YEMÎN ve YEMÎN KEFFÂRETİ - kainatingunesi.com

Yemin Nedir?

Yemîn, kuvvet demekdir. Sözün, niyyetin, işi yapmak veyâ yapmamak arzûsunun kuvvetli olduğunu gösterir. Yemîn yerine, kasem kelimesi de kullanılır. Yemîn üç dürlü olur:

1- (Gamûs) [günâha ve Cehenneme sokucu] yemindir. Geçmişdeki birşey için, bile bile yalan söyliyerek, yemîn etmekdir. Büyük günâhdır. Pişman olunca tevbe, istiğfar edilir. Keffâret verilmez.

2- (Mün’akıde) yemindir. İlerde yapacağım veyâ yapmıyacağım diyerek yalan yere yemindir.  Bu da üç dürlü olur. Üçünde de, yemîni bozunca, keffaret vermek lâzımdır. Yemîn bozmadan önce, keffâret verilmez:

  1. A) Zemân bildirilmez. Ahmedi döğeceğim diye yemîn edince, ikisi de sağ kaldıkça döğmezse, yemîn bozulmaz. Biri ölünce bozulur. Çünki, yapacağım diye yemîn edince, o işi yapması ölünciye kadar vâcib olmaz. Döğmiyeceğim diye yemîn edince, ölünciye kadar döğmezse, sonsuz olarak bozulmaz. Bir kerre döğerse, bozulur. Keffâret verir ve yemîn biter. İkinci döğerse, bir daha keffaret vermez.
  2. B) Zemân bildirilendir. Zemânı gelmeden bozarsa, keffaret lâzım olur. Zemânı gelmeden önce ölürse, yemîn bozulmaz.
  3. C) Şarta bağlanan yemindir. Yemîn etdiği şeyin yapılıp yapılmamasını, kendinin veyâ

başkasının birşeyi yapıp yapmamasına bağlamakdır. Kendisi veyâ karşısındaki, birşeyi yapmağa hâzırlanırken, bunun yapılmaması için (Eğer bunu yaparsan. . . ), veyâ oturan ikinci bir kimseye birşey yapdırmak için (Eğer bunu yapmazsan. . . ) dedikden sonra başka birşeye yemin etmekdir.

3- Lagv [boş yere] yemindir. Geçmiş birşey için zan ile, yanlış yemîn etmekdir. Bunda, günâh da, keffâret de yokdur.

Üç yeminde de, unutarak, zorlanarak yemîn etmek veyâ yemini bozmak, bunları bilerek, istiyerek yapmak gibidir.

Mün’akıde yemînin sahîh olması için, yemîni yerine getirebilmek, aklen veyâ fi’len mümkin olmalıdır. Zemân bildirmiş ise, zemânın sonuna kadar mümkin olmalıdır. Çünki, yemîni yerine getirmek, zemânın sonunda vâcib olur. Mümkin olmıyan bir şeye yemîn etmek günâhdır. Vallahi hakkını yarın sabah vereceğim deyince, sabah olmadan, ikisinden biri ölürse, yemîn sahîh olmaz. Çünki, vaktin sonunda, yemîni yerine getirmek mümkin değildir. Bu küpün suyunu bugün içeceğim diye yemîn edince, küpde su yok ise veyâ var iken, gün bitmeden döküldü ise, yemîn sahîh olmaz.

Zemân bildirmedi ise, küpde su yok ise, yemîn yine sahîh olmaz ise de, su var iken, yeminden sonra döküldü ise, yemîn sahîh” olur ve içmediği için, bozulmuş olup, keffâret lâzım olur. Çünki zemân bildirilmiyen yemîni yerine getirmek öleceği zemân vâcib olur ise de, öleceği zemân yapmak ve yapamayınca keffâret veyâ vasıyyet etmek meşakkat olduğundan, imkân bulunca yapmak vâcib olur. Semâya çıkacağım veyâ şu taşı altın yapacağım diye yemîn edince, yapmadığı için, hânis olup, yâ’ni yeminini bozup keffâret verir. Çünki fen bunu yapamıyor ise de, aklen olmıyacak şey değildir. [Seâdet-i Ebediyye /334]

Yemin Olan Sözler

(Mültekâ) ve (Dürr-ül-muhtâr) kitâbında diyor ki, Allahü teâlâ ismleri ile, küfre sebeb olan birşeyi şarta bağlamakla ve talâkı, boşamağı şart etmekle [şart olsun demekle] yemîn edilir.

Allahü teâlânın isminin başında (bi, tâ, ve) harflerinden biri söylenip, ismin sonu esre okunursa, meselâ billahi veyâ tallahi yahut vallahi denirse yemîn olur. Yemîn, yalnız Allahü teâlânın ismleri ile olur. Başka şeylerle müslimân yemîni olmaz. Allahü teâlânın, yemîn etmek âdet hâlini alan ba’zı sıfatları ile de yemîn caizdir. Allahü teâlânın kudreti veyâ azameti, rahmeti için demek gibi.

