İLMİHÂL NEDİR? - kainatingunesi.com

İlmihâl Nedir?

Her müslimânın bilmesi ve yapması gereken îmân, fıkh ve ahlâk bilgilerini kısaca ve açıkça anlatan kitâblara (İlm-i hâl) kitâbları denir. Dînini bilen ve seven ve kayıran mübârek insanların ilm-i hâl kitâblarını alıp, çoluğuna ve çocuğuna öğretmek, her müslimânın birinci vazifesidir. Kendilerine din adamı ismini ve süsünü veren câhil ve sapık bir kimsenin sözlerinden ve yazılarından din öğrenmeğe kalkışmak, kendini Cehenneme atmakdır. [Seâdet-i ebedîyye/103]

Kelâm, fıkh ve ahlâk bilgilerini lüzûmu kadar öğrenmek ve çoluk çocuğuna öğretmek, her müslimâna (Farz-ı ayn) dır. Öğrenmiyenler ve çoluk çocuğuna öğretmiyenler büyük günâh işlemiş olur. Cehenneme gider, yanarlar. Bu üç ilmin lüzûmundan fazlasını ve diğer din bilgileri ile fen bilgilerini öğrenmek (Farz-ı kifâye) dir. İslam alimleri buyurdular ki: (İlimlerin en üstünü, İlmihâl bilgisidir).

(Bezzâziyye) de diyor ki, (Kur’ân-ı kerîmden bir mikdâr ezberledikden sonra, fıkh öğrenmek lâzımdır. Çünki, Kur’ân-ı kerîmin hepsini ezberlemek farz-ı kifâyedir. Lâzım olan fıkh bilgilerini öğrenmek ise, farz-ı ayndır. Muhammed bin Hasen Şeybânî “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyurdu ki, her müslimânın harâmları, halâlları bildiren ikiyüzbin fıkh bilgisini öğrenmesi lâzımdır. Farzlardan sonra ibâdetlerin en kıymetlisi, ilim ve fıkh öğrenmekdir).

İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki, (Her müslümanın ilmihâl öğrenmesinin farz olduğunu fıkıh âlimleri sözbirliği ile bildirdi. Bunun için, karı-kocanın hayz ve nifâs bilgilerini öğrenmeleri lâzımdır. Kocası, hanımına öğretmeli, kendisi bilmiyorsa, bilen kadınlardan öğrenmesi için izin vermelidir. Kocası izin vermiyen kadının, ondan izinsiz gidip bu bilgileri öğrenmesi lâzımdır).

İmâm-ı Muhammede “rahmetullahi aleyh” mütehassıs olduğu tasavvuf bilgisinde niçin bir kitab yazmadığını sorduklarında, (Bu bilgiler ancak, bütün işlerde dîne uymakla, dine uygun alış veriş yapmakla elde edilebilir. Bunlar da, fıkıh kitablarından öğrenilir. Alış-veriş ve başka sözleşmeleri yapacak kimsenin bunların sahîh ve helâl olmasının şartlarını öğrenmesi lâzımdır. Bunun için, bu işleri öğrenmek her mükellefe farz-ı ayndır. Bu farzın yerine getirilmesi için, alış-veriş kitabını yazdım) buyurdu.

Ehl-i sünnet i’tikâdını ve fıkıh bilgilerini öğrenmeden önce, ibretli menkıbelerle dolu olan (Gülistan) ve benzeri kitapları bile okumamalıdır. Fıkıh kitapları yanında, Gülistan ve benzeri kitaplar lüzumsuzdur. Dinde lâzım olanları, önce okumak ve öğrenmek ve öğretmek lâzımdır. Din bilgilerini öğrenmeden, başka şeyler öğrenenler ve çocuklarına doğru din bilgisi öğretmiyerek, para kazanmaya uğraşanlar, ne kadar aldanıyor.

İlmihâl ve Tefsir

İlmihâl bilgilerini öğrenmemiş olanların tefsir okumakla meşgul olmaları doğru değildir. Kur’ân-ı kerîmin hakiki ma’nâsını anlamak istiyen bir kimse, din âlimlerinin kelâm, fıkıh ve ahlâk kitablarını okumalıdır. Bu kitabların hepsi, Kur’ân-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden alınmış ve yazılmıştır.

Kur’ân tercümelerinden dinin lüzumlu bilgileri öğrenilemez. Bu tercemeler okuyanları, bunları yazanların fikirlerine, düşüncelerine ve maksadlarına esîr eder ve dinden ayrılmalarına bile sebep olur. (Berîka) da, dil âfetlerinin ellincisinde, (Tefsir yazanın, onbeş ilmde mahir olması lâzımdır) diyor.

