YEDİNCİ BÖLÜM ÇALIŞMA HAYATI BİLGİLERİ HELAL KAZANMAK İBADETTİR - kainatingunesi.com

YEDİNCİ BÖLÜM

   ÇALIŞMA  HAYATI  BİLGİLERİ

 

 HELAL KAZANMAK İBADETTİR

Bütün ibadetlerin kabul olması; helal lokmaya bağlıdır. İbadetler on kısımdır. Dokuz kısmı helal kazanmaktır. Bir kısmı da bildiğimiz bütün ibadetlerdir. O halde helal kazanmaya çalışmalıdır. Hadis-i şeriflerde,(Allahü teala güzeldir. Yalnız güzel yapılan ibadetleri kabul eder. [Cenab-ı Hakk, ‘Helal yiyiniz ve salih, iyi işler yapınız! buyurmaktadır]’                     ve (Uzak yoldan gelmiş, saçısakalı dağılmış, yüzü gözü toz içinde bir kimse, ellerini uzatıp dua ediyor. ‘Ya Rabbi!’ diye yalvarıyor. Halbuki yediği haram, içtiği haram, gıdası hep haram. Bunun duası nasıl kabul olur?) buyurmaktadır.Yani haram yiyenin duası kabul olmaz. İşte haramı, helalı bilmeyen, bunları birbirinden ayıramayan, haramdan kurtulamaz, ibadetleri boşuna gider. Hadis-i şeriflerde buyruldu ki: “Helal kazanmak her Müslümana farzdır.” “İlim öğrenmek her Müslümana farzdır.”

Bazı âlimler, bu ikinci hadis-i şerifteki ilimden murat “Helal ve haram ilmidir” demişlerdir. Helal kazanmak için, helalı ve haramı öğrenmek lazımdır.

             İmam-ı Âzam Ebu Hanife hazretlerine, birisi gelerek: “Vakitlerimi ibadetle geçirmek istiyorum. Bana bir şey yaz da hep onu yapayım” dedi. İmam-ı Azam hazretleri, birkaç gün içinde alış-veriş bilgilerini yazıp o adama verince, “Bu bilgiler tüccarlara lazım olur. Ben evimde oturup ibadetle meşgul olacağım” dedi. İmam-ı Azam cevabında, “Yiyecek ve giyecek lazım olmayan kimse var mı? Dinin alış-veriş kısmını bilmeyen, haram lokmadan kurtulamaz ve ibadetlerin sevabını bulamaz. Zahmetleri boşa gider ve azaba yakalanır ve çok pişman olur” buyurdu.

İbrahim Edhem hazretlerine, “Falanca yerde bir genç var. Gece gündüz ibadet ediyor. Vecde gelip kendinden geçiyor” dediler. Gencin yanına gidip üç gün misafir kaldı. Dikkat etti, söylediklerinden daha çok şeyler gördü. Kendinin soğuk, halsiz, habersiz; gencin ise, böyle uykusuz ve gayretli haline şaşıp kaldı. Gençteki bu hallerin şeytandan olup olmadığını anlamak istiyordu. Yediğine dikkat etti; lokması helalden değildi. “Allahü ekber, bu halleri hep şeytandandır” dedi. Genci evine davet etti. Kendi yemeğinden yedirince; gencin hali değişip o aşkı, o arzusu, o gayreti kalmadı. Genç, İbrahim Edhem hazretlerine “Bana ne oldu?” diye sordu. “Yediğin helalden değildi. Yemek yerken şeytan da midene giriyordu. O haller şeytandan oluyordu. Helal yiyince şeytan giremedi. Asıl doğru halin meydana çıktı” buyurdu.

