İSLÂM DÎNİ VE DİĞER DİNLER MUKADDEME - kainatingunesi.com

 

İSLÂM DÎNİ VE DİĞER DİNLER

MUKADDEME

 

Bu kısm, kitabımızın diğer kısmları gibi, İslâm dîninden bahs edecek, size tarihin eski sayfalarını hâtırlatacak, bütün dinlerin esasları hakkında size kıymetli mâlûmat verecektir. Bu kısmı da, diğer kısmlar gibi, fütûrsuz, neşe ile okuyacağınızı Ümit etmekteyiz. Her zaman tekrar ettiğimiz gibi, 21. asra girmek üzere olduğumuz bu günlerde, insanların zamanı az, derdleri çok, kafaları muhtelif düşünceler ile doludur.Bugünkü insanlar, aynı zamanda birçok yeni ilimler öğrenmiştir. Her okuduğu kitabı bunlarla mukâyese etmektedir. Onun için, onlara bugünün şartlarına uygun, vesikalı ve ilimî, fennî ve mantıkî fikirler vermeye mecbûruz. Her sene, bir kısmını ilâve ederek, bugünkü hâle gelen kitabımızı, yazmak ve neşretmek imkânı verdiği için, Allahü teâlâya ne kadar Şükretsek azdır. Allahü teâlânın nîmetleri sonsuzdur.

Kitabımızın okunduğunu ve okuyanların istifâde ettiklerini, gelen mektûblardan anlıyor ve Rabbimize hamd ediyoruz. Okuyanların duâları ve teşekkürleri bizim en büyük kazancımızdır. Bu mektûblar ve takdîrler bizi daha fazla çalışmaya teşvîk etmektedir.

Ne acıdır ki, son zamanlarda, islâm âlimlerinin kitaplarını okuyup anlıyabilen ve anladıklarını herkesin anlıyabileceği gibi yazanlar azalmıştır.Hele din bilgilerinin mütehassısları hemen hemen kalmamıştır. İslâm dîni, dünyanın en mütekâmil [en üstün], en mantıkî ve en son dîni olduğundan, onun hakkında bir kitap yazabilmek için, yazanın yüksek tahsîlli, yâni ilim sahibi olması, arabî, fârisî ve bir ecnebî lisanı bilmesi, en yeni tabî’î ve fennî bilgiler yanında, islâm ilimleri ile de, mücehhez olması lâzımdır. Yazdığımız kitapları büyük bir dikkat ile, din büyüklerinin ve fen mütehassıslarının eserlerinden almaktayız. Hiçbir zaman, te’assub sahibi olmadık. Elimize geçen bütün mektûbları dikkat ile incelemekte ve bunlara ilim ve mantık yoluyla cevap vermekteyiz. Kitabımızın bazı kısmları Fransızca, Almanca ve İngilizceye tercüme edilerek, bütün dünyaya yayılmıştır. Diğer İslâm Cem’ıyyetlerinde de, kitaplarımızın haber alındığını, eserlerimizin beğenildiğini, oralarda basılan kitaplarda yazıldığını görmekteyiz. Bunlarla öğünmiyoruz. Çünkü, yaptığımız iş, islâm âlimlerinin, dünyanın her tarafında neşrettikleri kıymetli eserleri okumak, incelemek, sıralamak, karşılaştırmak, öğrendiklerimizi akıl ve mantık süzgecinden geçirerek herkes tarafından rahatça okunur ve anlaşılır bir şekilde neşretmekten ibârettir. Neşrettiğimiz eserlerde, kendiliğimizden ilâve ettiğimiz hiçbir şey yoktur. Büyük bir zahmet ve meşakkat ile topladığımız bütün bu bilgileri, okuyucumuzun önüne seriyor ve ona bunları kolayca okumak ve öğrenmek fırsatını veriyoruz. Bunlardan bir netîce çıkarmak, okuyucuya âiddir. Bizim vazîfemiz, ona bu malzemeyi hazırlamaktan ibârettir. Bunu da seve seve ve karşılığında hiçbir dünya menfaati beklemeden yapıyoruz.Mükâfâtı Allahü teâlâdan bekliyoruz.Kitabımızın bu kısmını okuyanlar, islâm dîninin, Allahü teâlâyı tanıtan, Ona yaklaştıran tek yol olduğunu, insanların dinsiz yaşayamıyacaklarını ve dînin insanların ahlâkını düzelteceğini ve hiçbir zaman dünya çıkarları ve politika oyunları için kullanılamıyacağını, şahsî menfaatler, âdî maksadlar için bir âlet olamıyacağını, dünya ve âhiret saadetlerine kavuşmak için, mutlaka Ona uymak lâzım olduğunu öğreneceklerdir.