Bunları bilmiyenlerin hadîs ve tefsîr okumağa kalkışması, mi’de hastasının, kuvvetlenmek için, baklava, börek yimesine benzer. Hâlbuki, bu hastanın, önce perhîz yapması, sonra, kuvvetli yimeğe başlaması lâzımdır. İşte, bizim gibi, ana ilimleri okumayanlar, din öğrenmek için, Kur’ân tercemesi, tefsir, hadîs okumağa kalkışırsak, bunları kavrayamayız. Yanlış anlıyarak, dînimizi, îmânımızı da gayb ederiz. Kur’ân-ı kerîmin tefsirini anlıyabilmek için, seksen din bilgisini iyi öğrenmek lâzımdır. Bu ilimleri bilmeden tefsîr, hadîs okumağa kalkışan, îmânını kaybedebilir.

(Berîka) kitâbının binikiyüzdoksanyedinci sahifesinde, (Tefsîr kîtâplarına tâbi’ olmamız emr olunmadı. Fıkh âlimlerine tâbi’ olmamız emr olundu) buyurmakdadır.

(Birgivî vasıyyetnâmesi) şerhinde diyor ki, (Kelâm ve fıkh âlimlerimiz, tefsirden, hadîsden anladıklarını, bizim gibi ilmi olmayanlara, açık, kolay öğretmek için, binlerce (Fıkh) ve (İlm-i hâl) kitabı yazmışlardır. İslâmiyyeti doğru öğrenmek için, o fıkh ve ilm-i hâl kitâplarını okumakdan başka çâre yokdur).

Her müslimânın Ehl-i sünnet âlimlerinin yazdığı (İlm-i hâl) kitâblarından birini okuyup öğrenmesi ve çocuklarına öğretmesi lâzımdır.

Nefs-i emmâremizin ve sapıkların, mezhebsizlerin ve kâfirlerin tuzaklarına düşmemek için biricik ilâc, İlmihâl kitâblarını okumak, îmânı ve ibâdetleri doğru olarak bu kitâblardan öğrenmekdir. Müslimânlar, çocuklarını ilk mektebe vermeden önce, Kur’ân hocasına göndermeli, Kur’ân-ı kerim okumasını, nemâz kılmasını, îmânın, islâmın şartlarını, onlara muhakkak öğretmelidir. Nefs-i emmâre, burada da karşımıza çıkar. (Önce ekmek parası kazanmasını öğrensin. Onları sonra da öğrenir) diyerek aldatır. Çocuğunun müslimân olmasını istiyen, dünyâda ve âhıretde se’âdete kavuşmasını dileyen ana ve baba, nefsin ve insan şeytânlarının yalanlarına aldanmamalı, çocuklarını, elbette Kur’ân-ı kerîm hocasına göndermelidir. Mektebe başladıkdan sonra göndermek çok güç, hattâ imkânsız olur. Ağaç yaş iken bükülür. Kartlaşınca bükmeğe kalkılırsa, kırılır, zararlı olur. İslâm bilgileri verilmiyen çocuk, sapık veya kâfir olur. Ananın, babanın, sonra âh etmeleri, dizlerini dövmeleri, kendilerini ve çocuklarını Cehennemden kurtarmaz. Sevgili Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, bu pek acı hakikati anlatmak için, (Helekel-müsevvifûn!) yani hayırlı işleri yapmayı sonraya bırakanlar helak oldu, buyurdu. [Eshâb-ı Kırâm/160]

(Tam ilmihâl Seâdet-i ebediyye) kitabında, bir müslümana lâzım olan bütün dini bilgiler vardır. Hepsi de en kıymetli eserlerden derlenmiştir. Bu kitabı baştan sona dikkatlice okuyan birisi, dînimizin bütün emir ve yasaklarını öğrenir. Dînimiz hakkında kâfi bilgiye sahip olur. Her müslümanın dinimizi çok iyi bilmesi şarttır. 67. baskısı yapılan, 1248 sayfalık Tam İlmihâli, her müslümanın okuyup, çoluk çocuğuna da okutması lâzımdır. En güzel hediye, en güzel mirâstır.

Tam ilmihâl Seâdet-i Ebediyye

Ey kalbi islâm ile yanan, sevdiğim, gençler! Bütün islâmiyyetden, size numunedir bu! İlm ile ma’rifetdir, hep içindekiler, Hakîkaten bulunmaz eşsiz hazînedir bu! En büyük âlimlerin, en büyük velîlerin, En meşhûr sîmaların, en ulvî gönüllerin, Âleme ışık tutan, hayât sunan ellerin, Kalem ve kalblerinden, sızan bir katredir bu! Resûlullahın yolu, hakîkî müslimânlık, Ve her iki cihânda, aranılan sultânlık, Sulhda her an çalışan, harblerde kahramanlık, gösteren ceddimizden, bize emânetdir bu! Her kelimesi huccet, ilmdir her cümlesi, dinle budur hakîkî, islâmiyyetin sesi. Kalbten pasları siler ve artdırır hevesi, işte başlı başına, bir islâmiyyetdir bu!