Haram yemek; kalbi karartır, hasta eder. Ebu Süleyman-ı Darani hazretleri “Helalden bir lokma az yemeği, akşamdan sabaha kadar namaz kılmaktan daha çok severim. Çünkü mide dolu olunca kalbe gaflet basar. İnsan Rabbini unutur” buyurdu. Helalin fazlası böyle yaparsa, mideyi haram ile dolduranların hali acaba nasıl olur? Sehl bin Abdüllah-i Tüstüri hazretleri buyuruyor ki: “Yolumuzun esası üç şeydir: Helal yemek, ahlak ve amelde Sevgili Peygamberimize tabi olmak, her işi yalnız Allah rızası için yapmaktır.”

Bu dünya, ahiret yolcularının bir konak yerdir. İnsana burada yiyecek ve giyecek lazımdır. Bunlar ise çalışmadan ele geçmez. Hem ahiret için hazırlanmalı, hem de dünya ihtiyaçlarını kazanmalıdır. Fakat bunları da ahiret yolculuğunda lazım olduğunu düşünerek kazanmalıdır. Kendinin ve çoluk çocuğunun ihtiyaçlarını helalden kazanmak, birçok ibadetlerden daha sevaptır. Resulullah efendimiz bir sabah, eshabı ile konuşurken, güçlü kuvvetli bir genç, erkenden dükkânına doğru gitti. Bazıları “Böyle erkenden dünyalık kazanmaya gideceğine, buraya gelip birkaç şey öğrenseydi iyi olurdu” deyince, Resulullah efendimiz “Öyle söylemeyiniz! Eğer kimseye muhtaç olmamak ve ana-baba, çoluk çocuğunu da muhtaç etmemek için gidiyorsa, her adımı ibadettir. Eğer herkese övünmek, keyif sürmek niyetinde ise, şeytanla beraberdir” buyurdu.

                 Hazret-i Ebu Bekir “radıyallahü anh”, hizmetçisinin getirdiği sütü içti. Sonra helalden olmadığını anlayınca, parmağını boğazına sokarak kay etti (kustu). O kadar zahmetle çıkardı ki; ölüyor sandılar. Sonra “Ya Rabbi! Elimden geleni yaptım. Midemde ve damarlarımda kalan zerrelerden sana sığınırım” diye yalvardı.

Hazret-i Ömer “radıyallahü anh” da, Beytül-mala, yani devlete ait zekât develerinin sütünden, kendisine yanlışlıkla verilip içtiği zaman böyle yapmıştı.

Abdullah bin Ömer “radıyallahü anhüma” buyuruyor ki: “Beliniz bükülünceye kadar namaz kılsanız ve kıl gibi oluncaya kadar oruç tutsanız, haramlardan kaçınmadıkça kabul edilmez, faydası olmaz.”

             Yahya bin Muaz “rahmetullahi aleyh”, “Allahü tealaya itaat etmek, bir hazineye benzer. Bu hazinenin anahtarı dua, anahtarın dişleri de helal lokmadır.”

Binada temel ne ise, dinde de lokma odur. Temel sağlam olunca üzerindeki binalar da sağlam olur. Dini ayakta tutan da helal lokmadır. Temel çürük olunca bina çöktüğü gibi, lokma haramdan olduğu zaman din de çöker.

İbrahim bin Edhem hazretleri buyurdu ki: “Yüksek derecelere kavuşanlar, ancak midelerine girenleri kontrol etmekle kemâle ermişlerdir.”

            Sehl bin Abdullah Tüstüri hazretleri buyurdu ki: “Hakiki imana kavuşmak için dört şey lazımdır: Bütün farzları edeple yapmak, helal yemek, görünen ve görünmeyen bütün haramlardan sakınmak ve bu üçüne ölünceye kadar devam etmeye sabretmek.” Ve yine buyurdu ki: “Haram yiyenlerin yedi azası, istese de istemese de günah işler. Helal yiyenlerin azası, ibadet eder. Hayır işlemesi kolay ve tatlı gelir.”

Hadis-i şeriflerde buyruldu ki:

           (Bir kimse, haram karıştırmadan kırk gün helal yerse; Allahü teala, onun kalbini nur ile doldurur. Kalbine, nehirler gibi hikmet akıtır. Dünyaya düşkün olmayı kalbinden giderir.)

