HİMMET NASIL GELİR? - kainatingunesi.com

İslâm âlimlerinden, “Seyyid Nizâm Efendi”,
Allahın kullarına hep nasîhat ederdi.

Bir gün de buyurdu ki: (Bir “Allah adamı”na,
Rastlarsanız, her işi danışın, sorun Ona.

Yanılır ekseriyâ çünkü sizin aklınız.
Sonu pişmânlık olur, sormadan yaparsanız.

Hâlbuki “Akl-ı selîm” sâhibidir velîler.
Onlar, “Kalp gözü” ile bakıp karar verirler.

Pişmân olacak bir iş, yapmazlar onlar aslâ.
Hep islâma muvâfık iş yaparlar ihlâsla.

Avâm’ınsa aklına, “Akl-ı meâş” denilir.
Bunlar, çok işlerinde, hep yanlış karar verir.

Her ne yapsa, sonunda olur pişmân ve üzgün.
Bugün yaptığı işi, beğenmez ertesi gün.

Öğleden önce başka, sonra başka düşünür.
Çünkü aklı esirdir, değildir serbest ve hür.

Para pul, mevkî makâm, dünyâ hırsı ve şehvet,
Aklı esir almıştır, değildir hür ve serbest.

Lâkin avâmdan biri, aklını bırakarak,
Bir “Allah adamı”na uyarsa tam olarak,

Onun dahî her işi, olur iyi ve makbûl.
Hak teâlâ indinde, o da olur hâlis kul.

Lâkin aklını atıp, birine tâbi olmak,
Herkesin yapacağı iş değildir muhakkak.

Yâni kolay olmayıp, çok çetindir bilâkis.
Zîrâ “Ben de bilirim” demektedir hep nefis.

Üstâda tam uymaya, denir ki “Teslîmiyyet”,
Böyle tâbi olana, çok gelir feyiz, himmet.

Üstâdını bırakıp, uyarsa kendisine,
Himmetten mahrum olup, işi gider tersine.

“İmâm-ı Rabbânî”nin talebesinden bir zât,
Üstâdına gelerek, dedi ki Ona bizzât:

(Falan beldeye gidip, yerleşmek istiyorum.
Bir medrese açarak, ders vereyim diyorum.)

O, “Kendi arzusu”nu arz edince böylece,
Üstâdı, “Sen bilirsin!” buyurdular sâdece.

O gidip, o beldede bekledi tam bir sene.
Ve lâkin tek bir kişi gelmedi kendisine.

Hatâsını anlayıp, gelerek tekrar geri,
Bu sefer Ona sordu, gideceği o yeri.

Dedi: (Aklıma uydum, lütfen af buyurunuz.
Ne tarafa gitmemi emir buyurursunuz?)

Üstâdı buyurdu ki: (Yine git aynı yere!)
Üstâdının emriyle gidiverdi bu kere.

Lâkin öyle oldu ki, ordaki medreseler,
Onun gelişi ile kapandı birer birer.

Zîrâ herkes, her yerden, demeyip uzak yakın,
Hep Onun sohbetine koştular akın akın.

Zîrâ “Emir” ileydi bu seferki gelişi.
Elbet öyle gelenin, böyle olur her işi.

Çünkü “Üstâd himmeti” kuvvet verir kişiye.
O himmet kesilirse, yaramaz hiç bir işe.)