Öğrenciler Veli-Öğretmen Görüşmelerine Neden Liderlik Etmeli? - kainatingunesi.com

Öğrencileri kendi eğitimleri konusunda söz sahibi yapmanın en belirgin örneği, geleneksel okullardaki veli-öğretmen görüşmesini el alış şeklimiz olarak karşımıza çıkar. Bu oldukça değerli etkileşimler sırasında, yetişkinler çocukların gelişimini ya da eksikliklerini görüşürken, sıklıkla öğrencilerin evde kaldığı görülür. Ancak “Derin Öğrenme” prensiplerini benimseyen okullarda bu toplantılar genellikle, öğrenci okulda yaptıklarını (öğretmenin ona yardım ettiği) sunarken, öğretmenin sadece karşısında oturduğu ya da sadece kenarda beklediği kısacası öğrenci liderliğinde yapılan görüşmelere dönüşür. Sonrasında öğrenci, veli ve öğretmen üçlüsü yapılan çalışmayı ve öğrencinin gelişimini değerlendirmek için bir araya gelir. Buradaki mesaj, öğrencilerin kendi başarılarından sorumlu olduğudur.

Bu görüşmelerde farklı yöntemler karşımıza çıkabilir. Kaliforniya’daki Impact Academy’de üç ya da dört farklı öğrenci-veli grubu eş zamanlı olarak bir araya gelirken, öğretmenler velilerin tüm sorularının cevaplandırıldığından emin olmak için odaları dolaşır ve sadece öğrenci zorlanıyorsa müdahil olurlar. Her durumda, temel felsefe aynıdır: Bu, öğrencinin başarılar ve zorluklar karşında hissettiklerini paylaştığı ona ait bir zamandır.

Çocukları Veli Toplantılarına Öğretmenler Hazırlıyor

King Ortaokulu’nda, rehberlik saatinde çocukların toplantılara hazırlanmalarına yardım eden Peter Hill, yılda iki kere yapılan öğrenci liderliğindeki bu toplantıları, ‘çocukların kendi öğrenme süreçlerine sahip olmaları için yapılan en önemli şeylerden biri’ olarak tanımlıyor. “Fakat öğrencilerin ilk hareketi, ebeveynlerine göstermek için dosyalarındaki en iyi şeyi bulmaya çalışmak oluyor.”

Bunun yerine Hill, öğrencilerin, çabaları ve yaptıkları işin kalitesi arasındaki bağlantıyı görmelerini istiyor. Bu noktada çocuklardan ailelerine daha derin bir hikaye sunmalarını kolaylaştıracak üç örnek seçmelerini istiyor. Bu örneklerin hem güçlü oldukları, hem de zorlandıkları alanları içeren örnekler olmasını bekliyor. Hill, çoğu öğrencinin kendi öğrenme deneyimine hiçbir zaman bu gözle bakmadığını söylüyor. Hatta çoğu velinin de.

Aslında Hill, birçok velinin bu yeni formata uyum sağlamak için zamana ihtiyacı olduğunu kabul ediyor. Sıklıkla şöyle bir durumla karşılaştığını anlatıyor: “Bir anne ya da bir baba, sadece çocuğunun neler yaptığını ve nasıl davrandığını sormak istiyor. Bazen onları yeniden öğrenci liderliğindeki bir toplantıya döndürmek için bu tür bir konuşmayı kesmek durumunda kalıyorum. Kısacası biz velilere de, çocuklarının çalışmalarına nasıl tepkiler vermeleri gerektiğini ve nasıl en iyi şekilde yardımcı olabileceklerini öğretmek durumundayız.”

Öğretmenler, tamamı olmasa da çoğu velinin en nihayetinde bu yeni süreci takdir ettiğini söylüyorlar. Hill’in çalışma arkadaşı Gus Goodwin, “Karnelerin yararlı herhangi bir şey söylemediğini fark etmeye başlıyorlar,” diye anlatıyor.  “Ve zamanla veliler bu görüşmeler için çocuklarına daha yüksek çıtalar koymaya başlıyorlar.”