İslâm dîni, en doğru, en mantıkî hak din olmasına rağmen, Onun daha fazla intişâr etmesi için, şimdi pek az gayret sarf edilmektedir. Hıristiyanların, hıristiyanlığı neşiriçin kurdukları teşkîlâtlar gayet çok olup, pek büyüktürler.Bu kitapta eserlerinden faydalandığımız ve ilerde kendisinden ayrıca bahs edeceğimiz kıymetli din âlimi, Harputlu İshak efendinin 1294 [m. 1877] senesinde yayınlanan (Diyâ-ül-Kulûb) ismli eserinde bu husûsta şu bilgi vardır:

(1219 [m. 1804] senesinde kurulan İngiliz (Bible House = İncîl Evi)ismindeki protestan cem’ıyyeti, İncîli 204 lisana tercüme ettirmiştir. 1872 senesine kadar, bu cem’ıyyet tarafından basılan kitapların adedi, hemen hemen 70 milyona varmıştır. O zaman zarfında, bu cem’ıyyetin hıristiyanlığı neşretmek için sarf ettiği para, 205.313 İngiliz altını idi ki, bugünkü para ile [bir ingiliz altını 220.000 Türk lirası kıymetinde iken] 45 milyar lirayı tutmaktadır.) Bu cem’ıyyet, bugün dahî, faaliyette olup, dünyanın birçok yerlerinde revirler, hastahâneler, konferans salonları, kütübhâneler, mektepler, hattâ sinema salonları gibi eğlence yerleri, spor te’sîsleri kurmakta, buralara devam edenleri hıristiyanlığa teşvîk için fevkal’âde gayret sarf etmektedir. Katolikler de, aynı sûrette çalışmaktadır. Bunlar, aynı zamanda, fakir memleketlerdeki gençlere iş bulmakta, ehâlîye yiyecek, ilâc yardımı yapmakta ve böylece onları hıristiyanlığa teşvîk etmektedir.

Bugün, bazı müslüman memleketlerinde, meselâ Pâkistânda, Güney Afrikada, Sü’ûdî Arabistânda bazı ufak cem’ıyyetler olduğu gibi, Avrupa memleketlerinde ve Amerikada da, küçük islâm merkezleri vardır. Bunlar, islâmî neşriyat yapmaktadır. Fakat çeşidli fırkalarca desteklenen bu merkezlerin neşriyatı, birbirlerini kötülemekte, dînimizin emrettiği islâm vahdetini bozmakta, bölücülük yapmaktadırlar. İHLÂS şirketimizin kudreti, ancak bir miktâr gencin okuyabilmesine kifâyet etmektedir. Birçok imkânsızlıklara rağmen, bütün dünyada bizim mütevâdı’ [alçak gönüllü] neşriyatımız okunmakta, bu sâyede fırka-i nâciyyedeki, [doğru yoldaki] müslümanların adedi her sene artmaktadır. Bundan yüz sene evvel müslümanlar hıristiyanların ancak üçte biri kadarken, bugün bu miktâr hemen hemen yüzde elliye varmıştır. Çünkü müslümanlar, akîdelerine sâdık kalmakta ve evlatlarını müslüman olarak yetiştirmektedirler.Hıristiyan âleminde ise, gençler, hıristiyanlığın, yeni fen bilgilerine ve modern fen buluşlarına muhâlif olduğunu görerek, dinlerine itimatları kalmamakta ve dinsiz olmaktadırlar. Ayrıca, komünist devletler, dîni büsbütün kaldırmakta, yasak etmektedir. Bunların bazılarında, meselâ aşırı komünist olan Arnavutlukta (Dinsizlik Müzesi) kurularak, bütün dinlerle alay edilmektedir. [Bugün bu komünist idare yıkılmıştır.]Yukarıda, bildirdiğimiz pek büyük hıristiyan dînî teşkilâtların mevcut olduğu İngilterede de, hiçbir dîne inanmıyanların, ateistlerin, nüfusun yüzde otuzunu bulduğunu, İngiliz neşriyatı haber vermektedir.

