Süt kardeşlik. Süt ile akrabâ olanlar - kainatingunesi.com

37 — SÜT KARDEŞLİK

(Nikâye) kitâbının fârisî şerhinde buyuruyor ki, memeden süt emmeğe, (Rıdâ’) denir. İkibuçuk yaşından küçük çocuk, yabancı bir veyâ birkaç kadından, birer yudum süt emerse, hanefîde ve mâlikîde, bu kadınlar çocuğun süt annesi olur. Bu kadınların mahrem akrabâları, çocuğa (Mahrem) ya’nî evlenmeleri harâm olurlar. Kadının öz birâderi, çocuğun süt dayısı olur. Bu kadına, bu sütün gelmesine sebeb olan kocası da, süt babası olur. Bu adamın öz birâderi de, süt amcası olur. Fekat radî’ın mahremleri, süt anneye ve zevcine mahrem olmazlar. Şâfi’î ve hanbelîde, doyuncıya kadar, ayrı ayrı beş kerre emmezse, süt çocuğu olmaz. İmâm-ı Ebû Yûsüf ve Muhammed ve Şâfi’î “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”, iki yaşından sonra süt çocukları olmaz buyurdular. İkibuçuk yaşından sonra emen, hanefî mezhebinin söz birliği ile, süt çocuğu olmaz. Bu yaşa gelen çocuğu emzirmek zarûrî olmadığı için, emzirmesi câiz olmaz denildi. Çünki, insan parçasını zarûretsiz kullanmak harâmdır.

[(Dürr-ül-muhtâr)da diyor ki, (Zarûret olmadıkca insanın bir parçasını kullanmak harâmdır. Kullanması harâm olan şeyi ilâc olarak yimek ve içmek de câiz değildir). İbni Âbidîn burasını şöyle açıklıyor: (Kullanılması harâm olan şey, tâhir ya’nî temiz olsun, necs ya’nî pis olsun, ilâc olarak kullanmak harâmdır. Fekat, hastalığa iyi geleceği bilinir ise ve ondan başka ilâc yok ise, kullanılmasına izn verilmişdir. Müctehid olmıyan müslimâna, (Mukallid) denir. Mukallid olanların, müctehidin sözüne göre hareket etmesi vâcibdir. Delîlini bilmese de, müctehide uyması lâzımdır). Mütercim fakîrin anladığına göre, ölüm tehlükesi olduğu ve başka çâre bulunmadığı zemân, kadına ve erkeğe kan vermek câiz olur. Müslimân kanı tercîh edilmelidir. Libya hükûmetinin büyük müftîsi, Şeyh Tâhir-üz-Zâvî, fetvâsında diyor ki, (İslâm dîni, sıhhati korumağı ve bedenin selâmetini emr etmekdedir. Hastaya kan vermek, insânî vazîfedir. Çünki, hayâtı korumak, ba’zan kan verilmesine bağlı olmakdadır. Kan vermek, süt kardeşliğe sebeb olmaz. Nikâhı bozmaz). Bu fetvâ, Libyâda çıkan (Hedy-ül-islâmî) mecmû’asının 1973 Nisan sayısında yazılıdır].

Çocuğun, süt anası ve süt babası ile ve bunların anaları, babaları ve kardeşleri ve çocukları ve her kuşakdan torunları ile evlenmesi, ebedî harâmdır. Bunlarla neseb ile akrabâ olsaydı, yine evlenemezdi. Bu çocuğun çocukları, bunun süt anası veyâ süt babası ile evlenemez. Çocuğun zevcesi, çocuğun süt babası ile ve çocuğun zevci de, çocuğun süt anası ile evlenemez. Aynı kadından emen oğlan ile kız, süt babaları başka olsa ve başka senelerde emmiş olsalar bile, birbiri ile ve birbirlerinin çocukları ve torunları ile evlenemez. (Dürer) kitâbının sâhibi “rahmetullahi teâlâ aleyh” diyor ki, (Öz kardeşinin süt kızı ile evlenmek harâm olduğu gibi, süt kardeşinin öz kızı ile ve süt kardeşinin süt kızı ile de evlenmek harâmdır). Bir adam, kendi annesinden süt emen süt kardeşinin anası veyâ kız kardeşi ile evlenebilir. Fekat, baba bir kardeşinin annesi ile evlenemez. Ya’nî bir kimse, kendi öz kardeşinin yabancı kadından olan süt kardeşi ile evlenebilir. Bunun gibi baba bir birâderinin, ana bir kız kardeşi ile de evlenebilir. Bir adam, süt çocuğunun kız kardeşi ile evlenebilir. Fekat kendi çocuğunun ana bir kardeşi ile evlenemez. Süt babanın diğer zevceleri ile evlenilmez ve süt oğul zevceleri ile evlenilmez. Bu ikisi ile, neseb bakımından da evlenilmez. Süt sebebi ile mahrem olanları şu beyt göstermekdedir:

Süt ana baba akrabâsının hepsi,
süt çocuk evlâdı, zevc veyâ zevcesi.

İhtikan, ya’nî kadın sütü ile lavman yapılmakla süt çocuğu olmaz. Kadın sütü ile pişmiş yemeği yimekle de, süt çocuğu olmaz. Pişmemiş ise, yarıdan çok olunca, süt çocuğu olur. İmâm-ı Şâfi’î “rahmetullahi teâlâ aleyh”, süt yarıdan az olunca da, süt çocuğu olur dedi. Kadının sütü, çocuğun burnuna damlatılırsa, süt çocuğu olur. Ölünün ve dokuz yaşına gelmiş kızın sütü ile de olur.

Süt emmek, mal ikrâr etmek gibi, evlenecek veyâ evli erkeğin söylemesi ve sözünde ısrâr etmesi ile veyâ âdil iki erkeğin ve bir erkekle iki kadının şâhid olmaları ile belli olur. Hâkim karârı ile veyâ anlaşarak ayrılırlar. İki erkek âdil değillerse veyâ iki kadın veyâ bir erkekle bir kadın yâhud yalnız âdil olan süt anne şâhid olmuş ise ve zevc tasdîk ederse, nikâh fâsid olur, ayrılırlar [İbni Nüceym “rahmetullahi teâlâ aleyh”]. Birinci kısm, ellialtıncı maddenin sonuna bakınız!

 

Âlemde doğru dost yokdur,
dedikleri gerçek imiş.
Kulunu saklıyan Hakdır,
dedikleri gerçek imiş.

Bulut âsümâna çıkar,
toprağa rahmetler yağar,
gün doğmadan neler doğar,
dedikleri gerçek imiş.

Eğer insan, eğer melek,
yalvarırım, geçer dilek.
Vefâsızdır çarh-ı felek,
dedikleri gerçek imiş.

Bu dünyâya gelen geçer,
herkes kabre girer nâ-çar.
İnsan, birgün olur, göçer,
dedikleri, gerçek imiş.

Ağlamakdır benim işim,
ağla gözüm şimdengerü!
Irmak ola kanlı yaşın,
çağla gözüm şimdengerü!

Hudâ bize verdi sevdâ,
sevmek oldu, artık gıda.
Ele geçmez bu dünyâda,
gülme gözüm şimdengerü!

Düşün hâlin n’olduğunu,
ömür gülü solduğunu.
Gece gündüz olduğunu,
bilme gözüm şimdengerü!

Aldanma nefsin tadına,
âgûdur sunma balına.
Düşüp onun hayâline,
dalma gözüm şimdengerü!

Sözün olsun, öze uygun,
her ne dersen, Ona ma’lûm.
Bu meydâna düşdü yolun,
dönme gözüm şimdengerü!