AVRET MAHALLİ VE KADINLARIN ÖRTÜNMELERİ - kainatingunesi.com

AVRET MAHALLİ VE KADINLARIN ÖRTÜNMELERİ

(Eşi’at-ül-leme’ât) kitabında, Nikâh kısmı başında diyor ki:

1 – Ebû Hüreyre haber veriyor. Resûlullahın yanına biri geldi. (Ensârdan bir kız ile evlenmek istiyorum) dedi. (Kızı [bir kere] gör! Çünkü, Ensâr kabîlesinin gözlerinde birşey vardır) buyurdu. Bu hadis-i şerif, (Müslim) kitabında yazılıdır. Evlenilecek kızı önceden bir kere görmek sünnettir.

2 – Abdüllah ibni Mes’ûd haber veriyor. Resûlullah buyurdu ki, (Kadınlar görüştükleri kadınların güzelliklerini, iyiliklerini, zevclerine anlatmasınlar. Zevcleri, o kadınları görmüş gibi olurlar.) Bu hadis-i şerif, (Buhârî)de ve (Müslim)de yazılıdır.

3 – Ebû Sa’îd-i Hudrî haber veriyor. Resûlullah buyurdu ki, (Erkek erkeğin ve kadın kadının avret yerlerine bakmasın!) Görülüyor ki, erkeklerin kadınlara ve kadınların erkeklerin avret yerlerine bakmaları haram olduğu gibi, erkeklerin erkeğin avret yerine ve kadınların kadının avret yerine bakmaları da haramdır. Erkeğin erkek için ve kadın için avret mahalli, diz ile göbek arasıdır. Kadının kadın için avret mahalli de böyledir. Kadının yabancı erkek için avret mahalli ise, ellerinden ve yüzünden başka bütün bedenidir. Bunun için, kadınlara avret denir. Müslüman olsun, kâfir olsun, yabancı kadının yüzlerine şehvet ile bakmak, avret yerine ise, şehvetsiz de bakmak haramdır.

4 – Câbir bin Abdüllah haber veriyor. Resûlullah buyurdu ki, (Yabancı kadının evinde gecelemeyiniz!)

5 – Akabe bin Âmir haber veriyor. Resûlullah buyurdu ki, (Yabancı kadın ile bir odada yalnız kalmayınız! Kadın zevcinin birâderi veya bunun oğlu ile yalnız kalırsa, ölüme kadar sürüklenir.) Yâni fitnelere sebep olur. Bundan pek çok sakınmalıdır. Bu hadis-i şerif, (Buhârî)de ve (Müslim)de yazılıdır.

6 – Abdüllah ibni Mes’ûd haber veriyor. Resûlullah buyurdu ki, (Kadının bedeni avrettir.) Yâni örtülmesi lâzımdır. (Kadın sokağa çıkınca şeytan hep ona bakar.) (Yâni, erkekleri aldatmak, onları günaha sokmak için onu tuzak yapar.)

7 – Büreyde haber veriyor. Resûlullah Hz. Aliye dedi ki, (Yâ Ali! Bir kadını görürsen, yüzünü ondan ayır. Ona tekrar bakma! Ansızın görmek, günah olmaz ise de, tekrar bakmak günah olur.) Ebû Dâvüd ve Dârimî bildirdiler.

8 – Ali haber veriyor. Resûlullah buyurdu ki, (Yâ Ali! Uyluğunu açma ve ölü veya diri, hiç kimsenin uyluk yerine bakma!). Bu hadis-i şerifi, Ebû Dâvüd ve İbni Mâce haber verdiler. Bundan anlaşılıyor ki, ölünün avret yerine bakmak, dirininkine bakmak gibidir.

9 – Abdüllah ibni Ömer haber veriyor. Resûlullah buyurdu ki, (Avret yerinizi açmayınız! [Yâni, yalnız iken de açmayınız.] Çünkü, yanınızdan hiç ayrılmayan kimseler vardır. Onlardan utanınız ve onlara saygılı olunuz!) Bunlar, Hafaza denilen meleklerdir ki, insanı cinnin zararından korurlar ve insandan yalnız halâda ve cimâ’da ayrılırlar.

