Şiirlerle Menkibeler: Mehir - kainatingunesi.com

Resûlullah, kızını, Allahın emre ile,
Teklif etti Ali’ye “Dörtyüz akçe” mehr ile.

İşitince Fâtıma, bu mehri pederinden.
Dedi ki: (Bu mehire, hiç râzı değilim ben.)

Hemen Hak teâlâdan, Cibril gelip dedi ki:
(Ey Allahın Resûlü, Rabbimiz buyurdu ki,

Kabûl etmedi ise, Fâtıma bu mehiri,
“Dörtbin akçeye”, çıkarınız mehrini.)

Bu haber Fâtıma’ya iletildi ise de,
Yine râzı olmadı. “Dörtbin akçe” mehre de,

Geldi Cibril dedi ki: (Emrediyor Rabbimiz,
Yine râzı değilse, “Dörtbin altın veriniz.”

Dediler ki: (Fâtıma, râzı değil buna da.)
Geldi Resûlullaha, Cibril bu arada.

Dedi: (Yâ Resûlullah, Rabbimiz emrediyor;
Bizzat gidip sorunuz. Fâtıma ne istiyor?)

Vardı Resûl, yanına temiz kerimesinin,
Buyurdu ki: (Ey kızım, nedir arzû ettiğin?)

Fâtıma hazretleri, dedi ki: (Babacığım,
Ben Rabbil âleminin, Resûlünün kızıyım.

Her bir kızın mehri, olur altın gümüşten,
İsterim farklı olsun, benimki herbirinden.)

Fahri âlem buyurdu: (Ey kızım öyle ise,
Nasıl mehir istersin, murâdın söyle bize!)

Dedi ki: (Babacığım, kıyâmet gününde sen,
Kaç günahkâr mü’mine, şefâ’at edeceksen.

Ben de o mü’minlerin, o gün hanımlarına,
Şefâat etmem için, izin verilsin bana)

Geldi Cibril dedi ki: (Müjde. yâ Resûlullah!
Onun bu arzûsunu, kabul eyledi Allah.)

Fâtıma bu sefer de, dedi ki: (Ey pederim!
Bunun için Rabbimden, bir vesika isterim.)

Cibril aleyhisselâm, arzederek Rabbine,
Tekrar geldi elinde, beyaz bir ipek ile.

Arasında bir kâğıt, üzerinde şu yazı:
(Şefâatçı kıldım ben, mahşerde Fâtıma’yı.

Mahşer günü günahkâr, hanımların hepsine,
Şefâat edecektir, bu hüccettir kendine.)

Fâtıma hazretleri, bu kâğıdı görünce,
Râzı oldu nihayet, bu nikâha böylece.