Fransız ressam P. Auguste Renoir - kainatingunesi.com

Pierre Auguste Renoir yoksul bir hayat sürüyordu. Kendisi gibi parasız olan Monet ile birlikte Seine Nehrinin kenarında ressam sehpalarını kurdular. Bu iki ressamın resimleri öyle benzeşiyordu ki kırk yıl sonra bu dönemin resimlerine baktıklarında Monet hangisinin kendisine ait olduğunu çıkaramayacaktı.

Aynı fırça darbelerini ve aynı arı renkleri kullanıyorlardı… Renoir, Monet’in ışığı kullanma biçiminden etkilenmişti, ancak o Monet gibi manzara resimleri değil insan tasvirleri çiziyordu… Anatomi dersleri de alıyordu… Sanatçının etkilendiği diğer bir kişi de Delacroix’du.

Renoir özellikle onun renklerinden çok etkileniyordu. Bu çalışmalar sürerken Renoir biriktirdiği bir miktar parayla Güzel Sanatlar Akademisi‘nde resim ve anatomi dersleri almaya başladı. Fakat hiçbir zaman akademik bakış açısını beğenmedi.

Öte yandan da ona bir ressam olması için sunduğu temel bilgi ve disiplini almaktan geri kalmadı. Bu dönemde Raphael, Titian ve Rubens her zaman beğendiği ve dikkatle incelediği ressamlardı. Sanatçı romatizmaya yakalandıktan kısa bir süre sonra 1897’de aile Nice yakınlarındaki Cagnes’e taşındı.

İlerleyen yıllarda Renoir’ın romatizması onu iyice zayıflattı ve 1903’ten başlayarak hayatını güney Fransa’nın sıcağında sürdürmesi gerekti. 1912’de romatizması o denli ilerlemişti ki artık koltuk değneği olmadan gezemiyordu.

Buna rağmen hayatının son günlerine kadar resim yapmayı sürdürmeye kararlıydı. Tarihe kattığı her bir parça güzelliğin kâr olduğunu düşünüyordu. Son zamanlarda parmaklarının arasına bir fırça bağlıyor, o şekilde resimleri üzerinde çalışıyordu.

Bu dönemde ayrıca heykeltışarlığa da el attı ve kendi gücü yetmediğinden yanında bulundurduğu yardımcılarını yönetiyor, onların ellerini kendi elleri gibi kullanıyordu…

“Bugün de bir şeyler öğrendim”

1915’te karısı, Birinci Dünya Savaşı’nda yaralanan oğullarına bakmaktan yorgun düşerek öldü. Kendisi de bundan dört yıl sonra hayata gözlerini kapadı. Ölmeden bir gün önce “Henüz ilerliyorum” diyordu ve aynı gün Louvre’a son bir kez beğendiği resimleri görmek için gitti. Ertesi gün bir çiçek çalışmasını tamamladı ve “Bugün yeni bir şeyler öğrendiğimi düşünüyorum” dedi. Son sözü şunlar oldu: “Hâlâ terakki ediyorum!”

www.turkiyegazetesi.com.tr / 27.08.2006 / Vehbi Tülek