OSMAN BİN MUHAMMED BİN EBÎ ŞEYBE - kainatingunesi.com

OSMAN BİN MUHAMMED BİN EBÎ ŞEYBE

Hadîs hâfızlarından. Künyesi, Ebû Hasen. 239 (m. 853) senesinde vefât etti. İlim ve hadîs-i şerîf öğrenmek için çok memleketler dolaştı. Şüreyk, Heşîm, İsmâil bin Iyâş ve İbn-i Mübârek gibi âlimleri dinledi. Ondan da, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Nesâî, İbn-i Mâce, Ebû Ya’lâ ve daha başkaları (r.aleyhim) rivâyette bulunmuşlardır.

İbn-i Maîn onun sika ve emîn bir zât olduğunu söyler. Ahmed bin Hanbel hazretlerine onun hâlini sorduklarında, hakkında hayır ve iyilikten başka bir şey bilmiyorum, demiştir.”

Rivâyet ettiği hadîs-i şeriflerden ba’zıları şunlardır:

Enes (r.a.) anlattı: Bir defa ben ve Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) mescidden çıkıyorduk. Bize mescidin eşiğinde bir adam rastladı. “Yâ Resûlallah! Kıyâmet ne zaman kopacak?” diye sordu. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Sen onun için ne hazırladın?” buyurdu. O zât “Yâ Resûlallah! Ben onun için, çok namaz, oruç ve sadaka hazırlamadım. Fakat Allahü teâlâ ve Resûlünü severim” dedi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “O halde sen sevdiklerinle berâbersin” buyurdu.

Abdullah bin Mes’ûd rivâyet etti: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) “Ağaç, yapraklarını nasıl döküyorsa, Allahü teâlâ da, kendisine hastalık veya başka bir şeyden zarar isâbet eden müslümanın günahlarını öylece döker” buyurdu.

Câbir (r.a.) anlattı. Birisi Resûlullaha (sallallahü aleyhi ve sellem) gelerek, “Yâ Resûlallah rü’yâmda başımın vurulup yuvarlandığını, kendimin de peşinden koştuğumu gördüm” dedi. Bunun üzerine Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem): “Uykun esnasında şeytanın seninle oynamasını herkese anlatma” buyurmuştur.

Hâris bin Süveyd anlattı: “Abdullah hasta iken onu ziyâret etmek için yanına girdim. Resûlûllahın şöyle buyurduğunu işittim” dedi: “Allahü teâlâ, mü’min kulunun tövbesine; çorak, helâk korkusu olan bir yerde, üzerinde yiyeceği ve içeceği bulunan devesi de yanında olduğu halde uyuyan; uyandığında, devesinin yanından gittiğini gören, sonra onu aramaya çıkan, nihâyet çok susayan, sonra (kendi kendine) yerime döneyim de ölünceye kadar yatayım diyen, başını ölmek için dirseğinin üzerine koyan, sonra uyandığında devesini, üzerindeki yiyecek ve içecekle berâber bulan bir kimseden daha çok sevinir.”

 

  1. Mu’cem-ül-müellifîn cild-6, sh. 278
  2. Târîh-i Bağdâd cild-11, sh. 283
  3. Tezkiret-ül-huffâz cild-2, sh. 444
  4. Şezerât-üz-zeheb cild-2, sh. 92
  5. Mîzân-ül-i’tidâl cild-3, sh. 35