RODOS VE 12 ADA NASIL ELDEN ÇIKTI? - kainatingunesi.com
Rodos’un merkezi olduğu ve 4 asır Osmanlı hâkimiyetinde kalan 12 Ada’nın, Lozan ile elden çıktığını söylemek hiç de ‘cahilce’ bir söz değildir…

Anadolu’dan ayrılmış büyükçe bir Akdeniz adası olan Rodos, deniz hukuku kaidelerinin doğduğu yerdir. Rodos Deniz Kanunları Antik Çağ’dan itibaren bütün Akdeniz’de asırlarca tatbik edilmiştir. Meşhur Rodos Heykeli, Antik Çağ’ın yedi harikasından birisidir.

Rodos XII. asırda Haçlılarca işgal edildi ve buradaki Bizans hâkimiyeti son buldu. 1291’de Filistin’den kovulan St. Jean Şövalyeleri (Hospitalier Tarikati), adayı ele geçirdiler. Güneydeki deniz yollarını Osmanlılara karşı muhafaza edebilmek adına güçlü bir üs hâline getirdiler.
Çoğu asil olan şövalyeler, tek bir milletten değildi. Her yerden yüksek vasıfları haiz olup imtihanı geçenler tarikate girebilirdi. Papa başta olmak üzere bütün Avrupa devletleri, bunlara yardım ederdi. Kudretli donanmalarıyla, Müslüman ticaret gemilerine aman vermezlerdi.

