İstişarenin önemi: "Bilenlerden sorup öğreniniz!.." - kainatingunesi.com

İstişare’nin önemi: Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “İlim öğrenmek, erkeklere de kadınlara da farzdır.”

Şemseddîn Muhammed bin Zeyn hazretleri kırâat, nahiv ve edebiyat âlimlerindendir. 760 (m. 1359)’da Mısır’ın batısında Nehrâriyye’de doğdu. 845 (m. 1441)’de vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:

Selef-i sâlihînin riyâzetleri, ibâdetleri, bütün sözleri ve ictihâdları, Kur’ân-ı kerime ve hadis-i şeriflere uygun idi. Selef-i sâlihîn azîmet ile amel ederler, Müslümanlara da, ruhsat ile hareket etmeleri için fetvâ verirlerdi. Hadis-i şerifte, üçüncü asırdan sonra, yalan ve iftirânın çoğalacağı bildirildi. Bid’atler, dalâletler artacaktır. İtikatta ve amelde, Selef-i sâlihînin yolundan ayrılanlar, sapanlar çoğalacaktır. Kitaba, Sünnete ve Selef-i sâlihînin icmâ’ına sarılan fıkıh âlimleri ve tasavvuf yollarının sâlikleri kurtulacak, bunlardan ayrılanlar felakete sürükleneceklerdir. Fıkıh âlimleri ve tasavvuf yolunun mütehassısları kıyâmete kadar bulunacak. Fakat kimler olduğu kesin olarak bilinmeyecektir. Ancak, Müslümanların söz birliği ile şehâdet ettikleri kimseler belli olacaktır.

Her Müslümanın (İlmihâl) öğrenmesi farz-ı ayndır. Allahü teâlâ, (Bilenlerden sorup öğreniniz!) buyurdu. Bilmeyenlerin, âlimlerden ve bunların kitaplarından öğrenmeleri lâzım oldu. Bunun için, hadis-i şerifte, (İlim öğrenmek, erkeklere de kadınlara da farzdır) buyuruldu. Bu emirler, beden ile ve kalp ile yapılması ve sakınılması lâzım olan bilgileri, (İlmihâl) kitaplarından öğrenmek lâzım olduğunu ve câhil din adamlarının, mezhepsizlerin sözlerine, kitaplarına aldanmamayı göstermektedir.

Doğru yolun âlimleri söz birliği ile bildirdiler ki, her Müslümanın Ehl-i sünnet itikatını kısa olarak ve günlük işlerindeki ve ibâdetlerdeki farzları ve haramları iyice öğrenmeleri farz-ı ayndır. Bunların fazlasını ve Arabî lisanının oniki âlet ilmini öğrenmek ve tefsîr ve hadis-i şerif ve fen ve tıb bilgilerini, hesap, yâni matematik öğrenmek, farz-ı kifâyedir. Bu farz-ı kifâyeyi, bir şehirde, bir kişi öğrenirse, bu şehirde bulunanların öğrenmeleri farz olmaz. Müstehab olur. Şehirde fıkıh kitaplarının bulunması da, İslâm âlimlerinin bulunması gibidir. Böyle şehirde, fıkıh bilgilerinin fazlasını ve tefsîr ve hadis öğrenmek hiç kimseye farz olmaz. Müstehab olur. Ahkâmın delîllerini bulup incelemek, hiçbir zaman, hiçbir kimseye farz değildir. Yalnız âlimlere her zaman, müstehabdır.

Vehbi Tülek – 19.10.2018 – www.turkiyegazetesi.com.tr