Mis’ar b. Kedâm Hazretleri
Büyük hadîs-i şerîf âlimi… Annesine çok düşkündü!
“Eğer anacığım olmasaydı; zarûrî ihtiyâcım dışında; mes- cidden hiç ayrılmazdım!” buyurdu… Künyesi: EbûSeleme’dir.
İslâm âlimlerince “senet” kabul edilen, 1.000 kadar hadîs-i şerîf rivâyet etti. Rivâyetleri, Kütüb-ü sitte’de (6 Meşhûr Hadîs Kitabı) yer aldı…
Oğlunun bildirdiğine göre, her gece Kur’ân-ı kerîmin yarısını okumadan yatmazdı!.. Ancak o zaman, hafifçe uzanırdı. Çok geçmeden; çok değerli bir şeyini kaybeden kimseler gibi, heyecanla uyanır ve dişlerini misvaklardı!.. Abdest aldıktan sonra, kıbleye doğru oturur; fecr vaktine kadar, tefekkür ederdi!.. (Allahü teâlânın, azamet ve merhâmetini düşünürdü)…
Halîfe Mansûr birgün, onu aradı. Bulduğu zaman kendisine, kadılık teklif etti. Mis’ar hazretleri dedi ki: “Ey Emıre’l- Mü’minîn! Bâzan âilemin, bir dirhemlik ihtiyâcı oluyor da! Onlara ‘Sizin ihtiyacınızı, ben alıvereyim!..’ diyorum. Fakat yaptığım alış-verişten, memnun kalmıyorlar!.. Kendi çolukçocuğum, bir dirhemlik alış-verişimden râzı olmuyor da; Siz bana ‘Kadılık’ teklif ediyorsunuz!..”
Bu sözleri çok beğenen Halîfe, tebessüm etti ve onu Kadılıktan affetti ve: Ey Mis’ar! Vaktim olsa yaya olarak, ziyâretine gelir giderdim!” dedi… Süfyân-ı Sevri hazretleriyle dost idiler. Ondan bahsederken buyurdu ki: “Ebû Seleme (rh. a.); doğruluk kaynaklarından biridir!..”
Kendisine böyle, künyesiyle hitâbeder; ismini söylemekten hayâ ederdi…
Bir gece annesi, kendisinden içmek için su istedi… Hazreti Mis’ar dışan çıktı. Destiyi alıp gelinceye kadar, anaağı uyuyakalmıştı… Desti elinde, sabaha kadar bekledi. Annesi uyanınca: “İstediğin suyu getirdim, anacığım!..” dedi…
Ona sordular: “İnsanlann en arifi, kimdir?”
“İnsanlann en ârifi; onların ayıbını görmezlikten gelendir!” “Medîne’dekilerin en âlimi kimdir?”
“En takvâ sâhibi kimse, en âlimi de odur…” buyurdu…
Vefâtı
Namaz kıldığında, oturduğunda, velhasıl her zaman ağlardı! Namazdan sonra; insan nefsinin kötülüğüne dâir, şiir de söylerdi!.. Bir gün şu mânâda, bir şiir söyledi:
“Ey aldanmış kişi!..
Senin gündüzlerin gaflet, gecelerin uyku ile geçiyor!..
Sonu pişmanlık olan işlerde, kendini sıkıntıya sokuyorsun. Hayvanlar da dünyâda aynen; böyle yaşıyorlar!..”
Öz oğluna, şu nasîhatta bulundu: “Ey Oğul!.. Gösteriş ve şakayı terket!.. Bu iki huyu, sevdiğim hiç kimse için istemem… Ben bu ikisini denedim, hiç kimsede övünecek veya övülecek bir tarafını görmedim!.. Sana çok şefkâtli olan, babanın sözünü dinle!” buyurdu…
Büyük âlim, Vekîl b. Cerrâh şöyle der: “Hazreti Mis’ar’ın şüphesi; başkalannın yakîrii (kesin bilgisi) gibidir!”
Hanbelî Mezhebi kurucusu Ahmed b. Hanbel hazretleri de: “Sika (sözüne güvenilir) âlimler; Mis’ar ve Şu’be gibi olur!” buyurmuştur… Mis’ar hazretleri hem hakkı ve doğruyu anlatır hem de ibâdette çok gayretli ve ısrarlı davranırdı. Bir defa buyurdu ki: “Kişi haramların, bir anlık lezzetine aldanır!.. Yaptıktan sonra, o lezzet kaybolur!.. Ama pişmanlık ve günâh utanması, devam eder…” .
722 (155h.) yılında, Mekke-i mükerreme’de hastalandı. Aziz dostu Süfyân-ı Sevrî ziyâretine geldiği zaman, ağlıyordu!.. Hayretle: “Ey Mis’ar… Niçin ağlıyorsun?.. Vallâhi şu ânda, ben bile ölmek isterdim!” deyince; Mis’ar (rh. a.) şöyle buyurdu: “Demek ki sen; ameline güveniyorsun!.. Fakat ben; sanki bir dağın tepesinde gibiyim! Nereye düşeceğimi, bilmiyorum…”
Bu cevap üzerine, Hazreti Süfyân-ı Sevrî ağladı ve dedi ki: “Ey kardeşim!.. Senin, Allahü teâlâdan korkman; hepimizden fazladır!”
Mus’ab b. Mikdâm (rh. a.) bir rüya gördü!.. “Resûlullah efendimiz, Süfyân-ı Sevrî’nin elinden tutmuşlardı!.. ‘Yâ ResûlallahL Mis’ar b. Kedâm (rh. a.) vefât etti’ deyince, Efendimiz buyurdular ki: ‘Evet, vefât etti. Kalk bunu, gök ehline müjdele!.”
Allahü teâlâ hepsinden râzı olsun, âmin.