Yakup Aleyhisselam'ın doğumu, çocukluğu ve gençliği - kainatingunesi.com

Yakup Aleyhisselam doğumu, çocukluğu ve gençliği

İbra­him aleyhisselâm vefat ettiği zaman, Ya’kûb aleyhisselâmın babası İshak aleyhisselâm, Şam’da veya Medyen’de bulunuyordu. İshak aleyhisselâm şöyle bir rüya gördü: Rüyasında; belinden büyük ve yeşil bir ağaç yükseldi. Bu ağacın bir çok dalları ve budakları vardı. Rüya­sında ona; “Bu dallar ve budaklar, senin soyundan gelecek olan peygamberlerin nurudur” denildi. Sonra sevinerek uyandı.

Seksen yaşına geldiği zaman gözlerinin görmesi zayıfladı. Bir gün mescidde oturur­ken, zevcesi ona hâmile olduğunu müjde­ledi. İshak aleyhisselâm hanımına; “Bu hususa şaşma. Çünkü ben rüyamda belimden dalları ve budakları çok olan, yeşil ve büyük bir ağacın çıktığını gördüm” dedi. Vakti gelince biribirini tâkib eden ikiz oğlu oldu. Birincisine lys, ikincisine Ya’kûb ismi verildi, lys ve Ya’kûb (a.s.) büyüdükleri zaman, ihtiyar hâlde bulu­nan babalarına hizmet ediyorlardı. Babaları­nın koyun sürülerini nöbetleşerek bir gün biri, bir gün diğeri otlatıyordu.

Âdem aleyhisselâmdan Hz. Muhammed (s.a.v.} efendimize kadar her peygamberin husûsî bir duası vardı. İshak aleyhisselâm, ölümü yaklaştığı zaman oğullarını çağırıp, her ikisine de ayrı ayrı dua etti. Ya’kûb aleyhisselâm huzuruna gelince; “Yâ Rabbî! Neslimden peygamber geleceğini buyurmuştun. O vaadini bu oğlumdan zuhur ettir” diye en kıymetli duayı etti. Onun soyundan nice peygamberler göndermesi için Cenâb-ı Hakk’a niyazda bulundu, lys’e de;”Zürriyetin toprak kadar çok olsun” diyerek, soyundan meliklerin ve sultanlârın gelmesi için duada bulundu. Ancak lys, Ya’kûb’a (a.s.) edilen duanın kendisine yapılmasını istiyordu. Bu yüzden kardeşi Ya’kûb’u kıskanıp, ona karşı düşmanlık beslemeye başladı. İshak aleyhisselâm, oğulları arasında düşmanlık çıkmasından korktuğu için, bütün mallarını ikisi arasında eşit olarak taksim etti. Fakat lys, kardeşi Ya’kûb’a düşen malları zorla elinden alınca, Ya’kûb aleyhisselâmın elinde bir varlık ve servet kalmadı, lys daha sonra amcası İsmail aleyhisselâmın kızıyla evlendi. Biri sarışın, diğeri siyah olmak üzere iki oğlu oldu. Bunlardan sarışın olanına, Asfar ismini verdi. Asfar’ın da evliliğinden doğan çocuğa “Rum dendi. Bugünkü Rumların bu soydan geldiği rivâyet edilmektedir. Bunun üzerine annesi; Kalk, dayın Lâyân ve kardeşlerinin yanına git. Onların çok geniş arazileri, evleri ve servetleri vardır. Onlar sana yardımcı olurlar. Umulur ki seni kızlarından birisiyle evlendirir­ler. Onlara benden de selâm söyle” dedi. Ya’ kûb aleyhisselâm, annesinin bu sözleri üzerine, Harran’a gitti. Orada yüksek evler ve hoş manzaralarla karşılaştı. Şehre girişte, bir su kuyusuna uğrayıp, orada bulunanlardan su istedi ve onunla abdest aldı. Namaz kılıp Rabbine dua ve niyazda bulundu. Kuyunun başında su dolduranlardan dayısının evini sordu. Su için gelenlerden biri dayısının kızlarındandı. Babasına gidip, birinin aradığını haber verince, babası; “Onu bana getiriniz” dedi. Kız, kendini babasının beklediğini haber verdi. Bunun üzerine Ya’kûb (a.s.) dayısının yanına vardı. Dayısı; “Ey genç sen kimsin? Nereden geldin?” diye sordu. Ya’kûb (a.s.) ona; “Benim ismim Ya’kûb’dur. İshak aleyhis­selâmın oğluyum. Şam’dan geldim” dedi. Ondan; annesini, babasını ve kardeşi lys’ı sordu. Ya’kûb {a.s.), babasının nasıl vefat etti­ğini ve; “Allahü teâlâ beni, annemin isteği üze­rine size ve sizin beldenizde kalmak ve işlerinizde yardım etmek üzere gönderdi. Şu anda size geldim” diyerek durumunu anlattı. Dayısı Lâyân buna çok sevindi. Onu işlerinde çalışması için vazifelendirdi. Bir müddet dayı­sının işlerinde yardımcı oldu. Dayısının; büyüğü Leyâ, küçüğü Râhil adlı iki kızı vardı.

Lâkin Leyâ’nın gözlerinde hafif kusur vardı. Dayısı bu kızı Ya’kûb’a (a.s.) vermek isteyince; o, Râhil ile evlenmek istediğini söyledi. Dayısı; Râhil’in küçük olduğunu belirterek; “Biz, büyükler evlenmeden küçükleri evlendirme­yiz, onu istiyorsan yedi sene işlerimi yapmaya devam et” dedi. Dayısı Lâyân, büyük kızı Leyâ’ yı çağırdı ve; “Ey kızım! Bir kurban kes. Bu iyi niyetin umulur ki Ya’kûb’un sana meyletme­sine sebep olur” dedi. Leyâ, babasının dediği

gibi yaptı ve Ya’kûb (a.s.) ile evlendi. Ya’kûb’un (a.s.) ondan Robîl ve Şem’ûn adlı iki erkek çocuğu oldu. Arkasından Lâvî ve Yehûda adındaki oğulları doğdu. Yine bu hanımından Îsâhâr ve Zablûn adlı oğulları ile Dinar isimli kızı dünyâya geldi.Yedi sene gibi bir zaman geçmişti. İbrahim aleyhisselâmın şerîatinde ve Musa aleyhisselâma kadar devam eden dev­rede, iki kız kardeşle aynı zamanda evlenmek caiz olduğundan, Râhil ile de evlendi. Ayrıca Ya’kûb aleyhisselâmın Belhe ve Zülfâ isimli iki cariyesi vardı. Belhe’den Dan ve Neftâlî; Zülfâ1 dan da Cad ve Aşir adındaki oğulları dünyâya geldi.

Evlendikten sonra bir müddet çocuğu olmayan Râhil, Allahü teâlâdan bir oğlan diledi. Allahü teâlâ duasını kabul edip, her haliyle şerefli ve güzel olan Yûsuf aleyhisselâmı verdi.