Ekip lideri olarak Hill, öğrencilere, ebeveynleriyle kendi çalışmalarını nasıl tartışacaklarını öğretiyor. Örneğin Hill, konuşmasının başında utangaç bir şekilde başını öne eğen ve sonunda yaptığı çalışmaları annesi ve babası dahil herhangi birine gösterme konusunda kendini rahat hissetmediğini itiraf eden sekizinci sınıf öğrencisi bir çocukla konuştu. Hill ona nasıl hissettiğini anladığını söyledi ve ikisinin de bildiği, problemli bir alan olan matematikteki çalışmalarını nasıl tartışabilecekleri ile ilgili bazı yöntemler önerdi. Ona, “Gurur duyman gereken bazı güzel işler yaptın, çabaladın,” dedi Hill. Sonra birlikte çocuğun üzerinde emek harcadığı bir çalışmasını çıkardılar ve Hill şunu önerdi: “Neden görüşme gününde bu ödevi kullanıp söze şöyle başlamıyorsun: ‘Matematikte iyi iş çıkardım…’” Çocuk bu sözü defterine yazdı ve sonraki rehberlik saatlerinde, Hill’in onun çabasını öne çıkaracak daha fazla örnek bulmaya çalışmasıyla, görünür bir şekilde rahatlamaya başladı.

“Neyi iyi yapıyorum?”

Çocuklar kendilerini bu yolla savunmayı öğrendikçe, ebeveynlerine kendilerini nasıl destekleyecekleri konusunda daha fazla bilgi vermeye başlıyorlar. Hill belirgin bir şekilde zeki olan ancak içinden okuma konusunda sorun yaşayan bir öğrencisinin hikayesini anlattı. Sınıfta neşeli olan çocuğun, sert görünüşlü bir adam olan babası sınıfa girdiğinde, sessizce sandalyesine oturması Hill’i şaşırtmıştı. Ama onu daha fazla şaşırtan şey, görüşme sırasında kendiyle ilgili konuşurken babasına, “Şu anda kendi başıma okumamı geliştirmem için daha fazla zaman ayırmam gerektiğini fark ettim ve bu konuda senin yardımın gerekli. Geceleri üç erkek kardeşimin odadan çıkması gerekiyor ki böylece ben de sessizce okuma yapabileyim,” demesiydi. 

Hill bu tür karşılıklı etkileşimelerin hem öğrencileri hem de velileri güçlendirdiğini söylüyor ve ekliyor, “Bu öğrenciyi birkaç hafta sonra kontrol ettiğimde, babası kardeşlerini odasından uzak tutuyordu ve sessizce okuyabildiği için çok mutluydu.”

Öğrenci liderliğinde veli-öğretmen görüşmelerinin yapıldığı bir başka örnek olan Bilim Liderlik Akademisi’nde (Science Leadership Academy) sağlık eğitmeni Pia Martin, öğrencilerine bir dersten düşük not almaları gibi zor durumlarda ebeveynleriyle nasıl konuşacakları konusunda rehberlik ediyor. Çocuklara, “Ebeveynlerinizin tepkisi nasıl olacak?” diye soruyor. “Ebeveynlerinizi tetikleyecek şeyler neler ve bunlar ne şekilde ortaya çıkacak? Bu durum bazı haklarınızın kısıtlanmasına ya da farklı cezalandırma yöntemlerine mi sebep olacak? Peki bunu nasıl en aza indirebilirsiniz?”

Martin onlara her zaman şunu hatırlattığını söylüyor: “Görüşmeler sırasında ben sizin avukatınızım.” Aynı Hill ve diğer öğretmenler gibi Martin de görüşmelerin “suçlama şenliğine” dönüşmesini engellemek için, öğrencilerinin, iyi oldukları konuda konuşmaya başlamalarını teşvik ediyor. Öğrencilerine toplantıya şu iki soruyla başlamalarını söylüyor: “Neyi iyi yapıyorum?” ve “Bunun üzerine ne koyabilirim?”

Martin şöyle diyor: “Onlara her zaman ‘Elinizdekilere sahip çıkın’ derim.” Neyi doğru yaptıklarını anlama konusunda biraz zaman harcayınca, şu soruyla onları zorlukların üstesinden gelme konusunda cesaretlendirdiğini ekliyor: “Hangi konuda iyi değilim?” ve “Bunu nasıl geliştirebilirim?”

Çeviri: Ayşegül Kibaroğlu

www.egitimpedia.com