MÜNAKAŞANIN ZARARLARI - kainatingunesi.com

Bugün münazara yapacak seviyede âlim bulunmadığı için, münazaralar münakaşaya döner. Başkasını mağlup etmek, susturmak, ilminin çokluğunu göstermek için halk arasında bağırarak konuşmak, halkın teveccühünü kazanmak için yapılan münazara çok kötüdür. Böyle bir münazaradan, haset, kibr, kin, gıybet, nefsini beğenmek, tecessüs, nifak, riya gibi kötü ahlak meydana gelir.

1 – HASET: Münakaşa eden kendini hasetten kurtaramaz. Çünkü bazan galip gelir, bazan mağlup olur. Bazan kendi konuş- ması övülür, bazan münazara ettiği kimsenin konuşması övülür. (Falanca adam senden daha isabetli konuşuyor) denilme ihtimali bulundukça, böyle bir kimsenin haset duyacağı muhak- kaktır. Kendisinden üstün gösterilen insanı küçümsemeğe, ona gösterilen teveccühü kendine çevirmeye çalışır.  Haset, helak edici bir ateştir. Hadisi şerifte buyuruldu ki: (Haset, ateşin odunu yediği gibi sevapları yer bitirir).

2 – KİBİR: Münazaracı, karşısındakinden üstün görünmek hastalığından kurtulamaz. Kendi fikirlerini üstün bilmese, zaten münazaraya girmez. Olduğundan daha çok üstün görünmeye çalışır. Halbuki, kendini, başkalarından üstün görmek asla doğru değildir. Hadisi şerifte buyuruldu ki: (Allahü teala, kibr- edeni alçaltır, tevazu edeni yükseltir).

3 – KİN: Münazaracı, kendisini kinden kurtaramaz. Karşısın- dakinin sözlerine değer vermez. Onun isabetli konuşmalarına  hiç tahammül edemez. Halbuki hadisi şeriflerde buyuruldu ki: (Allahü tealanın en sevmediği kimse, hakkı kabul etmekte inad edendir.) (Müsliman kinci olmaz.)

4 – GIYBET: Münazaracı, kendini gıybetten kurtaramaz. Hasmının konuşmasını naklederken (O şöyle dedi. Ben böyle cevap verdim) diyerek, onu kötüler, gıybetini eder. Halbuki, Allahü teala gıybet etmeyi ölü eti yemeğe benzetmiştir. Hadisi şerifte ise şöyle buyuruldu: (Kıyamet günü, bir kimsenin sevap defteri açılır. Ya Rabbi, dünyada iken, şu ibadetleri yapmıştım. Bunlar yazılı değil, der. Onlar, defterinden silindi, gıybet ettik- lerinin defterine yazıldı, denir.)

5 – NEFSİNİ ÖVMEK: Münazaracı, (Ben hazırlıklı geldim. Kafi ilme sahip olmasam münazaraya katılmam) diyerek, nefsi- ni övmeye çalışır. Halbuki Alahü teala (Nefislerinizi temize çıkarmayınız) buyurmuştur. Alimler ise, (Çirkin olan doğru, kişinin nefsini övmesidir) demişlerdir.

6 – TECESSÜS: Münazaracı, hasmının açık taraflarını, ayıp- larını araştırmaya çalışır. Münazarada kusurlarını söyleyerek hasmını mahcub etmek ister. Halbuki Allahü teala tecessüsü, ayıp araştırmayı haram kılmıştır.

7 – HAKTAN YÜZ ÇEVİRMEK: Münazaracı, hakkın has- mının ağzından çıkmasına tahammül edemez. Onu reddetmeğe çalışır. Te’vil eder. Hâlbuki hadisi şerifte buyuruldu ki: (Haksız olduğu halde mücadeleyi terk edene, Cennetin ortasında bir ev ihsan edilir. Haklı olduğu halde mücadeleyi terk edene ise Cennetin en yükseğinden bir ev ihsan edilir.)

8 – NİFAK: Münazaracı, hasmıyla karşılaşınca, görünüşte ona sevgi gösterir, itibar eder. Hasma gösterilen bu hareket nifaktır. Yani içi dışına uymamaktır. Hadisi şerifte buyuruldu ki: (Müslümanlara, sözleriyle dostluk gösterip, davranışlarıyla düşmanlık edenlere, Allahü teala ve melekler lanet eylesin!)

9 – ŞEMATET: Karşısındakinin kötü duruma düşmesine, yenilmesine sevinir. Kendi yenilir ve hasmı galip gelirse buna üzülür. Hâlbuki müslüman, kendisi için istemediğini, din kardeşi için de istememelidir. Şematet, başkasına gelen zarara sevinmek demektir. Hadisi şerifte buyuruldu ki: (Din karde- şinize şematet etmeyiniz! Şematet ederseniz, Allahü teala belayı ondan alır, size verir.)

10 – RİYA: Münazaracı, hasmını yenip, halkın sevgisini kazanmağa çalışır. Bu ise riyadır. Hadisi şerifte buyuruldu ki: (Dünyada riya ile ibadet edene, kıyamet günü, ey kötü insan bugün sana sevap yoktur. Dünyada kimler için ibadet ettinse, sevapları onlardan iste, denir.)