Fatih Sultan Mehmed
 zamanında ada kuşatıldı. Kale düştüyse de, Mesih Paşa’nın yağmayı yasaklaması, askerin huzursuzluğuna sebep oldu. Şövalyeler tekrar saldırıp, Osmanlıları püskürttü. Ağabeyine yenilen Cem Sultan, Rodos şövalyelerine sığınmış; hayatının felâket perdesi burada başlamıştır.
Ve fetih…
Kanuni Sultan Süleyman’ın ilk işlerinden biri Rodos’u kuşatmak oldu. Evvela etraftaki küçük adalar Venediklilerden fethedildi. Şövalyeler, teslim olma teklifini kabul etmedi. Adanın Katolik şövalyelerden baskı görüp nefret eden Ortodoks Rum ahalisi, Türklere yardım etti; casus faaliyetinde bulundu.
Adada Sultan Selim zamanından beri Hristiyan görünen bir Türk doktor vardı. Herkesi tedavi ederek itimat kazanmıştı. Adanın en hassas yerlerinin Türk top güllerinden isabet alışından şüphelenen şövalyeler nihayet bu casusu fark edip öldürdüler. Ama netice değişmedi. Hatta şövalyelerden biri, İspanyol asilzâdesi Don Andrea d’Amaral da Türk casusu idi. Bu da idam edilmiştir.
Rodos’un 1522 Ağustos’unda başlayan muhasarası, 4 ay sürdü. Nihayet imha olunacaklarını anlayan tarikatin üstad-ı azamı Fransız asıllı Philippe Villiers d’Ilse-Adam, muayyen şartlarla teslimi kabul etti. Üstad-ı azam padişahın elini öpüp teşekkür etti. Sonra şövalyeler bütün silahlarını alıp adayı tahliye ettiler. İmparator, şövalyeleri Malta’ya yerleştirdi. Sonraki yıllarda yine Osmanlılarla mücadele edeceklerdir…
29 Aralık’ta adaya giren Sultan Kanuni, ilk cuma namazını Şeyhülislam Zenbilli Ali Efendi’nin arkasında St. Jean Kilisesi’nde kıldı. Bu câmi, 1856’da barut infilâki ile harab olmuştur.
Ada yağma edilmedi. Böylece Haçlı devletlerinin Yakın Şark’taki son kalıntılarından biri ortadan kaldırılmış oldu. Akdeniz’in kilidini ele geçiren padişahın Avrupa’daki şöhreti son haddine vardı.
Birkaç gün evvel Roma’da Noel ayini esnasında, kilise saçağından bir taş kopup papanın ayaklarına doğru yuvarlanmıştı. Dehşet içindeki kardinaller, Rodos’un düştüğünü anladılar.
Osmanlı vilâyeti
Rodos, Kaptan-ı Derya’nın idaresindeki Cezâir-i Bahr-i Sefid Eyâleti’nin 7 sancağından biri oldu. Deniz seferlerinde bu eyâlet halkının bazı hizmet ve mükellefiyetleri vardı. Ada gençleri denizci yazılır; adalar donanmaya su ve yiyecek temin ederdi.
Osmanlılar adayı imar etmişler; iyi yontulmuş taşlardan câmi, imâret, medrese, hamam, çeşme gibi amme eserleri yaptırılarak, mimarî cihetten bir İtalyan şehri hüviyetindeki adaya, Osmanlı mührü vurulmuştur. Bu devirde dokumacılık ve çinicilik pek meşhur olmuştur.
Şehre Anadolu’dan Müslümanlar ve İtalya’dan Yahudiler gelip yerleşmiştir. 1577’de nüfusun %75’i Rum, 20’si Türk ve 5’i Yahudidir. 1892’de Rodos vilâyet merkezi oldu.
Adanın refahı için vergi muafiyeti tanınmış; ahali fakir olduğu için, yıllık bir maktu vergi ile iktifa edilmiştir. Rodos limanına yanaşan gemilerin kereste ihtiyacı sebebiyle, yemyeşil adanın ormanları giderek fakirleşmiştir. Akdeniz ticaretinin zayıflamasıyla adanın parlak günleri sona ermiştir.
İtalyanlar adada
1 Ekim 1911’den itibaren Libya’yı işgale teşebbüs eden İtalyanlar, sahilden ileri pek sokulamadılar. İçeri doğru taarruzları mütemadiyen püskürtüldükçe, harb müzminleşti. Bu da ordunun itibarını ve askerin moralini sarstı.
Bu manevî hezimeti, kolay muvaffakiyetlerle telafi etmek isteyen İtalyanlar, 24 Nisan’dan başlayarak 12 Ada, yani Rodos ve etrafındaki adaları, -bir ada daha ilavesiyle- işgal ediverdiler. Sırasıyla İstanpula (Stampalia), Rodos, Herke (Kharki), Patmos, Leros, Kalimnos, Kerpe (Karpatos), Piskopi, Kaşot (Kasos), İncirli (Nissiros), Lipsos, Simi ve nihayet İstanköy (Kerme) düştü.
12 Ada’da Osmanlı hâkimiyeti 389 sene sürdü. Bu işgalde, yerli Rumlar, İttihatçılardan bezmiş olacaklar ki, 4 asır evvelkinin hilafına, işgalcileri destekledilerse de, buna sonradan çok pişman olacaklardır.
İtalyanlar Libya’ya yardım sevkiyatını önlemek ve Boğazları tehdit etmek gayesini taşıyorlardı. Türk donanması, İtalyanlarla boy ölçüşebilecek hâlde değildi. Birkaç gün sonra Çanakkale Boğazı önlerine gelip Kilitbahir’e sokulmuşlarsa da, Türk bataryalarının ateşi üzerine geri çekilmiştir.
15 Ekim 1912 tarihinde İsviçre’de Lozan yakınındaki Uşi’de imzalanan sulh antlaşması, Osmanlıların Libya’yı; İtalyanların da 12 Ada’yı boşaltmasını hükme bağlıyordu. Buna rağmen Balkan Harbi’ni ve Yunanların adaları işgal edebileceğini bahane eden İtalyanlar, adaları boşaltmadı.
Lozan
Lozan Antlaşması’nda, Türk delegeleri, iyi-kötü hak iddia edebilecek pozisyonda iken, yani ellerinde bu iddiayı destekleyecek hukukî kozlar varken, her nedense Rodos üzerinde fazla münakaşaya girmedi. Siyasi mevadda dair birinci kısmının 15. maddesiyle, Türkiye, adalar üzerindeki haklarından vazgeçti. Yani 12 Ada’da 1912’ye kadar fiilen devam eden Türk hâkimiyeti, Lozan’da resmen sona erdi.
1943’te Mussolini’nin devrilmesinden sonra adaları işgal eden Almanlar, Yahudi nüfusu yok etti. Şehir, bombardımanda çok zarar gördü. Almanlar 1945’te çekilirken, 12 Ada’yı Yunanların eline geçmesin diye Türkiye’ye devretmek istedi. Ancak zamanın hükûmeti buna yanaşmadı.
Bu teklifi kabul için artık ne hukukî bir zemin, ne de kâfi kuvvet vardı. Almanların bu teklifini kabul etmek; başta Rusya olmak üzere müttefiklerin büyük reaksiyonuna sebebiyet verirdi. Adaları işgal eden İngilizler, 1948’de Yunanistan’a harb tazminatı olarak devretti. 12 Ada, Genç Yunanistan’ın en son kazandığı topraktır.
Ok atımı mesafe
Anadolu’ya 19 km mesafedeki Rodos’un mesahası 1412; adalarla beraber 2682 km2’dir. Tabiati ve iklimi pek hoştur. Şimdi adalarda yaşayan 100 bin kişinin 45 bini Rodos şehrindedir. Bunların takriben 4 bini Müslümandır. Mübadele esnasında Yunanistan elinde olmadığı için, 12 Ada’daki Müslüman nüfus göçe mecbur kalmamıştır. Ancak gönüllü olarak çok sayıda Müslüman Anadolu’ya göç etmiştir. İtalyanlar da çok azalmıştır…
Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci – 26.11.2018