10 – Ümm-i Seleme diyor ki, Meymûne ile birlikte Resûlullahın yanında idik. İbn-i Ümm-i Mektûm izin isteyip içeri girdi. Resûlullah bunu görünce bize, (Perde arkasına çekiliniz!) buyurdu. (O âmâ değil midir? Bizi görmez) dedim. (Sizde mi körsünüz? Onu görmez misiniz?) buyurdu. Yâni, o kör ise de, siz kör değilsiniz ya, buyurdu. Bu hadis-i şerifi, imam-ı Ahmed ve Tirmüzî ve Ebû Dâvüd bildirdiler. Bu hadis-i şerife göre, erkeğin yabancı kadına bakması haram olduğu gibi, kadının da yabancı erkeğe bakması câiz değildir. Mezhep imamlarımız, diğer hadis-i şerifleri de düşünerek, kadının yabancı erkeklerin başlarına, saçlarına bakmaması gücdür. Yapması güç olan emirler (Azîmet) olur. Erkeğin kadın için avret yeri, diz ile göbek arasıdır. Buraya bakmamak kolaydır. Kolay olan emirlere (Ruhsat)dır, dediler.

[Görülüyor ki, Ezvâc-ı tâhirât ve Eshâb-ı kirâm azîmet ile amel ederler, ruhsatlardan da sakınırlardı. İslâmiyeti içerden yıkmaya çalışan ingilizlerin ve (Zındık)ların, (Peygamber zamanında kadınlar örtünmezlerdi. Şimdi gördüğümüz kadınların umacı gibi örtünmeleri, o zaman yoktu. Hz. Âişe başı açık gezerdi. Şimdiki örtünmeyi sonradan yobazlar, fıkhcılar uydurdu) gibi sözleri çirkin iftirâdır. Evet, önceleri, örtünmek emredilmemişti. Fakat, hicretin üçüncü ve beşinci senelerinde kadınların örtünmeleri emrolundu. Baban-zade Ahmed Na’îm beg, hicâb âyetlerinin üç defada nâzil olduğunu (Tecrîd-i sarîh tercümesi) 118. sayfasında yazmaktadır.

11 – Tâbiînin büyüklerinden Behz bin Hakim, babasından ve dedesinden haber veriyor. Resûlullah buyurdu ki, (Avret yerlerini ört! Zevcenden ve câriyenden başkasına gösterme! Yalnız iken de, Allahü teâlâdan hayâ ediniz!) Bu hadis-i şerifi Tirmüzî, Ebû Dâvüd ve İbni Mâce bildirdiler. Câriyeye (Mülk-i yemin) denir ki, sağ elin mülkü demektir. Çünkü satın alırken, sağ el ile mu’âyene edilir ve sağ el ile parası ödenir.

12 – Ömer-ül-Fârûk haber veriyor. Resûlullah buyurdu ki, (Bir erkek, yabancı bir kadın ile halvet ederse, üçüncüleri şeytan olur.) Bu hadis-i şerifi Tirmüzî bildirdi. [Yabancı bir veya çok kadınla (Halvet) etmek, yâni kapalı bir yerde yalnız kalmak haramdır. İbni Âbidîn imamlığı anlatırken diyor ki, (Başka bir erkek daha varsa veya zîrahm mahremi bir kadın da varsa halvet olmaz.)]

13-Câbir bin Abdüllah haber veriyor. Resûlullah buyurdu ki, (Zevci uzakta olan kadınların yanlarına gitmeyiniz!Çünkü şeytan, kan gibi damarlarınızda dolaşır.) Sizin de dolaşır mı dediklerinde, (Benim de dolaşır. Fakat Allahü teâlâ, ona karşı, bana yardım etti. Onu müslüman yaptı. Bana teslim oldu) buyurdu. Bu hadis-i şerifi Tirmüzî bildirdi.

14 -Ümm-i Seleme diyor ki, Resûlullah yanımda idi. Kardeşim Abdüllah bin ebî Ümeyyenin kölesi de odada idi. Bu köle muhannes idi. Resûlullah, bu muhannesi görünce ve sesini işitince, (Bunun gibileri evinize almayınız!) buyurdu. Bu hadis-i şerif, (Buhârî)de ve (Müslim)de yazılıdır. (Muhannes), ahlâkını, hareketlerini, sözlerini ve şeklini kadınlara benzeten kimse demektir. Böyle yapanlar mel’ûndur. Bunlar için, hadis-i şerifte, (Kendilerini kadınlara benzeten erkeklere ve erkeklere benzeten kadınlara, Allah lânet eylesin!) buyuruldu. Zarûret olmadan erkekler gibi giyinen ve onlar gibi traş olan ve erkeklere mahsûs işleri yapan kadınlar ve kadın gibi saçlarını uzatan ve süslenen erkekler, bu hadis-i şerife dahil olmaktadırlar.