Kur’ân-ı kerîm, Peygamber “salevâtullahi aleyhim ecma’în”, Kâ’be için diyerek yemîn olmaz. Namusum üzerine söz veriyorum, şerefim üzerine doğru söylüyorum demek, yemîn değildir.

Cânın için, başın için gibi yemîn etmek harâmdır.

Allah için yemîn ediyorum demek, yemîn olur. Allaha ahd ediyorum, Allaha mîsâk ediyorum, yemîn olur. Kasem ediyorum, yemîn ediyorum veyâ . . . ederim demek yemîn olur. Ahdim olsun, nezrim olsun, yemînim olsun demek yemîn olur.

Eğer bunu yaparsan kâfirsin veyâ yehûdîsin yâhud hıristiyansın veyâ Allahsızsın gibi küfre sebeb olan bir şey demek veyâ bunları . . . olacaksın veyâ . . . ol diye söylemek, hepsi yemîn olur. Karşısındaki kimse o işî yapınca, yemîn bozulur. Bunları yemîn niyyeti ile söyledi ise, yemîn eden keffâret verir. Eğer, onun kâfir olmasını istiyerek söyledi ise, yemîn eden kâfir olur. Çünki, küfre razı olan kâfir olur. Müslimâna kâfir diyen, kasd etmese de, kâfir olur. Kendisine kâfir diyene, (Efendim, buyur!) gibi cevâb veren kâfir olur. Cevâb vermemeli veyâ red etmelidir.

Bu odaya girersem, herşey bana harâm olsun demek, yimesi, içmesi her dinde halâl olan ekmek, su gibi şeyler harâm olsun demek olup küfrdür. Küfre sebeb olan şeyleri, yemîn niyyeti ile söylerse, kâfir olmaz, yemîn etmiş olur.

Eğer bunu yaparsan, Allahın gadabı veyâ la’neti sana olsun. Yâhud, zina etmiş ol, hırsız ol, şerâb içmiş ol, faiz yimiş ol demek yemîn değildir, çünki, bu sözlerle yemîn etmek, müslimânların âdeti değildir.

Üzerime hak olsun demek yemîn olmaz. Allah hakkı için demek yemîn olur. (Allaha and içiyorum) demek yemîn olur.

İbni Abidîn buyuruyor ki, yanından geçerken, kalkmak istiyene, (Allah aşkına) veyâ (Allah için) kalkma dese, o da dinlemeyip kalksa, söyleyene birşey lâzım gelmez. Fekat, ötekinin Allahü teâlanın ismine saygı göstermesi, and verilen işi yapmaması lâzımdır,

Bir işin yapılmasına veyâ yapılmamasına devâm edilmemesi için and veren, yemîn etmiş olmaz. Bir işe başlamak için and verirse, yemîn olur. Öteki yapmazsa, and verenin keffâret vermesi lâzım olur. Karımın boş olmasına yemîn ederim demek, yemîn olmaz.

Kendi malını harâm ederek yemîn etse, harâm olmaz. Meselâ, şu elbisem harâm olsun ki. . . dese, sözünü bozarsa, elbisesi harâm olmaz. Fekat, o elbiseyi kullanınca keffâret vermesi lâzım olur. Her halâl, üzerime harâm olsun derse, yemini bozunca, yinen ve içilen şeyleri harâm etmiş olduğu gibi, niyyet etmemiş ise dahî, evli ise karısı bir kerre boşanmış olur. Ayrıca, keffâret vermesi lâzım olmaz. Üç kerre boşanmağı niyyet etmiş ise, üç kerre boş olur. Bu işi yaparsam zevcem boş olsun, zevcem bana harâm olsun demek de böyledir. Herşey harâm olsun diyen kimse evli değilse, yemîn etmiş olur. Yeminini bozdukdan sonra, malından yir içerse keffâret lâzım olur.

Yemîn ederken inşâallah derse, yemîn olmaz.

Mushaf hakkı için demek veyâ Mushafa elini koymak yâhud Mushafı gösterip bunun hakkı için demek, yemîn olur. Çünki, böyle yemîn âdet olmuşdur.

Harâm işlemek, ibâdet yapmamak için yemîn eden, bozar. Sonra keffâret verir.

Yemin Keffâreti Nasıl Olur?

1- Yemîn keffâreti için, bir köle âzâd eder. Yâhud, zekât alması caiz olan, erkek veyâ kadın on fakîre, bütün bedeni örtecek kadar, bir kat çamaşır verir veyâ aç olan on fakiri bir gün sabah ve akşam olmak üzere iki def’a doyurur. Bir günün ikinci def’asında yâ’ni akşamleyin, başkalarını doyurması caiz olmaz. Bir fakîre, on gün, birer takım çamaşır vermek veyâ hergün iki def’a yâhud yirmi gün birer def’a doyurmak da olur.

