Irak'ın Fethinden Sonra Ordusuna Gücenmesinin Sebebi - kainatingunesi.com

Irak’ın Fethinden Sonra Ordusuna Gücenmesinin Sebebi

Kırkdördüncü Menâkıb:

Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” Irâk vilâyetine Eshâb-ı güzînden “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” asker gönderdi. Az zemânda Allahü teâlânın izni ile vilâyetleri feth edip, kiliseleri câmi’, puthâneleri mescid yapıp, sâlimen ve ganîmetler ile geri Medîne-i Münevvereye geldiler. Halîfe ile buluşdular. Lâkin, hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” bunlara aslâ iltifât etmeyip, ne yapdınız diye de sormadı. Onun bu mu’âmelesi, Eshâb-ı güzîne “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” gâyet güc gelip, Emîr-ül mü’minîn “radıyallahü anhüm” oğlu Abdüllah ibni Ömer “radıyallahü anhümâ” ile mescidde buluşup, şikâyet etdiler. O da dedi ki, Emîr-ül mü’minîn hazretleri ile bu elbiseler ile mi buluşdunuz. Meğer bunlar acem vilâyetinin güzel ipekli elbiselerinden giymişler idi. Abdüllah ibni Ömerin işâreti ile, arkalarına evvelki elbiselerini giyip, geri hazret-i Emîr-ül mü’minînin “radıyallahü teâlâ anh” huzûrlarına geldiler. Ömer “radıyallahü anh”, bunlara izzet ve ikrâm edip, herbirinin hâtır-ı şerîflerinden ayrı ayrı sorup, merhabâ yâ Eshâb-ı Resûlullah, merhabâ yâ Muhâcirînin ve Ensârın meşhûrları diye, bunları haddin üstünde taltîf etdikde, Eshâbdan biri cür’et edip, sordu: Yâ Emîr-el mü’minîn! Hikmeti ne idi ki, evvelki görüşmemizde iltifât buyurmayıp, nefret eder şeklde karşılandık. Şimdi ise güzel sûretle karşıladınız. Cevâb buyurdular ki, evvelki gelişinizde, değişik elbiseler giydiğinizi gördüm. Herbirisi gözüme belâ dikeni gibi görünüp, dedim ki, Sübhânallah! Hilâfet zemânımızda, Eshâb-ı güzîn elbiselerini değişdirdiler. Birkaç günden sonra, kalbleri de değişip, dünyâ zînetlerine meyl ve muhabbetleri çok olur. Yârın kıyâmet gününde, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerine kavuşunca; yâ Ömer, senin hilâfetin zemânında, benim Eshâbım elbiselerini değişdirip, sonra kalbleri değişdi. Sen niçin nehy etmedin, mâni’ olmadın diye hitâb ederek azarlamalarından korkdum. Onun için sizlere iltifâta mecâlim olmadı. Allahü teâlânın izni ile, evvelki elbiseleri görüp, o hâlden kurtulup, şimdiki hâle geldim, buyurdu. Rivâyet edilmişdir ki, iş bu hâdise esnâsında, getirdikleri ganîmet mallarını arz etdiklerinde, Eshâb arasında eşit olarak taksîm etdikden sonra, kablar ile acem tatlılarından ba’zı tatlılar getirmişler idi. Huzûr-u şerîflerine koydular. Mubârek parmakları ile bir mikdâr tadıp, lezzet ve kokusuna bakıp, bu, şu yiyeceklerdendir ki, bundan dolayı mü’minlerden oğlu babasını, kardeş kardeşini katl etseler gerekdir, deyip, kaldırın bu yiyeceği, şu gazâda şehîd olan mü’minlerin çoluk-çocuğuna verin ki, ayrılık acısı ile acılanmış ağızları tatlansın, buyurdular.