15 – Misver bin Mahreme hicretin ikinci senesinde tevellüd etti. Abdürrahmân bin Avfın hemşirezâdesidir. Diyor ki, büyük bir taş götürüyordum. Yolda, elbisem aşağı düştü. Yukarı kaldıramadım. Resûlullah beni bu hâlde gördü. (Elbiseni yukarı kaldır! Çıplak olarak sokağa çıkmayınız!) buyurdu. Bu hadis-i şerifi (Müslim) bildirmektedir. Bu hadis-i şerif, sokaklarda, plajlarda ve spor sâhalarında, erkeklerin de, kızların da, açık bulunmalarını yasak etmektedir.

16 – Ebû Ümâme haber veriyor: Resûlullah buyurdu ki, (Bir kızın güzelliğini gören kimse, gözünü ondan hemen ayırırsa, Allahü teâlâ, ona yeni bir ibâdet sevabı ihsân eder ki, bu ibâdetin lezzetini hemen duyar.) Bu hadis-i şerifi, imam-ı Ahmed bin Hanbel bildirdi.

17 – Hasen-i Basrî, mürsel olarak haber veriyor. Resûlullah buyurdu ki, (Avret yerlerini açana ve başkasının avret mahalline bakana, Allah lânet eylesin!). Bu hadis-i şerif, imam-ı Beyhekînin (Şu’abül’îmân) kitabında yazılıdır.

18 – Abdüllah ibni Ömer haber veriyor. Resûlullah buyurdu ki, (Kendini bir kavme benzeten, onlardan olur!). Bu hadis-i şerifi, imam-ı Ahmed ve Ebû Dâvüd bildirdiler. Demek ki, ahlâkını, işlerini veya elbisesini islâm düşmanlarına benzeten, onlardan olur. [Modaya, kâfirlerin kötü âdetlerine uyanlar, haramlara güzel sanat ismini takanlar ve haram işliyenlere sanatkâr diyenler, bu hadis-i şeriften ibret almalıdırlar.]

19 – Amr Şu’ayb, babasından ve dedesinden haber veriyor. Resûlullah buyurdu ki, (Allahü teâlâ, kuluna verdiği nîmetleri görmesini sever.) Bu hadis-i şerifi, Tirmüzî bildirdi. Görülüyor ki, Allahü teâlâ elbisenin yeni, güzel ve temiz olmasını sever. Bunları, nîmeti göstermek için yapanı sever. Kibir ile yapanı sevmez. Allahü teâlânın verdiği nîmetleri gizlemek câiz değildir. İlm nîmeti de böyledir.

20 – Câbir bin Abdüllah diyor ki, Resûlullah bize geldi. Evde, saçları dağınık biri vardı. Bunu görünce: (Bu, saçlarını düzeltecek birşey bulamamış mı?) buyurdu. Elbisesi kirli birini de görünce, (Elbisesini yıkayacak birşeyi yok mu?) buyurdu.

21 – Tâbiînden Ebülahves, babasından haber veriyor. Resûlullahın yanına gittim. Elbisem eskimiş idi. (Malın yok mu?) buyurdu. Malım var dedim. (Ne cinsten malın var?) buyurdu. Her cinsten var dedim. (Allahü teâlâ, mal verince, nîmetlerin eserini üzerinde görmelidir!) buyurdu. Bu hadis-i şerifi, imam-ı Ahmed ve Nesâî bildirdiler. (Eşi’at-ül-leme’ât) kitabının üçüncü cildinden tercüme burada tamam oldu.

