Büyük ve meşhur evliyâdan birisi de Ma’ruf-i Kerhi hazretleridir. Anası babası hıristiyandı. Çocuklarını, dinini diyânetini öğrensin diye papaza gönderdiler. Papaz ona, (ilâhın üç olduğunu söyle!) dedi. Ma’ruf (Hayır demem O bir Allahtır.) dedi. Papaz onu çok dövdü. Dayak, günden güne şiddetleniyordu. Ma’ruf, nihayet dersten kaçtı. Onu bir daha orada bulamadılar. Annesi ve babası çocuklarının ortadan kaybolmasına çok üzülüyor ve “Keşke geri dönse de istediği dini kabul etse biz buna râzı oluruz.” diyorlardı.
Ma’ruf ise, evliyânın en büyüklerinden ve on iki imâmdan olan İmâm-ı Ali Rızâ hazretlerini bularak onun elinde müslüman olmuştu. Aradan bir müddet geçtikten sonra eve gelip kapıyı çaldı. İçerden bir ses sordu:
-Kim o?
-Ben Ma’ruf’um.
-Hangi dindensin?
Allahın Resûlü Muhammed Mustafa “sallallahü aleyhi ve sellemin” dini üzereyim.
Bunun üzerine, ana ve babası da müslüman oldu.
Büyük evliyâdan olan Dâvûd-i Tâî hazretleri ile de tanışmak şerefine nâil oldu ve kısa zamanda tasavvufun yüksek mertebelerine kavuştu.
29.04.1990 – www.turktakvim.com