Fennin ilerlemesi ve dinimiz - kainatingunesi.com

Sual: İslamiyet’in fen bilgilerine bakış açısı nasıldır? Fen ilerledikçe dinin zayıflayacağı doğru mudur?

CEVAP
Kesinlikle yanlıştır. İslami ilimler, (Akli ilimler) ve (Nakli ilimler) olmak üzere ikiye ayrılır: 

Nakli ilimler, aklın ve dimağ gücünün dışında ve üstündedir. Bunlar, (edille-i şeriyye) denilen dört kaynaktan meydana çıkmıştır. Bunlara (Din bilgileri) denir.

Akli ilimler, his organları ile duyularak, akıl ile incelenerek, tecrübe edilerek ve hesaplanarak elde edilir. Bu ilimler, nakli ilimlerin anlaşılmasına ve tatbik edilmesine yardımcıdır. Öğrenilmeleri farz-ı kifayedir. Bu ilimler, matematik, mantık ve bütün tecrübi ilimlerdir. Bunlara (Fen bilgileri) de denir. Demek ki (fen bilgileri) İslami ilimlerin bir koludur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: 
(Hikmet, yani fen ve sanat müminin kaybettiği malıdır. Nerede bulursa alması gerekir.) [İbni Asakir]

Bir İslam şehrinde, fennin yeni bulduğu bir alet, bir vasıta yapılmayıp, bu yüzden bir müslüman zarar görürse, o şehrin idarecileri mesul olur. Fennin ilerlemesi, her yeni buluş, Allahü teâlânın varlığını, bir olduğunu, kudretini ve ilmini daha fazla meydana çıkarmakta, İslamiyet’i desteklemektedir. Büyük İslam âlimi Seyyid Şerif Cürcani hazretleri buyuruyor ki: 
(Aklı olan, iyi düşünen bir kimse için, astronomi ilmi, Allahü teâlânın varlığını anlamaya çok yardım eder.)

İmam-ı Gazalî hazretleri de buyuruyor ki: 
(Astronomi ve anatomi bilmeyen, Allahü teâlânın varlığını ve kudretini iyi anlayamaz.)

Kadi Beydavi hazretleri, Neml suresindeki (Dağları, yerinde duruyor görüyorsun, Halbuki bunlar bulut gibi hareket etmektedir) âyet-i kerimesini açıklarken dünyanın nasıl döndüğünü açıklamaktadır. 

İmam-ı Razi hazretleri
 de, Enbiya suresinin 33. âyet-i kerimesinin tefsirinde; ayın, güneşin, yıldızların mihverleri ve yörüngeleri etrafında döndüklerini daha önceki âlimlerden alarak bildirmektedir. Fen adamları, İslam kitaplarını okuyunca Kur’an-ı kerimin her tecrübeyi, her buluşu, daha önceden aynen haber vermiş olduğunu görerek hayran kalmaktadır.

Fen bilgilerini iyice tetkik eden bir fen adamının Allahü teâlânın varlığını inkâr etmesi mümkün değildir. Bazı fen adamlarının dinsiz olmalarına ise, papazların ve cahil halkın bâtıl inanışları ve yanlış anlayışları sebep olmuştur. 

İnsaflı fen adamları, eğer, Kur’an-ı kerimden çıkarılan, fenne bağlı bilgileri, bunların inceliğini, doğruluğunu, okuyup anlasalar, hepsi de hakikati görüp seve seve Müslüman olur. Hristiyanlığın akla ve ilme aykırı hükümlerini okuyan bazı ilim adamları şüpheye düşmekte veya inkârcı olmaktadır.

Akıllı kimse, gökteki aya, güneşe, yıldızlara, yeryüzündeki bitki, hayvan ve acayip değişmelere baksa, Allahü teâlânın varlığına, birliğine ilim ve iradesinin kemaline, akılları durduran hikmetinin sonsuzluğuna, kudretinin büyüklüğüne ve nihayetsizliğine iman eder, nimetlerine şükreder. 

Fen bilgileri, doğru iman sahiplerinin imanını kuvvetlendirir. İmanı bozuk olanlara faydası olmaz. O halde önce doğru imanın ne olduğunu öğrenmek gerekir.

Beden bilgisi ve din bilgisi
Sual:
 Tam İlmihal’de, beden bilgisi, din bilgisinden önce geldiği bildiriliyor. Buna göre, tıp bilgilerini, din bilgilerinden önce mi öğrenmek gerekir? 

CEVAP
Dinin emirleri, bedenin sağlam olması ile yapılabilir. Beden sağlam olmazsa, cihad yapılamaz, oruç tutulamaz, düşmana karşı, vatan savunulamaz. Hastalanmamak için, gerekli tedbirleri almak ve hastalanınca da, tedaviye başvurmak gerekir. Temizliğe ve yeme içme adabına riayet eden kolay kolay hastalanmaz. 

Tam ilmihalde, dinimizin tıp ilmine verdiği önem anlatılıyor. Yoksa, lüzumlu olan din bilgilerini bırakıp da, tıp kitapları okumak gerekmez. Her okuyan da, anlayamaz. Kitap okumakla tıp, beden bilgisi öğrenilmez. Tıp ilmini öğrenmek farz-ı kifayedir. Yani herkese farz değildir. O mesleği yapacaklara farzdır. 

Pozitif ilimler
Sual:
 Fen bilgileri için, pozitif ilimler demek doğru olur mu?