           (Duanızın kabul olması için helal lokma yiyiniz!)

           (Çok kimse vardır ki, yedikleri ve giydikleri haramdır. Sonra ellerini kaldırıp dua ederler. Böyle dua nasıl kabul olunur?)

           (Haram yiyenlerin farzları ve sünnetleri kabul olmaz.)

          (Haram ile beslenen vücudun, ateşte yanması daha iyidir.)

           (Helal kazanmak için yorulup evine dönen kimse, günahsız olarak yatar. Allahü tealanın sevdiği kimse olarak kalkar.)

           (Bazı günahlar vardır ki, onlara ancak helal kazanmak için çekilen üzüntü ve yorgunluklar kefaret olur.)

          (Helale, harama dikkat ederek çalışıp kazanan kimseyi, Allahü teala çok sever.)

           (Beş vakit namazı kıldıktan sonra, çalışıp helal kazanmak, her Müslümana farzdır.)

          (Bir Müslüman helal kazanıp kimseye muhtaç olmazsa ve komşularına, akrabasına yardım ederse, kıyamet günü, (ayın on dördü gibi) parlak ve nurlu olur.)

         (Helal kazanmak için sıkıntı çekenlere cennet vacip olur.)

         (Mide, bedenin havuzudur. Bütün damarlar oradan geçer. Mide sağlam olursa, damarlar da sıhhatli olur. Mide çürük olursa, damarlar da çürük olur.)

 

Hasan-ı Basri hazretlerinin ziyaretine, Salih zatlardan biri gelip dedi ki:

-Üstadım! Bilirsiniz ki; haram şüphesi karışık şeyleri yemek, kalbi karartır. Kırk gün helal lokma yiyenin kalbi nurlanır. Haram şüphesi bulunmayan bir miktar yiyecek istemeye geldim.

-Haram şüphesi karışmamış yiyecek bulmak güçtür. Şurada bir çiftçi var. İbadetlerini aksatmadan, alnının teri ile kazanır. Haramlardan, şüphelilerden çok sakınır. Aradığınız yiyeceği ancak onda bulabilirsiniz.

Salih zat, tarif edilen çiftçiyi, tarlasında çalışırken bulup dedi ki:

-Hasan-ı Basri hazretlerine gittim. Haram şüphesi bulunmayan bir miktar yiyecek istedim. O da beni sana gönderdi.

-Aradığınız gibi yiyeceğin bizde de kalmadığını zannediyorum. Çünkü bir gün öküzlerim tarlada dinlenirken, komşunun tarlasına girdiler. Ayaklarına, komşunun tarlasının toprağı bulaşmış, o toprağı tarlama karıştırdılar. Bunun için kazancımın şüpheden tamamen uzak olduğunu söyleyemem.

Hadis-i şerifte (Helal ve haram meydandadır. Şüpheliler, ikisi arasındadır) buyruldu. O halde şüphelilerden uzak durmak lazımdır. Yine hadis-i şerifte, (Bir kimse, tehlikeli olan şeyin korkusundan dolayı, tehlikesiz şeyden sakınmadıkça, müttekî olamaz) buyruldu. Onun için Hazret-i Ömer “Bizler harama düşmek korkusu ile, helallerin onda dokuzundan kaçındık” buyurdu.

Helal lokma isteyen şu beş şeye dikkat etmelidir:

  1. Rızık peşinde koşarken, Allah’ın farz kıldığı ibadetlerin hiçbirini terk etmemeli, hiçbirini noksan yapmamalıdır.
  2. Kazanç için hiç kimseyi üzmemelidir.
  3. Çalışmak ile, kendisinin ve aile efradının iffetini korumaya niyet etmelidir.
  4. Çalışırken kendini haddinden fazla yormamalıdır.
  5. Çalışmayı rızık için bir sebep bilmelidir. Fakat rızkı çalışmaktan bilmemeli, Allahü tealanın bir ihsanı olarak görmelidir.