“PEKİ” DİYEN, KAZANIR - kainatingunesi.com

“Seyyid Fehîm Arvâsî”, hâl ehli bir kişiydi.
“İslâma hizmet” etmek, en mühim tek işiydi.

O, bir gün buyurdu ki: (Olmayın îtirâzcı.
Dâimâ “Peki” deyin, olsa da biraz acı.

Zîrâ “Peki” demekle Eshâb Resûlullah’a,
Çok yakın ve sevgili olmuşlardı Allah’a.

Hazreti “Ebû Bekir”, mîrâcı işitince,
Hiç îtirâz etmeyip, tasdîk etti hemence.

“Tamam!” dediği için o gün Resûlullah’a,
“Sıddîk” lakabı ile, yükseldi bir kat daha.

“İmâm-ı Rabbânî” de, “Hac” için, Hindistân’dan,
Bâzı talebesiyle, yola çıktı bir zaman.

Henüz “Bâkî Billâh”ı tanımıyordu, fakat,
Yok idi o devirde, Onun gibi âlim  zât.

Zâhirî ilimlerin, vâkıf olup hepsine,
Ders verirdi yüzlerce ilim talebesine.

İşte o yolculukta, birisi talebenin,
Huzûruna gelerek İmâm-ı Rabbânî’nin,

Arz etti ki: (Efendim, benim bir hocam vardır.
Filân yerde oturur, adı Bâkî Billâh’tır.

Berâber gidelim mi, Onun ziyâretine?)
İmâm, “Peki” buyurdu onun bu teklîfine.

Tevâzû buyurarak, kırmadı o gün onu.
Onun hatırı için, değiştirdi yolunu.

“İmâm-ı Rabbânî”yi görünce Bâkî Billâh,
Dedi ki: (Aradığım, budur elhamdülillah.)

Zîrâ hep bekliyordu Serhend’den bir “Yiğid”i.
Beklediği o yiğit, “İmâm-ı Rabbânî”ydi.

Bâkî Billâh, İmâm’a etti ki şöyle niyâz:
(Bizim misâfirimiz olmaz mısınız biraz?)

“İmâm”, bu teklîfe de îtirâz etmiyerek,
Hemen kabûl eyledi yine “Peki” diyerek.

İki gün sohbet edip, buyurdu ki bu defâ:
(İsterseniz gidiniz siz artık Beytullah’a.)

Lâkin hazreti İmâm, olmuştu Ona âşık.
Çünkü aradığını, bulmuştu Onda artık.

Dedi ki: (Biz Kâbeye gidecektik velâkin,
Burada, sâhibini buluverdik Kâbenin.)

O huzûrda “İki ay” kalarak, en nihâyet,
O mürşid-i kâmil’den, aldı mutlak icâzet.

Yine o buyurdu ki: (Bu günden tezi yoktur,
İslâma bel bağlayıp, bulmalı râhat, huzûr.

Bu günden yapmalı ki çok ibâdet ve tâat,
Zîrâ hiç beli olmaz, bitebilir bu hayât.

Pişmân olmamak için âhirete gidince,
Öğrenmek lâzım gelir dînini ince ince.

İlim de, öğrenilir sırf “Amel etmek” için.
Bir de “İhlâs” gerektir, esâsı budur işin.

Yâni islâmiyette üç temel esas vardır.
Bunlar, “İlim” ve “Amel”, üçüncüsü “İhlâs”tır.)