22 – Yûsüf Kardâvînin (El-halâl-ü vel-haram-ü fil-islâm) kitabında diyor ki: İslâm dîni, müslüman kadının, altı görünecek kadar ince örtü ile örtünmesini haram etmiştir. (Müslim) ve (Muvattâ) kitaplarındaki hadis-i şerifte, (Örtülü çıplak ve başları deve hörgücü gibi yükseltilmiş kadınlar, Cennete girmiyecek. Kokusunu bile duymıyacaklardır. Hâlbuki, Cennetin kokusu, çok uzaklardan duyulacaktır) buyuruldu. Bu hadis-i şerif, kadınların ince, şeffâf veya cilde yapışık dar elbise, çorap, baş örtüsü ile örtünmelerini ve saçlarını, başlarının üstünde küme yapmalarını yasak etmektedir. Böyle örtünmek, çıplak gezmek gibidir. Müslüman hanımları, kızları, ince, dar şeylerle örtünmemeli, saçlarını veya (peruk) takarak, bunların kıllarını, deve hörgücü gibi başlarının üstünde toplamamalı, saçlarını topuz yapmamalıdır. Bunların Cehenneme götüren günah olduklarını bilmelidir.

[Kardâvînin mezhepsiz bir din adamı olduğu, yüzdoksansekizinci sayfada bildirilmişti. İslâm dîni, kadınların örtünmelerinin farz olduğunu ve örtünün evsâfını bildirmiştir. Bu evsâfı taşıyan çarşaf ve geniş ve uzun entâri ve manto ile örtünmeleri arasında fark olduğu hiç bildirilmemiştir. Örtünmenin farz olduğu, örtü, elbise şekllerinin ise, (Sünnet-i zevâid) olduğu, fıkh kitaplarında yazılıdır. Sünnet-i zevâid, ibâdet olmıyan, âdet olan sünnetler demektir. Bunun için, örtülerden, âdet hâlini almış olanı kullanmak lâzımdır. İbâdet olmıyan şeylerde âdete uymamak, mekruh olur. Fitneye sebep olursa, haram olur. (Hindiyye)de diyor ki, (Kalın ve geniş kumaş ile örtülü kadına bakmak câizdir. İnce, dar örtülmüş kadına bakmak câiz değildir. Örtülü kadının da yüzüne şehvet ile bakmak haramdır. Şehvetsiz olarak lüzûmsuz bakmak mekruhtur. Müslüman olmıyan kadınlara da bakmak böyledir. Bunların yalnız saçlarına bakmak câiz olur, denildi.)

Kalın, geniş ve topuk kemiklerine kadar uzun ve kolları bileklerini örten, koyu renkli manto ile örtünmek, iki parça çarşafla örtünmekten daha iyidir. (Halebî-yi kebîr)de diyor ki, (Hür kadının kulaklarına kadar sarkan saçı sözbirliği ile avrettir. Kulaktan aşağı sarkan kısmı, âlimlerin çoğuna göre yine böyledir. Bazılarına göre, sarkan kısm namazda avret olmaz. Fakat yabancının buna bakması da câiz değildir.) Saçlarının hepsini, kalın baş örtüsü ile örtmelidir. Bu örtünün ortasının ön kısmı, alına yapışmalı ve kaşlara yakın inmeli, iki kenârı, iki kaşın kenârından, çeneye indirilerek, çene üstünde, iğne ile bitiştirilip, göğse sarkmalı, ortasının arka kısmı, sırtı örtmelidir. Fitne ihtimali olunca, yanakları da örtmelidir. Koyu renkli, kalın çorap da giymelidir. Kadının sarkan saçının dörtte biri, bir rükn kadar açık olursa, namazı sahih olmaz. Daha azı açık olursa mekruh olur. Burada kadının ihtiyâr veya genç olmasını hiçbir kitap ayırmamıştır. İhtiyâr kadının selâmına cevap vermek ve onunla müsâfeha ve halvet câiz olur demişler ise de, ihtiyâr kadının saçını açması, bunun saçına bakmak câiz olur diyen olmamıştır. Müslüman olmıyan kadının saçına bakmak câiz olur diyen oldu. Fakat ihtiyâr olan müslüman kadının saçına bakmak câiz olur diyen hiç yoktur. İhtiyâr kadının mescide ve kabir ziyâretine gitmesi câiz diyenler de, saçı, başı örtülü olmak şartını bildirmişlerdir.

