ŞA'BÎ - kainatingunesi.com

ŞA’BÎ

“rahmetullahi teâlâ aleyh”

Buyurdular ki:

“Fitne çıkaran âlimden ve câhil âbidden (çok ibâdet edenden) sakının. Bunların hâline meftûn olan (gönlünü kaptıran, aldanan) için ikisi de fitnedir. Hem de çok tehlikelidir.”

“İnsanlar uzun zaman dinle yaşayacak, sonunda din gidecek. Sonra uzun zaman hayâya sarılacaklar, bir nevi utanma duygusu ile yaşıyacaklar, o da yok olacak, sonra onları bir rağbet ve istek yaşatacak, bir müddet de bu devam edecek. Sonra bu da, öbürleri gibi gidecek. Zannederim, bundan sonra gelecek zamanlar, birbirinden daha zor olacak.”

“Keşke ilmim olmasaydı. Dünyâdan tertemiz çıksaydım. Âhirete vardığımda, hiç olmazsa bu hususta hesâba çekilmezdim.”

“Bizim kendilerine yetiştiğimiz insanlar ilmi, aklı olan ve onunla amel edecek kimselere öğretmek için öğrenirlerdi. Ama şimdi ilim tahsili yapanlar, akılsızlar, iyi ameli olmıyanlar için ilim öğreniyorlar.”

“Cimri ile yalancıdan hangisinin Cehennem’in daha derinine atılacağını bilmiyorum.”

“Cennet’e giren bir cemâat, Cehennem’e giren diğer bir topluluğa: Sizin Cehennem’de ne işiniz var? Halbuki dünyâda siz bize öğretmiştiniz, biz de sizin dedikleriniz gibi yapmıştık. Sizin de Cennet’te olmanız lâzım değil mi? diye sorduklarında, Cehennem’dekiler; “Evet dünyâda size öğretmiş ve anlatmıştık. Fakat, biz, söylediklerimizle amel etmezdik. Onun için Cehennem’e düştük.” derler.

“Bilmediği sorulunca, bilmiyorum demek, ilmin yarısıdır. Bilmediği bir şeyde Allah için sükût edenin alacağı sevâb, konuşandan az değildir. Çünkü, nefse en ağır gelen şey, bilmediğini kabûl etmektir.”

“Din kardeşlerinin ayıplarını araştırıp bulan kimse, arkadaş edinemez.”

“Dünyâda iyi bir şey bırakana, Allahü teâlâ ona âhirette daha hayırlısını verir.”

“İnsanın sâlih olan çoluk çocuğuna, dünyâ sıkıntılarından korunacak kadar mal bırakması, diğer şeylerden daha fazîletlidir.”

“Peygamberlerden sonra ihtilâfa, anlaşmazlığa düşen her ümmette, mutlaka haksızlar, haklılara gâlip ve üstün gelmiştir.”
“İlmin süsü, ilim sâhibinin hilmidir (yumuşaklığıdır).”

Ebû Zeyd anlatır: Şa’bî’ye bir şey sordum. Bunun üzerine bana kızdı ve onu söylemiyeceğine yemin etti. O zaman gidip, kapısının önüne oturdum. Bana; “Ey Ebû Zeyd! Ben, sorunun cevâbını söylemiyeceğime, yemin ettim. Fakat sana üç şey söyliyeceğim, iyi dinle. Bunları da aklından çıkarma. Birincisi,Allahü teâlânın yarattığı bir şey hakkında, bunu niçin yarattı, bundaki murâd ve hikmet nedir, deme! İkincisi, bilmediğin bir şeyi, ben onu biliyorum deme! Üçüncüsü, dînî meselelerde kendi aklına göre, mukâyese yapma!Bakarsın, bir helâli harâm, harâmı da helâl yapabilirsin. Neticede, ayağın sürçüp, tökezler, mahvolup gidersin.” dedi.

“Nefsin arzu ve isteklerine “hevâ” denmesi, kimde bulunursa onları Cehennem’e düşürdüğü içindir. Hevâ sâhiplerine de, “Ehl-i hevâ” denmesi, bunlar Cehennem’e düşecekleri içindir.”

“İlmin süsü ve kıymeti nedir?” diye sorulunca, “Vekardır, âlim olan kişi, kibirli, sert ve kaba olmaz” buyurdular.

“İlmi ehline veriniz, ehli olmayana vermeyiniz. Yoksa günaha girersiniz.”

“Gerçek hilm (yumuşaklık ve kemal) hoşnutluk zamanında değil, gazap ve kızgınlık zamanında belli olur.”

“Terbiyeli, edepli, sâliha kızını, fâsık erkekle evlendiren, onun felâketine sebep olur.”

“Bir kimse Şam’ın en uzak bir yerinden, Yemen’in en uzak köşesine yolculuk yapsa, yolculuğu sırasında, hayâtında faydalı olacak bir kelime öğrense, bu yolculuğu boşuna yapmış sayılmaz.”