6 - Kadere İnanmak - kainatingunesi.com

6 – Kadere İnanmak

Ve bil-kaderi, hayrihi ve şerrihi minallahi teâlâ: Kadere, hayr ve şerlerin Allahü teâlâdan olduğuna inandım. İnsanlara gelen hayr ve şer, fayda ve zarar, kazanç ve ziyânların hepsi Allahü teâlânın takdîr etmesi iledir.

Allahü teâlânın bir şeyin varlığını dilemesine kader denilmiştir. Kaderin, ya’nî varlığı takdîr edilmiş olan şeyin var edilmesine (kaza) denir. Kader ve kazâ kelimeleri birbirinin yerine kullanılır.

Allahü teâlâ kullarına (İrâde) vermiş, bu irâdelerini, dilemelerini, işleri yaratmasına sebep kılmıştır. Bir kul, bir şey yapmak isteyince, Allahü teâlâ da dilerse, o işi yaratır. Kul dilemezse, Allahü teâlâ da dilemez ve o şeyi yaratmaz.

Buraya kadar kısaca, Ehl-i sünnet i’itikadını bildirdik. Daha geniş öğrenmek istiyenler. İhlâs A.Ş.’nin yayınladığı Kemâhlı Feyzullah Efendinin (Herkese Lâzım Olan Îmân) kitabını okusunlar. Çok faîdeli, pek nefîs bir eser olup, feyiz ve bereketleri iki cihan seadeti için yeterlidir.

Allahü teâlâ, herkese, tevekkülü emr eylemişdir. (Tevekkül îmânın şartıdır) meâlindeki âyet-i kerîme, bu emrlerden biridir. Sûre-i Mâidede, (Eğer îmânınız varsa, Allahü teâlâya tevekkül ediniz!), sûre-i İmrânda, (Allahü teâlâ, tevekkül edenleri elbette sever), sûre-i Talâkda, (Bir kimse, Allahü teâlâya tevekkül ederse, Allahü teâlâ, ona kâfîdir), sûre-i Zümerde, (Allahü teâlâ, kuluna kâfî değil midir?) meâllerinde dahâ nice âyet-i kerîme vardır.

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyuruyor ki, (Ümmetimden bir kısmını, bana gösterdiler. Dağları, sahrâları doldurmuşlardı. Böyle çok olduklarına şaşdım ve sevindim. Sevindin mi, dediler, evet dedim. Bunlardan ancak yetmişbin adedi hesâbsız Cennete girer dediler. Bunlar hangileridir diye sordum. İşlerine sihr, büyü, dağlamak, fal karışdırmayıp, Allahü teâlâdan başkasına, tevekkül ve i’timâd etmiyenlerdir buyuruldu). Dinliyenler arasında Ukâşe “radıyallahü anh”, ayağa kalkıp, (Yâ Resûlallah! Düâ buyur da, onlardan olayım) deyince, (Yâ Rabbî! Bunu onlardan eyle!) buyurdu. Biri kalkıp, aynı düâyı isteyince, (Ukâşe senden çabuk davrandı) buyurdu.

Tevekkül, sebeblere yapışıp, ilerisi için zihni yormamakdır.