O hâlde, bir tarafta bütün gayretlere rağmen hıristiyanlık zayıflarkan, bizim yayınlarımız, niçin fazla takdîr buluyor?Bunun sebebi âşikârdır. İslâm dîni en medenî, en mantıkî ve en doğru dindir. İnsâflı [tarafsız] ve kültürlü her insan, müslümanlığı açık tarzda bildiren kitaplarımızı okuyunca, bu dînin en son hak din olduğunu, bütün modern bilgi ve anlayışlara uyduğunu, içinde hiçbir hurâfe bulunmadığını, (Teslîs = Üç tanrı) inancı gibi akıl ve mantığın kabûl edemiyeceği bir akîdeye değil, bir tek Allaha inandığını görerek, Ona îman etmektedir. Çünkü, dikkat ile tedkîk edilecek olursa, şimdiye kadar dünyaya gelmiş olan (Tek Allaha îman) esasına bağlı dinlerin, birbirinin devamı olduğu ve biri bozulunca, Allahü teâlânın, onu düzeltmek için, yeni bir Peygamber gönderdiği, bu dinlerin sonuncusunun ise, en ilmî ve en mükemmel bir din olan, islâm dîni olduğu görülür. Bu arada, kendisinden yukarıda bahs ettiğimiz ve ilerde de birçok kereler ismi geçecek olan, Harputlu İshak efendinin islâmiyet ile hıristiyanlığı mukayese etmesi de, bu iki dînin îman esaslarının, aslında birbirlerinin aynı olup, hıristiyanlığın sonradan yahudiler ve papazlar tarafından tahrîf edildiğini, değiştirildiğini göstermektedir.

Üzerinde durulması Îcap eden mühîm bir mevzû’ da, hıristiyanlık ile islâmiyetteki ahlâk esaslarının mukâyesesidir. Bu kısmı ve (Cevap Veremedi) kitabımızın sekizinci kısmını tedkîk edecek olursanız, bu iki dînin aynı şeyleri nasıl aynı tarzda ele aldıklarını, insanlara aynı emirleri verdiklerini göreceksiniz. Bugün bir hıristiyan, üç tanrı yerine, tek Allaha ve son peygamber olan Muhammed aleyhisselâma inanırsa, müslüman olur. Bugün, aklı başında olan hıristiyanlar da, üçlü tanrı îtikatını [inancını] red etmekte, bunu tevil için, muhtelif tefsîrler ortaya koymakta ve tek Allaha inanmaktadır. Bu hakîkati gören birçok hıristiyan, seve seve müslüman olmuşlardır.Kitabımızın (Niçin Müslüman Oldular?) kısmında bunlardan bahs edilmektedir. Din ruhun gıdâsıdır. Dinsiz bir insan, kafasız bir gövdeye benzer. Bir vücûdün nasıl nefes almak, yimek ve içmek ihtiyacı varsa, ruh da tam bir asâlete erişmek, tertemiz olmak, huzura kavuşmak için, dîne muhtaçdır. Dinsiz bir insan bir makineden, bir hayvandan farksızdır. Din, insana Allahını tanıtan, onu fenalık yapmaktan koruyan, onun yolunu açan, dimâgını ferahlatan, derdli zamanlarda onu tesellî eden ve ona maddî ve mânevi kudret veren, cemiyet içinde ona hurmet, şeref, îtibar ve muhabbet kazandıran ve âhirette de ebedî, sonsuz Cehennem ateşinden koruyan en büyük âmildir.

Kitabımızın bu kısmını, okuyup bitirdiğiniz zaman, siz de, bütün semavî, ilâhî dinlerin birbirinin devamı olduğunu, ancak muhtelif zamanlarda, Allahü teâlâ tarafından, yenilenerek, tek Allaha îman eden hakîkî dinlerin, esasta tek bir din, tek bir îman olduğunu, ancak insanlar tarafından değiştirildikçe, Allahü teâlânın emri ve Onun gönderdiği Peygamberleri sâyesinde düzeltildiğini ve en son dînin, Muhammed aleyhisselâmın getirdiği (islâm dîni) olduğunu göreceksiniz.

İslâmiyetin en büyük düşmanı ingilizlerdir. Çünkü, ingiliz devletinin esas siyâseti, dünyadaki, bilhâssa Afrika ve Hindistândaki tabî’î servetleri sömürmek, oralardaki insânları, hayvan gibi çalıştırıp, bütün kazançları ingiltereye nakletmektir. Adaleti, sevişmeyi ve yardımlaşmağı emreden islâm dînine kavuşanlar, ingilizlerin zulmlerine, yalanlarına mani olmaktadır. Buna karşılık, ingiliz hükûmeti, (Müstemlekeler nezâreti) kurarak, akla, hayâle gelmiyen hâin plânlarla, askerî ve siyâsî kuvvetleri ile islâmiyete saldırmaktadırlar. Bu nezâretin idare ettiği, kadın ve erkek binlerce câsûstan biri olan, Hempherin 1125 [m. 1713] senesinde başlıyan çalışmalarına âid itirafları, insanlık için yüzkarası olan bu plânların bir kısmını açıklamaktadır. Bu itiraflar, Hakîkat Kitabevi tarafından, 1991 de, arabî, ingilizce ve türkçe neşredilmiştir.