı olarak, Şafiîlerin de ayakları açık olarak kılmaları sünnete uygundur. Herkes, kendi mezhebinin hükmüyle amel ederse rıza-i ilahiye kavuşulmuş olur. Bir ihtiyaç yokken, başka bir mezhebin hükmüyle amel etmek mezhepsizlik olur. |