(Ahzâb sûresi ellidokuzuncu âyetinde, müslüman kadınlar (cilbâb) ile örtünsünler diyor. Bu âyet, ayrı iki parça olan çarşafla örtünmeyi emretmektedir) demek doğru değildir. Bu âyet, çarşaf giymeyi emretseydi, Resûlullahın ve Eshâb-ı kirâmın zevceleri çarşaf giyerlerdi. Hâlbuki hiçbirinin çarşaf giydiği, hiçbir kitapta bildirilmedi. Türkçe (Tibyân) tefsîri bunu, (Başlarını örtsünler) diye tefsîr etmektedir. (Celâleyn) tefsîrinde, (Kadınların yüzlerine sarkıttıkları baş örtüsüdür) diyor. Sâvî bunu açıklarken, (Baş örtüsü ve Dır’, yâni gömlek üstüne örtülen bezdir) diyor. (Ruhulbeyân) ve (Ebüssü’ûd) tefsîrlerinde, (Cilbâb, saçların dağılmaması için başa sarılan ve Himar denilen tülbendin üstüne örtülen, daha geniş ve göğse kadar inerek gömleğin ceybini [yâni yakasını, boyun kısmını] örten baş örtüsüdür. Bu âyette, kadınların başlarını ve bütün bedenlerini örtmeleri emrolunmaktadır) diyor. (Zevâcir) ve (El-Fıkh-ü alel-mezâhibil erbe’a) kitapları, erkeklerin de cilbâb giydiklerini gösteren hadis-i şerifi yazmakta ve erkekler için, cilbâbın, kamîs yâni, entârî denilen uzun gömlek olduğunu bildirmektedirler. Geniş manto ile kalın baş örtüsü yâhut iki parçadan yapılmış çarşaf, bu âyet-i kerimedeki hicâb emrini yerine getirmekte berâberdirler. Kadınların, bulundukları yerin âdetine uygun şekilde örtünerek, fitneye sebep olmamaları lâzımdır.] Hicâb âyetinin bir kısmının Zeynebnın nikâh gününde nâzil olduğu, (Buhârî) altıncı cüz 26. sayfasında yazılıdır. Bu nikâh üçüncü senede yapıldı.]

Müslüman olduğunu söyliyen bir kimsenin, yapacağı her işin, şeriate, yâni islâmiyete uygun olup olmadığını bilmesi lâzımdır. Bilmiyorsa, bir Ehl-i sünnet âliminden sorarak veya bu âlimlerin kitaplarından okuyarak öğrenmesi lâzımdır. İş, şeriate uygun değil ise, günah veya küfürden kurtulamaz. Hergün hakîkî tevbe etmesi lâzımdır. Tevbe edilen günah ve küfür, muhakkak affolur. Tevbe etmezse, dünyada ve Cehennemde, azâbını, yâni cezâsını çeker. Bu cezâlar, kitabımızın muhtelif yerlerinde yazılıdır.

Erkeklerin ve kadınların namazda ve heryerde örtmesi lâzım olan yerlerine (Avret mahalli) denir. Avret mahallini açmak ve başkasının avret mahalline bakmak haramdır. İslâmiyette avret mahalli yoktur diyen, kâfir olur. Avret mahallini örtmeyi dînimiz emretmektedir. Kalbin temiz olması da lâzımdır. Kalbin temiz olması, güzel ahlâklı olmasıdır. Kalb, şeriate uyarak temizlenir. Şeriate uymıyanın kalbi temiz olamaz. İcmâ’ ile, yâni dört mezhepte de avret olan bir yerini açmaya ve başkalarının böyle avret mahalline bakmaya helâl diyen, önem vermiyen, yâni azâbından korkmıyan kâfir olur. Kadınların avret yerini açmaları ve erkekler yanında şarkı söylemeleri ve mevlid okumaları böyledir. Erkeklerin diz ile kasıkları arası, yalnız Hanbelî mezhebinde avret değildir.

(Ben müslümanım) diyen kimsenin, îmanın ve islâmın şartlarını ve dört mezhebin icmâ’ı, yâni söz birliği ile bildirdiği farzları ve haramları öğrenmesi ve önem vermesi lâzımdır. Bilmemesi özr değildir. Yâni, bilip de inanmamak gibidir. Kadınların yüzlerinden ve ellerinden başka yerleri, dört mezhepte de avrettir. İcmâ’ ile olmıyan, yâni diğer üç mezhepten birine göre avret olmıyan bir yerini, önem vermiyerek açan kâfir olmaz ise de, kendi mezhebine göre, büyük günah olur. Erkeklerin diz ile kasık arasını, yâni uyluğunu açmaları böyledir. Bilmediğini öğrenmesi farzdır. Öğrenince hemen tevbe etmeli ve örtmelidir.