Komşumuzu devamlı kahvede görürdüm. Bir defa câmiye geldiğini görmemiştim.
Halbuki kahvenin karşısındaki câmiin müezzini günde beş defa ezan okuyor ve o da kahvede kâğıt oynarken duyuyordu.
Birgün, arkadaşları, çok hasta dediler. Evine ziyaretine gittim. çok zayıflamıştı.
Başında Kur’ân-ı kerîm okuyan büyük oğlu beni görünce;
-İyi ki geldin hocam dedi. Babam çok ağırlaştı. Konuşamıyor fakat arada bir “Sanzotu” diye sayıklıyor.
-Sanzotu da ne imiş?
-Biz de anlamadık hocam.
-Herhalde bir ilâçtır, dedim.
Ben hemen gidip köşedeki eczaneye bakayım.
Eczaneden elim boş döndüm. Eve geldiğimde herkes ağlıyordu.
Büyük çocuk:
-Babam öldü hocam, dedi. Üstelik hep o ilâcı sayıklayarak. Bulabildinizmi bari?
“Artık önemi yok.” diyerek lâfı değiştirdim.
Çünkü eczanede bana gülmüşler ve “Sanzotu” nun iskambil oyunlarında geçen bir kelime olduğunu söylemişlerdi.
Kıssadan Hisse: İnsan; hayatında kalbi ve dili en çok neyle çok meşgul olursa, son nefesinde de onu zikreder…