Gözler ve ışık - kainatingunesi.com

Görme sisteminin en temel şartı, retinadaki hücrenin fotonu algılayabilmesidir. İşte bunun  gerçekleşebilmesi için fotonun görülür ışık sınırları içinde kalması şarttır. Çünkü daha farklı bir dalga boyundaki fotonlar, hücreler için ya çok zayıf ya da çok güçlü kalacaklar ve gereken reaksiyonu başlatamayacaklardır. Gözün boyutlarının küçültülmesi ya da büyütülmesi birşey değiştirmez. Mühim olan, hücrenin boyu ile fotonun dalga boyu arasındaki uyumdur.

Diğer ışınları algılayacak bir göz tasarlamak ise, karbontemelli hayatın hüküm sürdüğü dünyada imkânsızdır. Michael Denton, Nature’s Destiny (Tabiatın Kaderi) adlı kitabında bu konuyu detaylı olarak inceler ve organik bir gözün ancak “görülebilir ışık” sınırları içinde görebileceğini açıklar. Teorik olarak tasarlanabilecek başka hiçbir göz modelinin, farklı dalga boylarını görebilmesi mümkün değildir.

Tüm bunları bir arada düşündüğümüzde ise, şu sonuca varırız: Güneş öyle ince tasarlanmış bir aralıkta ışık yaymaktadır ki, muhtemel kompleks canlıların biyolojik işlevlerinin desteklenmesi, hem bitkilerin fotosentez yapması, hem de dünya üzerindeki canlıların görme yeteneğine sahip olması için en ideal aralıktır.

Bu gerçekler, Allahü teâlânın yarattıklarındaki kusursuzluğu ve mükemmelliği gösteren delillerindendir. Allahü teâlâ Kur’an-ı kerimde yaratılanlar için şöyle dikkati çekmektedir. “Allah, gökleri ve yeri yaratan gökten su indirip onunla size rızık olarak türlü ürünler çıkarandır. Ve onun emriyle gemileri, denizde yüzmeleri için size, emre âmâde kılandır. Güneşi ve ayı hareketlerinde sürekli emrinize amade kılan, geceyi ve gündüzü de emrinize âmâde kılandır.” (İbrahim Suresi, 32-33. âyet meali)

Güneşin 6000 santigrat derece sıcaklığa sahip olan yüzeyi, eğer bu sıcaklık biraz daha fazla ya da az olsaydı, güneş ışığı hayatı destekleyemezdi.