TEBŞÎR:
Müjdeleme, sevindirici bir haber ulaştırma.
Eğer ölüyü ağzı açık, sanki gülüyor, yüzü gülümsüyor, gözü dahi kırpık gibi görür isen; bilmiş ol ki, o ...
ŞÜKR (Şükür):
Verilen nîmetleri yerli yerinde kullanma. Allahü teâlâya, verdiği nîmetlerle isyân etmeme. Nîmetleri kullanırken sâhibini unutmama. Görülen iyili...
ŞÜHÛD:
Görme. Tasavvuf yolunda ilerleyenin kalb ve rûh ile çeşitli mertebeleri görmesi.
Keşf (gizli bilgilerin açılması) ve şühûd sâhibi milyonlarca âşık, F...
ŞÜF'A:
Başkasına satılmış olan bir mülkü, satış değeri ile satın almak hakkı. Bu hakka mâlik olan kimseye şefî' denir.
Şüf'a hakkı bulunan kimsenin, satış y...
ŞECERE-İ PÂK-İ MUHAMMEDÎ:
Muhammed aleyhisselâmın mübârek, temiz soy kütüğü, soy ağacı.
Allahü teâlâ Şecere-i Pâk-i Muhammedî ile ilgili olarak meâlen buyur...
SÜRYÂNÎLER:
Hıristiyanlıktaki katolik mezhebine bağlı olan ve süryânî dili ile konuşan bir hıristiyan topluluğu.
Süryânîler, katolik kısmından Yâkûbiye fırk...
SİRKAT:
Hırsızlık.
Herkesin elindeki mal kendi mülküdür. Sirkat, gasb, zulüm, rüşvet, fâiz, haraç ve hıyânet yollarından biriyle ele geçtiği açıkça bilinen ...
SİLSİLET-ÜZ-ZEHEB:
Altın silsile. Resûlullah efendimizden, hazret-i Ebû Bekr yoluyla feyz ve ilim alarak gelen büyük âlimler silsilesi. (Bkz. Silsile-i Aliyye)...