CEVAP
Bu tür ifadeleri ilk önce Avrupalılar kullandı. Hurafelerle dolmuş, her türlü ilmî çalışmaya engel ve zıt olan kendi dinî inançlarının bozuk, olumsuz, faydasız, zararlı olduğunu anlatabilmek için, fen bilgilerine faydalı, olumlu, pozitif ilimler demek zorunda kaldılar.

Müslüman olarak, bu tür ifadeleri kullanmamak, daha uygun olur. Fen bilgisine pozitif [olumlu] ilim denince, din bilgileri negatif [olumsuz] ilimmiş gibi bir anlam çıkabilir. Fen bilgileri de, İslam bilgilerinin bir koludur. Çünkü İslam bilgileri, iki kısımdır:
1- Naklî bilgiler [din bilgileri],
2- Aklî bilgiler [fen bilgileri]

Fen ilerledikçe
Sual:
 Bir ateist, (Fen ilerledikçe, din inancı zayıflar ve sonunda Tanrı’ya inanan kalmaz) diyor. Fennin, yani teknolojinin ilerlemesinin dinle ne ilgisi var?

CEVAP
Fen ilerledikçe, Allahü teâlânın kudreti daha iyi görülmeye başlar. İnançlar daha kuvvetlenir. Mesela, ateist biri, bir gün geldi. (Artık ben nazara inanıyorum. Bugün fen, gözle görülemeyen şuaların iş yaptığını açıklıyor. Mesela, bir kumanda ile TV’yi, radyoyu veya arabamızı açıp kapatabiliyoruz. Bunun için gözlerden çıkan şuanın zarar verebileceğine artık inanıyorum) dedi. Gerçi onun inanması iman olmaz, ama bunu gören Müslümanın imanı daha kuvvetlenir.

Başka bir ateist de, (Şeytan insan vücudunda, kanın dolaştığı gibi damarlarda dolaşır) hadis-i şerifine inanmıyordu. (Zararlı şeytan nasıl olur da, damarlarda dolaşabilir?) diyordu. Şimdi bilimsel olarak, çok zarar verebilen elektrik akımının tellerden geçip tellere zarar vermediği görülünce, müminin hadis-i şerife olan inancı daha da kuvvetlenir.

Yemeğe tuzla başlamanın tıbbî açıdan faydalarını öğrenince, yemeğe tuzla başlamanın sünnet olmasının hikmetlerinden birini anlamış olur.

Teknolojinin ilerlemesi, her yeni buluş, Allahü teâlânın varlığını, bir olduğunu, kudretini ve ilmini daha fazla meydana çıkarmakta, İslamiyet’i desteklemektedir. Büyük İslam âlimi Seyyid Şerif Cürcanî hazretleri, (Aklı olan, iyi düşünen bir kimse için, astronomi ilmi, Allahü teâlânın varlığını anlamaya çok yardım eder) buyuruyor. İmam-ı Gazalî hazretleri de, (Astronomi ve anatomi bilmeyen, Allahü teâlânın varlığını ve kudretini iyi anlayamaz) buyuruyor.

Kadı Beydavî hazretleri, Neml sûresindeki (Dağları, yerinde duruyor görüyorsun, hâlbuki bunlar bulut gibi hareket etmektedir) mealindeki âyet-i kerimeyi açıklarken dünyanın dönüşünü açıklamaktadır. İmam-ı Râzî hazretleri de, Enbiya sûresinin 33. âyet-i kerimesinin tefsirinde, Ay’ın, Güneş’in, yıldızların yörüngeleri etrafında döndüklerini daha önceki âlimlerden alarak bildirmektedir. Fen adamları, İslam kitaplarını okuyunca Kur’an-ı kerimin her tecrübeyi, her buluşu, daha önceden aynen haber vermiş olduğunu görerek hayran kalmaktadır.

Fen bilgilerini iyice tetkik eden bir fen adamının, Allahü teâlânın varlığını inkâr etmesi mümkün değildir. Avrupalı bazı fen adamlarının dinsiz olmalarına ise, papazların ve cahil halkın bâtıl inanışları ve yanlış anlayışlarını din sanmaları sebep olmuştur. Yoksa kâinatı inceleyen muazzam harikalarla karşılaşır.

İnsaflı fen adamları, eğer, Kur’an-ı kerimden çıkarılan, fenne bağlı bilgileri, bunların inceliğini, doğruluğunu, okuyup anlasalar, hepsi de hakikati görüp seve seve Müslüman olur. Hristiyanlığın akla ve ilme aykırı hükümlerini okuyan bazı ilim adamları, gerçek dinin Hristiyanlık olduğunu zannetmekte, böylece din hakkında şüpheye düşmekte veya inkârcı olmaktadır. Hakiki dini öğrenseler, akla ve fenne aykırı bir şey bulamazlar.

Akıllı kimse, gökteki Ay’a, Güneş’e, yıldızlara, yeryüzündeki bitki, hayvan ve acayip değişmelere baksa, Allahü teâlânın varlığına, birliğine, ilim ve iradesinin kemaline, akılları durduran hikmetinin sonsuzluğuna, kudretinin büyüklüğüne ve nihayetsizliğine iman eder, nimetlerine şükreder.

Fen bilgileri, doğru iman sahiplerinin imanını kuvvetlendirir. İmanı bozuk olanlara faydası olmaz. O hâlde önce doğru imanın ne olduğunu öğrenmek gerekir. Hakikat Kitabevi’nin yayınlarını okuyan, hem doğru imanı öğrenir, hem de merak ettiği bütün dînî suallerin cevabını bulur.