2- On fakîre bir kerre veyâ bir fakîre on gün, hergün bir kerre yarım sâ’ (ihtiyat olarak 1750 gram) buğday veyâ un veyâ ekmek yâhud bu değerde [kumaş, havlu, mendil, çorab, et, pirinç, çamaşır, terlik, ilâç veyâ din, fen, ahlâk kitabı gibi] başka mal, altın, gümüş para temlik etmek, ya’nî vermek de olur.

3- Bir fakîre on günlüğü, bir günde verirse, hepsi bir günlük olur. Doyurmak ve mal vermek için, başkasını vekil etmek, sonra buna ödemek caizdir.

4- Bu üçünden birini yapamıyan fakir, üç gün ardarda oruç tutar. Bu oruçlara, gece niyyet edilir. Kadın üç günü temâmlamadan hayz başlarsa, oruca devam etmez. Hayz bitdikden sonra, yeniden üç gün tutar. Ramezân orucunun keffâreti böyle değildir.

5- Hînsden, ya’nî yemîni bozmadan önce keffâret sahîh olmaz.

6- Yemîn keffâretini gecikdirmek günâhdır.

7- (Dâmâd)da diyor ki: Çeşidli yeminlerin keffâretleri ayrı yapılır.

8- (Vallahi verrahmâni verrahîmi şu işi yapmam) dese, üç yemîn olur. O işi yaparsa, üç keffâret lâzım olur, İbâha, ya’nî doyuracak yiyeceği alması için, fakîre fülûs [kâğıd para] vermenin caiz olduğu (Hindiyye)de ve (Bedâyı)da yazılıdır. Keffâret yaparken niyyet etmek lâzımdır.

9- Birkaç yemîni bozarsa, hepsi için ayrı ayrı keffâret yapması lâzımdır. Keffâretler, zekât gibi, mâlî bir ibâdettir. Malını fakirlere bir vekîl vâsıtası ile vermesi caiz olur. Fekat, kendisinin, malı ayırırken veyâ fakîre verilinceye kadar niyyet etmesi lâzımdır

Yemin Etmenin Zararları

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Tüccarın, pazarcıların çoğu facirdir!) Sebebini sorduklarında, (Alış verişleri halâl olmaz. Çünki, çok yemin ederek günâha girerler ve yalan söylerler) buyurdu. Bir hadîs-i şerifde, (Yalan yere yemîn ederek, birinin malını alan kimse, kıyamet günü, Allahü teâlâyı gadablı görecekdir).

(Tarîkat-ı Muhammediyye)de diyor ki: (Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Yalan yere yemîn, büyük günâhdır) buyurdu. Bir hadîs-i şerîfde de, (Yalan yemîn ederek bir müslimânın hakkını alan kimsenin gideceği yer, Cehennemdir) buyurdu.

Doğru olarak çok yemîn etmek, Allahü teâlânın ismine ve yemîne kıymet vermemek olur.

Bunlara kıymet vermiyerek yemîn etmek çok çirkindir. Şarkılarda, temsillerde, eğlencelerde yemîn etmek böyledir.

(Tefsîr-i Mugnî)de diyor ki: (Büyüklerden biri şeytâna dedi ki, senin gibi mel’ûn olmak istiyorum, ne yapayım? İblîs sevinip, benim gibi olmak istersen, nemâza ehemmiyyet verme ve doğru, yalan, herşeye yemîn et, ya’nî çok yemîn et! dedi. O kimse de, hiçbir nemazı bırakmıyacağım ve artık yemîn etmiyeceğim, dedi). [Seadet-i Ebediyve / 211]

(İbda) kitabı, dörtyüzyedinci sahîfede diyor ki, (Hadîs-i şerîfde, (Babam hakkı için diyerek yemîn etmeyiniz! Yemîn, Allah ismi ile olur) buyuruldu. Ebû Dâvüddaki hadîs-i şerifde, (Emânet, ya’nî namus için yemîn eden, bizden değildir) buyuruldu (Allahdan başka bir ism ile yemîn eden kâfir olur) hadîs-i şerifini Tirmizî “rahmetullahi teâlâ aleyh” bildiriyor. Babanın başı için, canın, başın için, Kâ’be için, nâmus için, falan Velînin toprağı için gibi yemîn etmeler yaygın hâl almışdır).

(Hadîka)da dil âfetlerinde diyor ki, (And vererek, meselâ (Allah aşkına) diyerek bir kimseden dünyalık şey istemek caiz değildir. Hadîs-i şerifde, bunların mel’ûn oldukları bildirildi). (Hadîka)da diyor ki, bir müslimân, (Allah hakkı için şunu yap) derse, bunu yapmak lâzım olmaz, ya’nî yapmamak günâh olmaz ise de, tâ’at yâ’ni, Allahü teâlânın beğendiği hattâ mubah olan şeyleri yapmak iyi olur. Peygamber hakkı için yâhud ölü veyâ diri bir Velî hakkı için duâ etmek harâmdır. [Seadet-i Ebediyye / 334-338]