Ali ile İbrâhim, adında iki kardeş,
Bir köyde bir arada, geçinip giderlermiş.
Tarlada ekinleri, biçip harman yapmışlar,
Savurup buğdayları ikiye ayırmışlar...
Resûlullah, kızını, Allahın emre ile,
Teklif etti Ali’ye “Dörtyüz akçe” mehr ile.
İşitince Fâtıma, bu mehri pederinden.
Dedi ki: (Bu mehire, hiç râzı değil...
Cibril aleyhisselâm, insan şekli almıştı,
Gelip bir gün Firavun’un kapısını çalmıştı.
Demişti: (Hükümdârım, başımı soktum derde.)
Fir’avn dedi: (Meşgûlüm ş...
Bu zamanın kutbu: Muhammed Bâkî Billâh hazretlerinin bir talebesi şöyle anlatıyor:
Hocam Bâkî Billâh hazretlerini henüz görmeden, kendisini rüyâda görmüştüm bi...
Dedi ki: (Hükümdârım, bana bırak bu işi.
Sihrimin karşısında, tutunamaz o kişi.)
Cümle talebesini takarak arkasına,
Oturdu kendi dahî, bir “Ceylânın postu”...
“Ebû Bekr-i Ebherî”, evliyâ-yı kirâmdan.
Şiddetle kaçınırdı, her günâh ve haramdan.
Öyle tesirliydi ki, her sözü ve sohbeti,
Dinleyen, terk ederdi günâh ve...
"Abdullah-ı Bosnavî", büyük âlim ve velî.
Sözleri, herkes için olurdu fâideli.
Bir gün “Ölüm” hakkında kendisinden sordular.
Cevâbında, onlara şunları buyu...
"Muhibbullah Mankpûrî", âlim ve velî bir zât.
Bir gün, genç bir mü'mine şöyle etti nasîhat:
(Bu “Dünyâ”da ne kadar kalacaksan sen eğer,
Buna, o kadar çalış...
"Abdülganî Efendi", o Resûl'ün neslinden.
İstifâde ederdi insanlar kendisinden.
O birgün buyurdu ki: (Mânâsını Kur’ânın,
Yalnız "Peygamberimiz" anlamıştır ...
"Yûsüf Ziyâ Bosnavî", evliyâ bir zât idi.
İşi hep insanlara öğüt nasîhat idi.
Bir gün, sevdiklerine buyurdu ki: (Mü’minler,
Birbirlerine saygı ve hürmet gö...