Ölen Hâmile Kadının Kabirde Yaşıyan Çocuğu - kainatingunesi.com
Yetmişbeşinci Menâkıb:

Bir gün Emîr-ül mü’minîn hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” dervişlere bahşîş verdi, mal ihsân etdi. Bir kişi bir oğlan çocuğu ile geldi. Ömer “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu; Sübhânallah! Bu çocuğun sana benzediği kadar, birbirine benzeyen kimse görmedim. Muhakkak ki bu oğlan sana benzer.

O kişi dedi ki: Yâ emîr-el mü’minîn! Bu oğlanın acâib ahvâlinden sana haber vereyim. Ben sefere gitmek murâd etdim. Bunun anası hâmile idi. Bana dedi, beni bu hâlde koyup, gider misin.

Ben dedim ki, karnında olan nesneyi Allahü teâlâ hazretlerine emânet etdim. Sonra seferden geri geldim. Annesi ölmüş.

Bir gece söyleşirken, karşımızda mezârlıkdan bir ateş gördüm. Süâl etdim ki, bu ateş nedir? Dediler bu ateş senin hanımının kabrindendir. Biz bunu her gece böyle görürüz. Dedim, Sübhânallah! O hâtun nemâz kılıcı ve oruc tutucu idi. Bu ateş ne hâldir, diyerek vardım.

Kabri açıp, gördüm, bir çırâğ yanar. Bu oğlan onun ışığında oynar. Bir ses işitdim ki, bana, bunu bize ısmarladın, geri biz sana verdik, diyordu. Ben dedim, ne olaydı, anası da diri olaydı. Hâtıfdaki ses dedi ki, eğer anasını da bize ısmarlamış olaydın, bu şeklde onu da geri verirdik.