Muhammed aleyhisselamın çocukları - kainatingunesi.com

MUHAMMED ALEYHİSSELÂM’IN ÇOCUKLARI

Peygamber efendimizin üçü erkek, dördü kız olmak üzere yedi çocuğu olmuştur. Hazret-i Fâîıma hâriç, hepsi de Resûlullah efendimizden önce vefat etmişler­dir. Sevgili Peygamberimizin soyu hazret-i Fâtıma validemizle devam etmiştir. Torunları hazret-i Hüseyn’in soyuna seyyid, hazret-i Hasen’in soyuna şerif denir Seyyidlere ve şeriflere hürmet. Peygamber efendimize hür­mettir. Seyyidleri ve şerifleri sevmek, son nefeste îmânla gitmeye sebeb olur.

Kasım (r.anh): Resûlullah’ın üç oğlundan birincisidir. Bunun için, Resûlullah’a Ebû’l-Kâ-sım denildi. Nübüvvetden önce Mekke’de dün­yâya geldi. Annesi. Hadîcet-ül-kübrâdır. On yedi aylık iken vefat etti.

Zeyneb (r.anhâ): Resûlullah’ın dört kızın­dan birincisidir. Peygamberimiz otuz yaşında iken dünyâya geldi. Nübüvvetden önce, annesi Hadîce’nin hemşirezadesi Ebü’l-As bin Rebî ile evlendi. Ebü’l-As, önce îmân etmedi. Bedr gazasında esir olup, zevcesini Medine’ye göndermek şartı ile bırakıldı. Kendi kardeşi ile gönderdi ise de, kâfirler Zeyneb’i yolda geri çevirdi. Resul aleyhisselâm Zeyd bin Hârise’yi Mekke’ye gönderip, Zeyneb’i gece Medine’ye kaçırdı. Ebü’l-As, Hudeybiye gazasından sonra îmâna geldi. Zeyneb tekrar kendisine verildi. Hicretin sekizinci yılında, otuz bir yaşında vefat etti. Oğlu Ali, Mekke’nin fethinde Resûlullah’ın devesinde ve arkasında idi. Zeyneb’in kızı Ümmâme’yi Hazret-i Ali ken­dine nikâh eyledi.

Rukayye (r.anhâ): Resûlullah’ın kızıdır. Peygamberimiz otuz üç yaşında iken dünyâya geldi. Çok güzel idi. Ebû Leheb’in oğlu Utbe’ye nikâh edildi. “Tebbet yedasûresi gelince, Utbe, düğünden önce boşadı. Vahy gelerek haz­ret-i Osman’a nikâh edildi. Birlikte iki kerre Habeşistan’a hicret ettiler. Yirmi iki yaşında iken, Bedr gazasından önce hastalandı. Hazret-i Osman’a. Bedre gelmeyip zevcesine hizmet etmesi emrolundu. Bedr zaferinin müjdesi Medine’ye geldiği gün defn olundu.

Ümmü Gülsüm (r.anhâ): Resûlullah’ın kızı­dır. Ebû Leheb’in ikinci oğlu Uteybe’ye nikah­landı ise de, “Tebbet yedâ” sûresi gelince, daha düğünleri olmadan boşadı ve Resûlullah’a üzücü sözler söyledi. Resûlultah efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem de; “Yâ Rabbî! Buna canavarlarından birini musallat et!” diye beddua eyledi. Şam yolunda bir aslan bunu parçaladı. Rukayye vefat ettikden sonra vahy gelerek, Ümmü Gülsüm de hazret-i • Osman’a nikahlandı. Hicretin dokuzunda vefat etti. Namazını Resûlullah kıldırıp, defn olunurken kabri yanında durup, mübarek göz­lerinden yaş akardı.

Fâtıma  (r.anhâ): Resûlullah’ın dördüncü kızı, hazret-i Ali’nin zevcesi ve hazret-i Ömer’in kayın  vâlidesidir.  Nikâh  yapılırken  on   beş yaşında  idi.  Mehri dört yüz  miskal gümüş olduğu “Mevâhib-i ledünniyye”de Sevîk gaz­vesinde yazılıdır. Bu, 57.14miskal altın karşılı­ğı demektir. (Bugün için 38 altın liradır). Ali radıyallahü anh yirmi bir yaşında idi. Ehl-i beyt’dendir. Beyaz, çok güzel idi. Hicretden on üç yıl önce, Mekke’de doğdu, on birinci yılda yirmi dört yaşında vefat etti. Hasen, Hüseyn ve Muhsin adında üç oğlu ile Ümmü Gülsüm ve Zeyneb adında iki kızı oldu. Resûlullah’ın soyu Fâtıma’ dan türedi. Zeyneb, Abdullah bin Ca’fer Tayyar ile nikahlanıp, Ali ve Ümmü Gülsüm isimli ço­cukları-oldu. Bunlara Şerîf-i Ca’feri denir. Abdullah (r.anh): Resûlullah’ın Hadîce-tül-kübrâdan olan son çocuğudur. Nübüvvetden sonra doğup memede iken vefat etti. Tayyib ve Tâhir de denilir. Abdullah vefat edince, As bin Vâil; “Muhammed ebter oldu” yâni soyu kesildi dedi. Allahüteâlâ;”İnnâ a’taynâ”ile As kâfirine cevap verdi.

İbrâhim (r.anh) : Resûlullah’ın oğullarının üçüncüsü ve bütün çocuklarının sonuncusudur. Heraklius’un Mısır vâlisi olan Mukavkıs’ın hediye gönderdiği Mâriyenin  oğludur. Hicretin sekizinci senesi tevellüd edip, bir buçuk yaşında iken vefât etti. Hasta iken, Resûlullah kucağına alıp mübârek gözlerinden yaş akardı. Vefâtı için güneş tutuldu dediler. Resûlullah efendimiz sallallahü aleyhi ve selem bunu işitince “Ay ve güneş Allahü teâlânın varlığını ve birliğini gösteren iki mahlûkudur. Kimsenin ölmesi, kalması ile tutulmazlar. Onları görünce Allahü teâlâyı hatırlayınız!”  buyurdu. Îbrahim vefât edince “Yâ İbrâhim! Ölümüne çok üzüldük. Gözlerimiz ağlıyor, kalbimiz sızlıyor. Fakat, Rabbimizi gücendirecek bir şey söylemeyiz” buyurdular.